Batı Darfur eyaletine bağlı Cenine kentinin doğusunda bulunan Azrani semti kanlı olaylara tanık oldu. Olaylarda 10 kişi hayatını kaybetti. Olaylar, çıkan arbedede bir adamın iki kişiyi bıçaklamasıyla başladı. Biri hemen olay yerinde, diğeri de kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Katil de polise teslim oldu.

Sonra motosikletli iki kişinin akşam namazı esnasında cemaatin üzerine ateş açması sonrasında altı kişi olay mahallinde hayatını kaybetti. La Havle ve La Kuvvete İlla Billah. Daha sonra saldırganlar, iki öz kardeşi de evlerinde öldürerek sırra kadem bastılar. Ardından bölge sanki katliam alanına döndü.

Darfur ve genel olarak Batı Sudan, ilk kez bu tür olaylara tanık olmuyor. Hükümetin topal politikalarından ötürü insanların kalbinde devletin prestiji yok olduğu için muhtemelen son da olmayacaktır. Çünkü:

 

Birincisi: Hükümet, katillere ya da kutsalları ihlal edenlere İslami Şeriatın caydırıcı ceza sistemi ile ilgili hükümlerini uygulamadığı için ortaya orman kanunları çıktı ve devlet, prestij ve otoritesini kaybetti.

 

İkincisi: Adam gibi bir devlet olmadığı için kontrol, sözde sivil aşiret yönetiminin inisiyatifine terk edilmektedir. Hükümet, ancak olaylar kontrol edilemez hale geldiğinde müdahale etmektedir. Bunu da güvenliği sağlamak ve güvenliği ihlal edenleri ya da insanları terörize edenleri hesaba çekmek için değil arabulucu olmak için yapmaktadır.  

 

Üçüncüsü: Kota temelinde kabileci yetkililer tayin edilerek kabilecilik ruhunun körüklenmesi.

 

Dördüncüsü: Aşiret ve bölgesel bazda silahlı kişilerin varlığı. Hatta bu kişilerden bazıları kabilecilik çatışmasında devletin silahlarını kullanıyorlar. Bu da tüm bölgeyi hükümet ve silahlı hareketler arasında keskin kutuplaşmaya sokuyor.

Kuşkusuz İslam’da devletin görevi, güvenliği sağlayarak insanların işlerini ihsanla gütmek, İslam’a aykırı iş yapanları, özellikle Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürenleri muhasebe etmektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا فَجَزَاؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا“Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası içerisinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap eder ve lanet eder. Onun için büyük bir azap da hazırlamıştır.”^{[Nisa 93]} Ayrıca devlet, İslam Şeriatının hükümlerini uyguladığı için kabileler İslam’ın potasında erirler, böylelikle taassupçuluğa yer olmaz. Hatta taassupçuluk haramdır. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:

دَعُوهَا فَإِنَّهَا مُنْتِنَةٌ“Bırakın onu, çünkü o çürüktür.”Dolayısıyla herkes, birbirini seven kardeş olurlar, kabilesine, aşiretine bakılmadan ehil olanlara sorumluluk verilir. Bugün biz bundan yoksunuz.

Ey Darfur halkı! Ey Sudan halkı! Yaşadığınız bu cehennemden sizi ancak Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti kurtarabilir. Haydi, Rabbinizin farzı, izzetinizin kaynağı, güvenliğinizin bekçisi, onurlarınız ve kanlarınızın hamisi Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışanlar ile çalışmak üzere kolları sıvayın.