Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti heyeti, Sudan Vilayeti Resmi Sözcü Yardımcısı Muhammed Cami [Ebu Eymen] başkanlığında ve üyeler Osman Harun ile Muhammed Hayır eşliğinde zorla yıkılan Tekâmül ve Sanayi mahalleleri sakinlerini ziyaret etti. Heyet, yıkım sonrasında evleri harabeye dönen ve eşyaları da enkaz altında kalan insanların acılarını paylaştı. Heyet, enkaz altında kalmış buzdolabı ve televizyon kalıntılarına, paramparça olmuş yataklara, yırtılmış kâğıt yapraklarına ve belgelere, yağmurdan sonra öğrencilerin toprak ve çamura belenmiş kitap ve dosyalarına tanık oldu. Buruk kalplerle acı ve sıkıntılarını dile getiren sakinler, yıkım anında yetkililerin nasıl terbiyesizce ve acımasızca davrandıklarını, küçük çocuklar, yaşlılar ve özürlülere dahi merhamet etmediklerini anlattılar. Sanayi mahallesi komitesi üyesi Hamid eş-Şefi, Cumartesi günü yağmur yağdığında Tekâmül mahallesindeki kiliseden dışarı çıkan insanların, çocuk, kadın ve yaşlıları alıp yüksek duvarlarla örülü kiliseye getirdikleri ve yağmur durana kadar onlara yemek verdiklerini söyledi.

Mahalle sakinleri, gördükleri muamelenin işgal altındaki Filistin’de evleri yıkan Yahudilerin muamelesinden pek farklı olmadığını ifade ettiler. Hatta Yahudiler, yıkım öncesinde insanları uyarıyorlar. Bunlar, onu da yapmadılar. Dolayısıyla insanlar, bu faciadan sonra Sudan hükümetinin gerçekten İslam’ı temsil edip etmediğini sorguluyorlar.

Heyet, enkaza dönüşen evleri ziyaret esnasında, özellikle de Abdul Cebbar isimli çocuğun ailesini ziyaret sırasında gözyaşlarını tutamadı. Trajik yıkım esnasında ütü Abdül Cebbar’ın sağ uyluğunu yakmıştı. Heyet, güneşin sıcağından korunmak için kendilerine moloz ve enkazdan bir barınak inşa eden Ravda’daki Ezrak bebek ve kardeşlerini ziyaret anında da gözyaşlarına boğuldu. Sıcak güneşten korunmak için vücutlarının sadece bir kısmı barınağa sığabiliyordu. Yıkım anında kaybolan özürlü kızın hikâyesi de içler acısıdır. Ailesi onun enkaz altında kaldığını sanıyor. Sonra halkı dağıtmak için atılan göz yaşartıcı bombaların çocukları kör ettiğinden söz ediliyor. Gerçekten ne acı verici bir trajedi. Bir başka yürek burkan olay ise Hanadi Hadar adlı bir bayan, hamileliğinin dokuzuncu ayındayken eşyalarını kurtarmak için bebeğini düşürmüştür. Şu an İbrahim Malik hastanesinde yatıyor, kanaması var. Ölümle yaşam arasında can çekişiyor!

Heyet, acı ve üzüntü verici sahne ve görüntüler karşısında donup kaldı. Devlet, su ve elektriği kesmiş, tuvaletlerini yıkmıştır. Trajik durumla karşı karşıya kalan mahalle sakinleri heyeti soru yağmuruna tuttu. Günahımız ne? Evlerimizi yıkan bu insanlar kim? Uzun zamandır biz burada oturuyoruz? Neden bize zorbaca ve zalimane davranıyorlar? Neden arazilerimizi başkalarına veriyorlar? Onlar da bizim gibi insanlar değil mi? Sadece daha fazla para mı verecekler? Biz burada doğduk ve büyüdük. Burası bizim evimiz ve yurdumuz. Tüm bu işkenceler niye?

Tuhaf olan şudur ki bu yıkım, arazi sahiplerinden arazilerini zorla alarak daha fazla para ödeyenlere peşkeş çekmek içindir! Hâlbuki sorun, çevre düzenlemeyse, devlet, bu arazileri yeniden düzenleyebilir. Kaldı ki semt sakinleri su ve elektrik hizmetinden yararlanıyor. Bu, rastgele bir yerleşimin olmadığını gösterir. Ancak kuşkusuz bu bölgelerde bu insanların varlığı başka kesimlerin çıkarlarıyla çatışıyor! İşte mazlum insanların sıkıntısı bu!

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, hükümeti mazlumların duasından sakındırıyoruz. Zira onların duasıyla Allah arasında perde yoktur. Bütün bu olanlardan hükümet sorumludur. İslam, yöneticilere tebaaya ve sorumlu oldukları kimselere yumuşak davranmayı emretmiştir. Onlara zulüm ve baskı yapmaktan da sakındırmıştır. Ayşe annemizden rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

اللهُمَّ، مَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئًا فَشَقَّ عَلَيْهِمْ، فَاشْقُقْ عَلَيْهِ، وَمَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئًا فَرَفَقَ بِهِمْ، فَارْفُقْ بِهِ “Allahım! Kim ümmetimin herhangi bir işini üstlenir de onlara zorluk çıkarırsa, sen de ona zorluk çıkar. Her kim de ümmetimin herhangi bir işini üstlenir de onlara yumuşak davranırsa, sen de ona yumuşak davran”^[Müslim]

Ziyaret sonunda heyet, mağdurlara sabır ve kazaya da şükür telkininde bulundu. Ayrıca İslam temelinde haklarını talep etmek için bütün meşru vasıta ve yasal yolları da takip etmelerini tavsiye etti. Kadın erkek mahalle sakinleri, Hizb-ut Tahrir’in kendilerinin sorunlarına gösterdiği ilgi, dürüstçe ve içtenlikle acılarını paylaşmasından ötürü şükranlarını sundular. Yine bu ziyaret ve Allah Subhânehu ve Teâlâ hayır murat edene kadar temasın süreceğine dair verilen sözden ötürü heyete teşekkür ettiler. Şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ her şeye kadirdir.