حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SD–BA–2017–RS–TR–19 |
H. 8 Raceb 1438 M. Çarşamba, 05 Nisan 2017 |
Devlet Otoritesi Diye Bir Şey Olmazsa, Canlar da Ölür, Kutsal Kanlar da Akıtılır!
Kordofan kentinde El Humur ile El Kebaşin kabileleri arasında meydana gelen çatışma bizi derinden yaralayıp üzmüştür. Olayları üzüntüyle izliyoruz. Bu çatışma, büyük bir cürümdür. Aşiret temelli çıkan çatışmada akan kutsal kanların yanı sıra canlar hayatını kaybetmiştir. Gazetecilere bir açıklama yapan Batı Kordofan meclis üyesi, “Cumhurbaşkanlığının 29 Mart’tan bu yana olayların vahameti hakkında bilgi sahibi olduğuna işaret etti. Devletin, 20 kişi öldüğü halde suçluları takip etmek ve çatışmayı durdurmak için hiçbir asker göndermediğini söyledi. Bunun üzerine bu kanlı olayların, Batı ve Kuzey Kordofan eyaletine sıçradığını” belirtti. Tüm bunlara binaen Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, şunları vurguluyoruz:
Birincisi: İslam, haksız yere cana kıyılmasını yasaklamıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلا بِالْحَقِّ “Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin.” [İsra 33] Birbirlerini öldüren Müslümanları da şiddetli bir azapla tehdit etmiştir. Veda Hutbesinde Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
وَيْلَكُمْ لا تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ “Benden sonra birbirlerinin boyunlarını vuran kâfirler gibi olmayın.” Ve yine SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إِذَا الْتَقَى الْمُسْلِمَانِ بِسَيْفَيْهِمَا فَالْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِي النَّارِ “İki Müslüman kılıçlarıyla karşılaşırsa ölen de öldüren de cehennemdedir.”
İkincisi: İslam, kabilecilik naralarından sakındırdı ve aşiretçiliğe davet edenleri, aşiretçilik temelinde insanları savaşa çağıranları şiddetle yerdi. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَنْ دَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ فَهُوَ مِنْ جُثَا جَهَنَّمَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَإِنْ صَامَ وَصَلَّى قَالَ وَإِنْ صَامَ وَصَلَّى وَزَعَمَ أَنَّهُ مُسْلِمٌ “Kim cahiliye daveti olan milliyetçiliğe davet ederse o, Cehennem odunudur.” Dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Oruç da tutsa ve namaz da kılsa da mı?” “Evet, oruç da tutsa, namaz da kılsa ve Müslüman da olduğunu sansa buyurdu” Yine SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
دَعُوهَا فَإِنَّهَا مُنْتِنَةٌ “Bırakın onu, çünkü o çürüktür.”
Üçüncüsü: İslam, anlaşmazlığı ortadan kaldırmak, çözüm ve tedavi üretmek için Müslümanlara aralarında çıkan anlaşmazlığı Allah ve Rasûlü’ne götürmelerini emretti. Hatta bunu imanın nişanelerinden saydı. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْء فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّه وَالرَّسُول إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاَللَّهِ وَالْيَوْم الْآخِر ذَلِكَ خَيْر وَأَحْسَن تَأْوِيلاً “Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Rasûl’e götürün; bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” [Nisa 59]
Dördüncüsü: Akıtılan bu kutsal kandan Sudan hükümeti sorumludur. Devlet, bu tür olayların çözümünde birçok kez aksaklık göstermiştir. Çok fazla kan akmadan ve olaylar medyaya yansımadan erken davranarak müdahalede bulunmadı. İslam’a göre insanların işini gütmek, koruyup kollamak ve güvenliklerini sağlamak devletin görevidir. Dahası bu yöneticinin en önemli görevlerinden biridir. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “İmam çobandır ve güttüklerinden sorumludur.” Bu sorumluluk, çatışma çıkmadan önce insanların kanını korumayı devlete farz kılar. Devlet, güvenlik prestijini muhafaza eder, suçlulara en ağır cezayı verir. Suçluya Şeriatın önleyici ve caydırıcı cezasını uygular. Suçlu kim olursa olsun, kabile de olsa şefaatçi olunmaz.
Beşincisi: Eğer Müslümanların Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti olsaydı, böyle bir çatışma asla olmazdı. Hilafette yönetici, bir çobandır. Yönetim de “pasta” değil, bir emanettir!
Sonuç olarak Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, çatışan tarafları Allah’ın emrine davet ediyoruz. Ve diyoruz ki Allah’tan korkun, sizi kardeş yapan imana sarılın ve çatışmayı hemen durdurun. Suçlu ve saldırganı muhasebe edin, gizlemeyin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” [Hucurat 10] Savaş tellalcilerine ve politika simsarlarına fırsat vermeyin. Bu gibi sorunlar bunlar için ticaret ve nemalanma kapısıdır. Ayrıca ülke ve halkın işlerine müdahale etmek için bu olayları istismar eden, sömürgeciliğin dünyalık çıkarlarına gerçekleştirmek için olayları kaşıyan sömürgeci düşmanların yolunu kesin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu.
لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ “Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” [Enfal 63]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07 http://www.hizb-sudan.org/ |
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com |