Allah’a hamd olsun. Salat ve selam Allah Rasûlü’nün üzerine olsun.

Kerim kardeşlerim es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem İslam Devletini şirk, zulüm ve saldırganlık enkazı üzerine kurdu. Sonra adalet, izlenen bir yol oldu. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, kendisinden sonra yönetim sisteminin Hilafet olacağını açıkladı. Buyurdu ki:

كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمْ الأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ تَكْثُرُ» قَالُوا: فَمَا تَأْمُرُنَا؟ قَالَ: «فُوا بِبَيْعَةِ الأَوَّلِ فَالأَوَّلِ وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ “İsrail oğullarını Nebiler yönetiyordu. Bir Nebi öldüğünde onu bir başka Nebi takip ederdi. Benden sonra Nebi yoktur. Fakat benden sonra birçok Halifeler gelecektir.” Dediler ki “Bize ne emredersin?” Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem de İlk biate ilkine vefa gösteriniz. Onlara haklarını veriniz. Çünkü Allah, onları güttüklerinden hesaba çekecektir.

Ardından metodunu hazmetmiş ve yol deneyimine sahip Raşit Halifeler bayrağı taşıdılar. Tebaa arasında adaletle hareket ettiler. Karanlıklardan aydınlığı çıkarmak için İslam davasını Âlemlere taşıdılar. Onlar eliyle Allah Subhânehu ve Teâlâ ülkeleri İslam’a açtı. İnsanlar bölük bölük Allah’ Subhânehu ve Teâlâ’nın dinine girdiler. Topyekûn yüce İslam potasında, Âlemlerin Rabbinin emrettiği şekilde, tek bir ümmet olarak eridiler.

إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ“Şüphesiz bu, tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.”^{[Enbiya 92]}

Raşit Halifelerin ardından yüzyıllarca aynı yöntem üzerinde hareket edildi. Dünyanın dört bir bucağında büyük İslam topraklarında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sancağı üzerinde hiçbir sancak dalgalanmadı. Haçlı seferleri adıyla İslam ile savaşan Avrupa bile Müslümanları hezimete uğratamadı. Öyle ki zihinlerine İslam ordusunun yenilmez olduğu kazındı. Bu yüzden İslam’a darbe vurmak için planda bir değişiklik yaptılar. İslam ve Müslümanların gücünün Hilafet Devleti altındaki siyasi ve manevi birlikte saklı olduğunu anladılar. Bu sebeple ümmetin evlatlarından bazı zayıf şahsiyetleri suiistimal ederek çeşitli kötü amaçlı araçlarla İslam Devletini yıkmak istediler. İstedikleri 28 Receb 1342 yılında gerçekleşti. Yahudi asıllı asrın mücrimi Mustafa Kemal eliyle İslam Devletini yıktılar. Ardından ülkemizi parçaladılar. Zayıf ve cılız devletçikler altında ülkemizi kâfir Batı sistemiyle yönettiler. Oralara Ukab sancağı La İlaha İllallah Muhammedün Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bayrağını yırttıktan sonra Sykes-Picot bayraklarını dalgalandıran, entrikalarını uygulayan ajanlar diktiler. Daha sonra yeryüzünden Allah’ın hükümleri tamamen silindi. Batılın sesi yükseldi. Ümmet zillete düşüp aşağılandı. Müslümanın kanın helal görüldü. Onurlar çiğnendi, kutsallar kirletildi. Kudüs, kâfir Batının işbirliğiyle Yahudilerin eline esir düşerken Müslümanların hükümdarları sadece seyrettiler. Tek bir ümmetin evlatları arasında mezhepçilik ve milliyetçilik naraları yükseldi. Değersiz ve önemsiz nedenler yüzünden aralarında savaşlar çıktı. İzzetin Rabbine isyan edip kâfir Amerika ve diğerlerinin rızasını umdular.

• 96 yıldır ümmet, Hilafet ve Halifesiz anormal bir durum yaşıyor. Oysa Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:

وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً “Kim boynunda biat olmaksızın ölürse, cahiliye ölümü ile ölür.”

• 96 yıldır İslam, yönetimden, siyasetten, ekonomi ve diğer yaşam sistemlerinden dışlandı. Ülkemizde yıkım ve yolsuzluklar yaygınlaştı.

• 96 yıldır ümmet, haysiyet ve onurunu kaybetti. Nitekim Ömer Faruk RadiyAllahu Anh şöyle dedi:

“Biliyorsunuz ki biz, Allah’ın bizi İslam ile izzetlendirdiği bir kavimiz. İzzeti başka yerlerde ararsak, Allah bizi zillete düşürür.”

Ey bu meydanda toplanan değerli kardeşler ve bacılarım! Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, size ve siz aracılığıyla bütün Sudan halkına ve bu çağrı yoluyla da dünyanın dört bir bucağındaki Müslümanlara sesleniyoruz. Biliyoruz, zillet ve alçak rejimlerden kurtuluş şafağının özlemini çekiyorsunuz. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet sisteminin gölgesi altında İslam ile yönetilmeyi arzuluyorsunuz. Halkına yalan söylemeyen bir lider olan Hizb-ut Tahrir ile çalışın. Söylem ve eylem olarak size doğru söylediği tecrübeyle sabittir. Sizden ödül ve teşekkür beklemiyor. Ödül ve mükâfatı Âlemlerin Rabbinden bekliyor. Yeryüzünde Allah’ın Şeriatını hâkim kılarak rızasını elde etmek için çalışıyor. Bu konuda Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözüne icabet ediyor:

فَلَا وَرَبِّكَ لا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا “Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.”^{[Nisa 65]} Haydi Allah’a iyiliğinizi gösterin ve boynunuzdan cahiliye ölümü günahını kaldırın. Bizden biri, farzların tacı Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak için çok çalışarak ancak zimmetini temize çıkarabilir.

Sevgili kardeşler ve bacılarım! Açıkça laikliği yerleştirmek ve Sudan’ın geri kalanını parçalamak için çalışan Amerikan projesini Âlemlerin Rabbinin sistemine yeğliyor musunuz? İslam’ı dışlayıp laiklik ile yönetilmeye razı mı geliyorsunuz? Güney Sudan gibi geri kalan Sudan’ın da parçalanmasına sessiz mi kalıyorsunuz?

Hayır, vallahi siz buna razı olmayacak ve buna asla izin vermeyeceksiniz. Geçmişte sözde barış adına kandırıldık ve Güney Sudan ayrıldı. İkinci kez Amerika’nın ulusal diyalog ve onun şeytani sonuçlarına, laiklik ve parçalanmışlık entrikasını uygulayan Milli mutabakat hükümetine kanmayacağız.

Bu kısır döngüden ancak Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak ve İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışarak kurtulabiliriz. O zaman yeniden ümmet, Raşidi Hilafet altında tek bir bayrağı dalgalandıran tek bir ümmet haline gelecektir. Allah Rasûlü SallAllahu Aleyhi ve Sellem, yaşadığımız ceberut saltanattan sonra Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin kurulacağını müjdeledi. Buyurdu ki:

ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ “Daha sonra ceberut bir saltanat olacaktır. O da Allah’ın dilediği kadar devam edecektir. Ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra sustu.”Allah Subhânehu ve Teâlâ da Hilafet ve hâkimiyet sözü verdi.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمْ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمْ الْفَاسِقُونَ “Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” ^{[Nur 55]}