Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salat ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberlerin önderi, izzetin lideri efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e, ehli beyti ve ashabı üzerine olsun...

Değerli âlim kardeşlerim...

Siyasi liderler ve dava kardeşlerim...

Değerli gazeteciler ve seçkin konuklar...

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Allah Subhânehu ve Teâlâ, Müslümanların melekler ile eş değer olduğu, vahye imtisal ederek ibadetle Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya en yakın oldukları bu faziletli ayda siyam, kıyam ve sair itaatlerimizi kabul ve makbul eylesin...

Ümmet için inen ancak yaşam sistemleri ve yasamada fonksiyonunu kaybeden bu vahiy hâlâ elimizde mevcut. Müslümanlar, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bıraktığı gibi Peygamberin sancağı altında yüce İslam Şeriatını uygulayan, hidayet ve nur Risâleti olarak onu dünyaya taşıyan tek bir ümmet değil artık. Paramparça oldular. Beşeri hukuku uygulayan, kurda (düşmana) kuzu postu giydiren, bütün sorunlarında o canavarı hakem tayin eden enva çeşit devletçiklere bölündüler. Milletler arasında çöküntüde dip yaptılar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَإِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ“Şüphesiz bu, tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.”^{[Enbiya 92]}

Kutsal ve hayırlı Ramazan ayına kavuşan ülke halkımız, meclisten geçen sözde ulusal diyalog yasa tasarısının ardından çöküntü çukurunun bütün duraklarını geçerek aşağıların aşağısına doğru yuvarlanmaktadır. Kurulan Milli Mutabakat Hükümetinin ardından da neredeyse son durağa varmak üzeredir. Projenin beyni kabul edilen Amerika, meyvelerini devşirmeye başlıyor, ülke halkı yıkım, harabe ve sefalete sürüklüyor!

Siyasi uyanıklığa sahip Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, modern Sudan tarihinin en büyük siyasi projesi olarak nitelenen sözde ulusal diyalog projesi ile ilgili aşağıdaki gerçekleri yineliyor:

Birincisi:

• 13 Ağustos 2013 yılında ABD Barış Enstitüsü, (Kongreye ait bir kurum), 155 sayılı bir Barış Özeti yayımladı. Barış Özeti’nde, “Sudan için gerçek iç diyalog ve geniş tabanlı demokratik temsil hükümetine yol açacak bir reform sürecini başlatmanın zamanı gelmiştir.”
• 21 Ocak 2014 tarihinde Devlet Başkanı El Beşir ile bir araya gelen eski ABD Başkanı Carter, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Biz, demokratik kapsamlı ulusal diyalog umutlarını ve yeni bir anayasa hazırlanmasını ele aldık”
• Ardından eski Amerikan Özel Elçisi Donald Booth, muhalefeti ve silahlı grupları diyaloğa dâhil etmek için yoğun çaba sarf etti. Bu yüzden Adalet ve Eşitlik Hareketi ile Sudan Kurtuluş Hareketi Mina Minnawi Kanadının şevkini kırmak için siyasi ve askeri eylemler gerçekleşti. Sonra ABD yardımı ile iki bölgeye insani yardım yapılmasına ilişkin ABD önerisini alttan alan Kuzey eyaleti Halk Hareketi liderine darbe yapıldı.

Siyasi ve askeri eylemler ile eş zamanlı olarak yapılan medya propagandası sayesinde muhalefet ve silahlı hareketler diyaloğun eşiğine getirildiler.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın resmi teklifiyle Carter Barış Merkezi, Sudan’a uygulanan yaptırımları 12 Temmuz 2017 tarihinde kaldırmadan önce nihai çözüme ulaşmak için ABD’nin Georgia eyaleti sınırları içinde yer alan Atlanta kentinde 06 Temmuz 2017 günü bir toplantı düzenlemek üzere Sudan hükümeti, Sudan Nida İttifakı, Adalet ve Eşitlik Hareketi, Sudan Özgürlük Hareketi ve Kuzey Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’ne bir çağrı yaptı. ^{[17.06.2017 Ahbaru’l Yevm gazetesi]}

İkincisi:

Sözde ulusal diyalog, Sudan düşmanı ABD projesidir. Hükümet ile iktidar sevdalısı güçler ise bu projenin hayata geçirilmesinin sadece araçlarıdır. Amerika, bu proje aracılığıyla Carter’in “yeni anayasa formülü” diye ifade ettiği laik sistemi büsbütün uygulamak istiyor. Bu sistemde İslam yönetimden dışlanacak ve terörle mücadele sloganı altında dava adamları ile mücadele edilecektir. Güney Sudan’ın bağımsızlığının ardından Darfur İçin Genişletilmiş Özerklik Anlaşması (Doha Anlaşması) ve Sudan Halk Hareketi’nin self determinasyon hakkı yoluyla Sudan’ın geri kalan topraklarını parçalamadıkça Amerika’nın gözüne uyku girmeyecektir.

Ey kıymetli kardeşlerim! İşte ülke ve insanlar için ölümcül risk teşkil eden sözde ulusal diyalog projesi gerçeği budur. Dolayısıyla ümmet ve ülkemize karşı görevimizi yerine getirecek miyiz?

Üçüncüsü:

Biz, İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanı Sykes-Picot tarafından Osmanlı Devletinin enkazı üzerine kurulan bu ulusal devletin vazifesinin, İslam ümmetinin birliğini parçalamak, İslam’ı dışlamak, dava adamları ile mücadele etmek ve Müslümanların zenginliklerini kâfir Batının yağmalamasına olanak sağlamak olduğunu biliyoruz. Bu nedenle Müslüman ülkelerdeki kâfir Batı ajanı yöneticileri liderliğindeki bu ulusal varlıklar, Müslümanların kalkınması ve ilerlemesini sağlayamaz, refah ve müreffeh bir hayat veremezler. Bu yüzden Müslümanlar, özellikle samimi liderler yüce İslam akidesi zaviyesinden bakarak bu ulusal devletçikleri yeniden gözden geçirmelidir. Bunlara alternatif olarak vahyin insanlık için Allah katından getirdiği İslam ideolojisine dayalı evrensel İslam Devleti talebi hakkındaki seslerini yükseltmelidirler.

Ey kıymetli kardeşlerim! Biz, sizi İslam davasına davet ediyoruz. Bu siyasi güçler, bu ulusal devleti İslam ve Müslümanları leş kargaları gibi kollayan düşman sömürgeci kâfir Batının rayında yürüttükleri için 61 yıldır başarısız oldular.

Bu ülke insanları dâhil İslam ümmetinin hâlihazırdaki durumu, ancak Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde uygulanan yüce İslam ile düzelecektir. Hilafet gerçekleri görecek ve insanlara gerçekleri gösterecektir. Ümmete kurda kuzu postu giydirmeyecek, ülkemizde bozgunculuk yapan kâfir Batının başını ezecektir. Servet ve kaynaklarımızı ümmetin emrine amade kılacak, İslam Risâleti’ni hidayet ve nur olarak dünyaya taşımak için gerekli askeri hazırlıkları yapacaktır. Yarın elbet çok yakındır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}