حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SRu2013BAu20132011u2013MBu2013TRu20130007 |
H. 8 Şevvâl 1432 M. Salı, 06 Eylül 2011 |
-Basın Açıklaması- Uluslararası Himayeyi Talep Etmeye Davet Etmek Allah'a, Resulüne ve Başı Dik Olan Şam'daki Ayaklanan Müminlere Bir İhanettir
Suriye'deki ehlimizin devrimi altıncı ayına girerken, vahşi, kanlı ve korkak rejimin şiddetlice vurması, caniliği ve aşağılığı karşısında duran silahsız insanların direnişi ve büyük fedakarlıkları bu devrimin en belirgin başlığı sayılır. Devrimi ezmek için rejime yeterli zaman tanıyan Amerika öncülüğündeki uluslararası ve bölgesel bekleyiş devam ettirilmektedir. Aynı zamanda reform yapmak iddiasıyla kanunları çıkartarak yama yapmak gerekçesiyle bazen de diyaloğun başlanması gerekçesiyle aldatma işine başvurmaktadır. Fakat bütün bunlar insanları rejimin devrilmesini istemekten caydıramamaktadır. Zira bu rejim onlara karşı keskin nişancılar, evleri tanklardan ve savaş gemilerinden bombalayarak ateş açmak ve korkutmak için ve onların üzerlerine savaş uçaklarının uçurulması gibi bütün askeri gücünü kullanmıştır. Rejim halk sanki kendisinin gerçek düşmanıymış gibi bunu yapmaktadır.
Gerek askeri, gerek güvenlik ve gerekse siyasi olarak Beşşar'ın başarısız olması ve zamanının daralması gerçek düşmanımız olan Batı, kendi vekili olan yerli düşmanımız olan Esad ailesine son kullanım tarihinin bittiğine karar verip biri halka diğeri de muhalefete karşı olmak üzere insanlara iki kurşun sıktı:
- İnsanların uluslararası himayeyi talep etmesine ima etti ve içlerinden hain Arap rejimlerin ve küfür Batılı rejimlerin Suriye'yi Libya modeline göre kurtarmaya yönelik talep eden kimseleri çıkarttı. Bu ise ister entrika çeviren korkak kimselerin uyanıklığıyla isterse acı çekenin gafletiyle olabilmektedir.
- Muhalefete şunu söyledi; size yeni yönetim meclisi oluşturmamız için birleşin, bize samimiyet ve itaat gösterin ki Libya modeli gibi yönetimi hemen size teslim edelim...
Hizb-ut Tahrir olarak bize gelince; biz Amerika ve ona tabi olan rejime, Avrupa ve onun teşebbüslerine şunu müjdeliyoruz; Şam'da ayaklanan ehlimiz sebatlık göstermeleriyle sizin planlarınızın ve entrikalarınızın başarısız olmasını ispatlayacaklardır. Zira Allah'tan başkasına secde etmeyeceğine yemin eden kimse sizin entrikalarınızın ve planlarınızın sert kayasıdır. Bizim de bu hususta isabetli ve doğru bir sözümüz olacaktır. Allah'tan niyaz ediyoruz ki onu dinleyen açık bir kulak olsun:
Birincisi; başı dik Şam'daki ehlimize diyoruz ki: Siz bu devrim ile Kureyş zorbalarının karşısında şanlı sahabelerin gösterdiği sebat ve fedakarlıklarını hatırlattınız. Biz de ‘'O (devrim) Allah için, o Allah için' diye haykıran nefislerin sadık olduklarına inanıyoruz, sizden ihlaslı olanların Batı'ya güvenmedikleri ve ona el uzatmadığını görüyoruz, acı çektiğinizi, sıkıntı duyduğunuzu ve biran önce bu cani zümreden kurtulmak için acele ettiğinizi de biliyoruz. Ancak biz Batının casuslarının ve onun yardakçılarının sözleriyle kanan ve Kaddafi rejiminden kurtulmak için NATO'nun Libya'daki düzenlediği saldırıları hoş karşılayan kimselere sesleniyoruz! Düşmanınızın size sunduğu şeylerden çok sakının. Çünkü onlar, memleketinizde nüfuzunu pekiştirmek ve kendine bağımlılığı da sürdürmek için devriminizi çalıp boşa çıkarmak istiyor. Siz de ey devrimimizin gençleri çok dikkatli olup sakının ki kafir ve gaddar Batı'nın sözleri ve vaadleri sizi aldatmasın. Zira ümmetimizi ezen ve onun kanını çokça akıtan ve hala Filistin, Irak ve Afganistan'da şerri saçan odur. Aralarında Suriye rejiminin bulunduğu bu cani rejimleri getiren ve onları çetin yıllarca destekleyen de odur. Zira Batı'ya itimat edip dayanırsanız devriminizle yaptığınız her şey yıkılacaktır. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmuştur: وَلا تَكُونُوا كَالَّتِي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ أَنْكَاثاً. Aranızda bir fesat aracı edinerek ipliğini sağlamca büktükten sonra, çözüp bozan kadın gibi olmayın Nahl 92
İkincisi; ferd ve cemaat olarak muhalefetteki kardeşlerimize diyoruz ki: Uyanık ve ümmetin işlerini güden siyasi kimsenin kendi pusulası ümmetinin akidesi, nabzı ve maslahatına göre yön bulur. Akıllı olan kişi ise de Batı'nın şerrini ve onun şerlerinden dolayı kendisinden öncekilerin başına gelenleri görüp tecrübe edinen kimsedir. Siyaseti düşünerek siyasi görüşe sahip olan kimse şunu açıkça fark eder; bu ajan yöneticileri getiren ve onlara kendi programlarını, planlarını ve istihbaratlarını veren odur; batıdır. Ve kendisi de şu anda onlardan vaz geçip onları geçmiş ajanların çöplüğüne atarak onların yerine başkalarını atamak istiyor... Öyleyse onun geçmişteki ve gelecekteki ajanların kökünü kesin, Allah'tan korkun, kendinizi başkasının musibetinden koruyun, ümmetinize dönün ve evlatlarınızdan Allah'tan başkasına eğilmeyeceğimize, Allah'tan başkasına tevekkül etmeyeceğimize ve Allah'ın razı olduğu şeylerden başkasıyla hareket etmeyeceğimize kesin bir söz verin. Hilafeti yıkan, Müslüman beldeleri parçalayıp sömüren Batı'nın haberi size gelmedi mi?! Onun Sudan'ı bölmek için yaptığı hileleri, Somali'de ekinleri ve nesilleri yok etme operasyonları zihninizden uzak mı kaldı?! Bütün bunların hepsi kafir Batı'nın orduları ve Müslümanları evlerinden kaçmaya zorlayan ve yeryüzünde fesatçılığı çoğaltan onun hesabına çalışan yöneticilerin vasıtasıyla olmadı mı?!
Biz Hiz-ut Tahrir olarak size; ümmeti kurtaracak, içinde bulunduğu ve geldiği acı durumdan kalkındıracak gerçek değişim programını takdim ediyoruz. Böylece ümmet kendi şahsiyetini geri kazansın, nübüvvet metodu üzere hilafeti ikame etmek süretiyle İslami hayatı başlatsın, insanların işlerini gütmek, onları korumak, onları hak ve adaletle hükm etmek için metodunu belirlesin.
Üçüncüsü; Dar-ul İslam merkezi Şam beldelerindeki ehlimize diyoruz ki: sorunlarımızın çözümünün bu ajan ve cani rejimlerin ellerinde olması tehlikenin ta kendisidir. Amerika ve Avrupa'nın bu rejimlerle olan savaşımıza hakim olması helakın ta kendisidir. BM'in, Güvenlik Konseyinin, Arap Birliği'nin, İslam Konferansı Örgütü'nün herhangi bir çağrısını aldırış etmeyip kenara atın. Sizin mübarek devriminize müdahale etmek istedikleri zaman ellerini kesin. İçinde bulunduğunuz durumdan tek kurtuluşunuz atağa geçip öncülük yaparak, istekleriniz de şeytanın devleti değil Kur'an'ın devleti olsun. Zillet ve miskinlik devleti değil İslam devleti olsun. O da nübüvvet metodu üzere Hilafet'tir. Entrika çeviren yöneticilere ve onların rejimlerine baş kaldırın, ordularda bulunan evlatlarınıza ısrar edin ki büyük görev olan doğru bir iman ve Allah'a tevekkülle şeytanı ve onun avenelerini kovsunlar. Yardım ve imdat isteyecekseniz halk ve ordu olarak komşu beldelerde bulunan ehlinizden olsun. Çünkü bu hem sizin hakkınız hem de onların üzerine görevdir. Dolayısıyla yardım çağrınız Necd ve Hicaz ehline yönelik olsun, asi ve tağut krallarına değil! Yine sizin yardım çağrınız Türkiye, Ürdün, Irak ve Lübnan halkına yönelik olsun, sizin rejiminizin de olduğu gibi hain ve ajan rejimlerine değil! Zira bu rejimler birbirlerini desteklemektedirler. Yardım çağrınız İslam ümmetine yönelik olsun, çünkü hayr kıyamet gününe kadar onda ve sizde sürekli olacaktır. Çünkü bu halkları İslam üzere birleştirir, devrime güç ve nefes verir, Batı'yı ve onun kuyruklarını da korkutur. Böylece çatışmayı iki kutup arasında belirginleştirir: Birincisi; kafir Batı ve onun kuyruğu olan ajan yöneticilerin kutbu. İkincisi ise Rabbine iman eden, dinine sımsıkı sarılan ve onunla kurtuluş arzulayan ümmet kutbudur.
Ve son olarak Şam ve diğer beldelerindeki bulunan ey Müslüman: Allah Şam'ı İslam'ın kalbini yaptı. Suriye'deki ehlimiz dimdik ayaktalar, Allah'tan başkasına eğilmeyeceklerine yemin ettiler, cani Esad rejimi, ajan yönetim rejimler ve onlarla birlikte Amerika ve Avrupa onları her taraftan kuşattılar. Sakın onları zalime teslim edip yalnız bırakmayın. Çünkü böyle yaparsanız sıra onlara geldiği gibi size de gelecektir. Biliniz ki sizin sorununuz ve onların sorunu birdir. O da Müslüman beldeleri düşman, zalim ve kafir Batı'ya ajan olan rejimlerden kurtarmaktır. Dolayısıyla onları kurtarın ki kendinizi de kurtarırsınız. Sizin evlatlarınız ve kardeşleriniz olan orduya seslenin ki sizi ve onları bu rejimlerden kurtarsınlar. Biliniz ki ümmetinizin kurtuluşu ancak Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya dönmediğiniz, O'nunla alakanızı kuvvetlendirmediğiniz, yardımı da sadece O'ndan talep etmediğiniz ve O'na hakkıyla tevekkül etmediğiniz sürece olmayacaktır. Hizb-ut Tahrir size en samimi nasihat ve sözler arz etti. O da sizinle beraber Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın kitabı ve emin olan Resulü Abdullah'ın oğlu Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in izine uyarak aydın fikirle güçlü bir şekilde mücadele etmektedir. Öyleyse onunla beraber çalışmaya, ona sahip çıkmaya ve Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın kelimesini yüceltmek için ona yardım etmeye acele edin. Zira Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'dan başka güç ve dayanak yoktur. Çünkü tek yardım eden ve destek veren O [Subhânehu ve Te'alâ]'dır. O ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmuştur:
يا ايها الذين آمنوا استجيبوا لله وللرسول اذا دعاكم لما يحييكم واعلموا ان الله يحول بين المرء وقلبه وانه اليه تحشرون
Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resulüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız. Enfal 24
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Suriye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria www.tahrir-syria.info |
E-Mail: media@tahrir-syria.info |