حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SRu2013BAu20132013u2013MBu2013TRu20130009 |
H. 10 Cumâde’l Ûlâ 1434 M. Cuma, 22 Mart 2013 |
-Basın Açıklaması- Hakeza Rejimin Destekçisi Şeyh El-Bûtî Mescidinde Ölüp Gitti... Rejim İse Bu Yapılandan Pekte Uzak Değildir, İbret Alın Ey Akıl Sahipleri!
21.03.2013'de facir yalancı Suriye haberlerine göre Şeyh Saîd Ramazan el-Bûtî, haftalık düzenli olarak ders verdiği Şam'ın el-Mezraa mahallesindeki eski el-İman camisinde meydana gelen bombalamada kırktan fazla kişi ile birlikte öldü ve onların iki katıda yaralı bulunmaktadır. Adetleri olduğu üzere Suriye'deki resmî televizyon istasyonları, hızla suç alanına koşuşturdular ve güvenlik otoriteleri ise haberi ve suçlamayı bizzat denetlemek için onların dışındaki görüntü ve haberleri yasakladılar. Ancak buna rağmen haber kanalları, suç unsurlarının bizzat devleti işaret ettiğini söylediler. Çünkü Şeyhin oturmuş koltuğun ön kısmı hafif bir zarar görürken büyük koltuk sağlam olarak kalmıştır. Sonra kanlar ve vücut parçaları, Şeyhin koltuğuna yakın bir yere değil de caminin orta kısmına yakın bir yerde yoğunlaştığı gibi kanların ortasında terkedilmiş ayakkabılar da bulunmaktadır. Nitekim Müslümanların, mescitlere ayakkabılarla girmedikleri bilinen bir husustur. O halde öğrenciler, mescitteki Şeyhin halkasında ilim için oturuyorlarken nasıl olur da katılımcıların ayakkabıları dağınık olabilir ki? Bombalamanın manzarasının temiz olması da cabası! Çünkü mescidin duvarları, direkleri, minberi ve diğer mobilyalarının üzerinde herhangi bir kirlilik veya dikkat çekici siyah etkiler veya şarapneller veya mobilya yada lamba kırıkları bulunmamaktadır! Sonra Şeyh el-Bûtî'nin cesedi, gösterilmediğinden hiç kimse onu görememiştir. İşte tüm rivayetlerde bu, "bilinen " çok önemli bir "noktadır." Dolayısıyla şayet mescitte ölmüş olsaydı, büyük bir zarar görmeyen koltuğu ile çevresindekilere kıyasla cesedine büyük bir zararın isabet etmemesi gerekiyordu. Ancak kameralar, Şeyhin cesedini göstermemişledir ki bu da onun ölümüne dair bir kanıtın olmaması içindir. Nitekim bizler, rejimin cürümlerine ve fabrikasyonlarına alışığız. Bundan dolayı bizler, aksi ispatlanıncaya kadar rejimi suçluyoruz. Özellikle de uzun zamandır kendisini destekleyen birini satıp öldürmüşken. Görünen o ki kasap Beşar, kendisinden öğrenmek için kabirdeki babasının defterlerini karıştırmaktadır.
Ey Şam-Suriye'deki Müslümanlar:
Sizler, bu rejimin pisliğini çok iyi biliyorsunuz. Dahası rejimin, bu tür fabrikasyon eylemler gibi alçakça hamlelerinin en iyi tanıkları sizlersiniz. Mesela çevrenizdeki ticarethanelerin bombalanmaları ile araba bombalamaları sizlere çok uzak değildir. Nitekim bu, başarısızlığı temsil ettiği gibi mücrimi de ifşa etmektedir. Zira Allahu Teâlâ, aptal varlıkların başlarının yapmış olduğu her ameli ifşa etmektedir. Nitekim rejim, suçunu hafifletmek için evlatlarını kolaylıkla öldürmektedir. Hatta o, onlardan hiçbirini bırakmayacağı gibi devrilmesinden önce ya onları öldürecek ya da bu sırada elde edeceği herhangi bir kazanç için istihdam ettiği sürece onları ayakları altına alacaktır. O halde onlar bunu idrak edip güzel bir karar alabilecekler mi acaba?
Ey Allahu Teâlâ'nın İzniyle Nusret Bulacak Olan Suriye'deki Müslümanlar:
Şeyh el-Bûtî'nin ölüm haberi bizlere ulaştığında bu tür bir sondan dolayı gerçekten çok üzüldük. Zira o, oğuldan önce babanın da olduğu Esed ailesinin yardımcısı olmuş ve kasap Beşar'ın cürümlerinde ve ayaklanmacılara yönelik kampanyasında çok ileri gitmiştir. Hatta yapmış olduklarından dolayı çok şaşırdık; zira ilmi ile bu desteği nasıl bir araya getirebildi acaba?! Gerçekten seksen yaşlarında biri olarak onun, zorbalığında hiçbir içtihadı olmayan bu tagut karşısında şehitlik fırsatını yakalamışken daha önceden hak bir tutum sergilemesini dilerdik. Umulur ki böylece geçmiş günahları da silinebilirdi. Ancak Rabbimiz, şöyle buyurmaktadır:
إِنْ هِيَ إِلا فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَنْ تَشَاءُ وَتَهْدِي مَنْ تَشَاءُ أَنْتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ "Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim mevlamızsın, bizi bağışla ve bize merhamet et! Sen bağışlayanların en hayırlısısın!" [Âraf 155]
Ey Dâr-ul İslam'ın merkezindeki Şam ayaklanmasının sahipleri, bizim Allah'tan başka ne bir sığınağımız ne de bir korunağımız vardır. Allah için imanından mutmain olan kaç Müslüman, Rabbi ile birlikte olduğunda gücü ve izzete hissedebiliyor? İman sahibi kaç Müslüman, nusretin sadece Allah'ın elinde olduğunu, zamanı geldiğinde nusretin sebeplerini hazırlayacağını ve hazırlamış olduğunu en önemli sebeplerden birinin de bizim sadece O'nun ile birlikte olmamız olduğunu tayin edebiliyor? O halde Allah'ın sizin için emretmiş olduğu şeyleri yaparak Allah'ın dininin sadece kendisiyle izzet bulacağı ve Allah'ın kelimesinin sadece kendisiyle yüceleceği İslamî Hilafet'i kurmak ve Müslümanların Halifesi'ne biat etmek için ısrarcı olunuz. Ayrıca onun ehlinden ve ensarlarından olunuz ki Allah sizinle insanları, taşları ve ağaçları ıslah etsin. Haydi o zaman nusrete ve biate koşun. Vallahi sizler buna çok muhtaçsınız ve bunu yapanlar da insanların en hayırlısı olacaktır. Gerçekten bunun ardından Allah'ın ahir zamandaki ensarları olacaksınız. O halde hangi şeref sizleri bekletmektedir?! Nitekim Allahu Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
قُلِ ٱللَّهُمَّ مَالِكَ ٱلْمُلْكِ تُؤْتِى ٱلْمُلْكَ مَن تَشَآءُ وَتَنزِعُ ٱلْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَآءُ وَتُعِزُّ مَن تَشَآءُ وَتُذِلُّ مَن تَشَآءُ بِيَدِكَ ٱلْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ "(Resulüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü hayır senin elindedir. Gerçekten sen, her şeye kadirsin." [Âli İmran 26]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Suriye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria www.tahrir-syria.info |
E-Mail: media@tahrir-syria.info |