Bölgeyi çok şiddetli hava koşulları vurdu. Dalga dalga gelen trajedi ve insanlık dramı bütün insanları etkiledi. Suriye'deki Müslüman halkımızın yaşam koşulları iyice zorlaştı. Suriye'de evlerde oturmak ile komşu ülkelerde sığınmacı olarak çadırlarda kalmak pek bir şey fark etmiyor. Bu insanların, bu kötü hava koşullarından korunacak hiç bir şeyleri yok. Bu yetmiyormuş gibi bir de buna umutsuz ve yıkılmak üzere olan rejim tarafından yapılanlar eklendi. Siviller bombalandı, füzeler ile saldırıldı, varil bombası atıldı ve özellikle de çocuklar öldürüldü. İnsanlar, umutsuzluk ve teslimiyete sürüklenmek isteniyor. Çünkü Cenevre 2 konferansının yakında yapılması planlanıyor. Amerika konferansın yapılmasında ısrar ediyor. el-Carba ve hain Ulusal Koalisyon, konferansa katılmaya davet ediyor. Mücrim Suriye rejimi insanlara katılmak için baskı yapıyor. Suriyeli Müslümanlara karşı insanlıktan yoksun uluslararası entrika ve gizli anlaşma hızla devam ediyor. Hatta siyasal amaçlarına ulaşmak için hava koşulları bile istismar ediliyor.

Rejimin zulmünden kaçarak komşu ülkelere sığınan halkımız ise sığındıkları komşu hükümetler tarafından kaderlerine terk edildiler. Bu hükümetler, dondurucu soğuk öncesinde onlara soğuktan korunacak hiç bir şey vermediler. Peki, bu insanlar soğuktan nasıl korunsun? Komşu ülkelerin Suriyeli mültecilere yönelik bu davranışlarının temeli iki nedene dayanıyor:

Birincisi: Dâhili neden. Bu hükümetler insanların yerleşerek kalıcı olmalarından korktular. Bu yüzden onlara insan olarak davranmadılar.  Bunun yerine siyasi hesaplar içine girdiler.

İkincisi: Harici neden. Bu devletler, Cenevre 2 yoluyla gelecek ABD çözümü için insanları umutsuzluk ve teslimiyete sürüklemeyi amaçlayan Amerikan planlarına şu veya bu şekilde karışmış devletlerdir. Her biri kendi yöntemine göre Amerikan planına hizmet ediyor.

Ey Suriyeli Müslümanlar! Şöyle sormak hepimizin hakkımızdır: Bize karşı bütün bu uluslararası şeytani komplo neden? Neredeyse istisnasız bütün devletler bu komplonun içindeler. Basitçe düşünen bir insan, Allah'ın düşmanlarının Hilafet Devletinin geri dönüşünden, özellikle Suriye'den korktuklarını ve paniklediklerini görür. Bu nedenle Amerika, Hilafet Devletinin geri dönüşünü önlemek amacıyla kendisiyle birlikte mücadele etmeleri için uluslararası topluma önderlik ediyor.  Allah ve din düşmanları Müslümanların yöneticileri de bu devletlere ortak oluyor.  Suriye'deki İslami duruma saldıran ve onu tekfirci diye tanımlayan Ulusal Koalisyon üyeleri de bunlar arasındadır. Çünkü Hilafetten başları ağrıyanlar ve Hilafete çağıranları tekfirciler diye tanımlayanlar, bizzat Amerikan söylemini benimseyenlerdir.

Ey Suriyeli Müslümanlar! Bugüne kadar yapılan fedakârlıklar gerçekten paha biçilemez. Ama bu fedakârlıklar, dünyada İslami Hilafet Devletinin kurulmasına kıyasen çok az ve ucuzdur. Bu fedakârlıkların ahiretteki karşılığı ise cennettir.

Zafer sadece bir nedenden dolayı bizim olacaktır. Allah bizimle olduğu zaman zafer bizimdir. Zafer, bir an sabretmektir. Nedir ki o an, hemen gelip geçer. Ama işte o kısacık sabır anında İslami Devlet kurmak için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem metoduna uymak zorundayız.

Hizb-ut Tahrir, Suriye'deki güç ve kuvvet ehline Allah'ın yönetimini orada kurmak için nusret vermelerini hatırlatır. Medine'deki Ensar'ın, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem nusret verdiğini ve ardından İlk İslami Devletin kurulduğunu hatırlayın. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:  وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ "İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O'nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti." ^{[Enam 153]}