Tanzanya’da akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, her şeyi altüst etti, ekonomik yaşamı mahvetti. Nisan 2022 ‘de enflasyon, yüzde 3,8 oranında yükseldi. Toplu taşıma ve şehirlerarası otobüs ücretleri de dâhil hemen hemen her şey arttı. Gıda fiyatları yüzde yüz zamlandı. Sıradan yoksul insanlar arasında ekonomik zorluklar baş gösterdi.

Küresel ekonomileri vuran Rusya-Ukrayna çatışmasından hükümet de nasibini aldı. Yükselen küresel petrol fiyatları, Tanzanya’yı da etkiledi. Devlet Başkanı Samia Suluhu Hassan, Mart 2022’nin ortalarında yaptığı açıklamada, “...Bu liderlerin sorunu değil, dünyanın sorunu... Tüm malların fiyatları yükselecek, tüm yol ücretleri artacak, her şey zamlanacak” dedi. ^{(14.03.2022 The East African)}

2011 yılından bu yana Toplu Satın Alma Sistemi (BPS), petrol ürünleri tedarikini yürütmektedir. Petrol ürünleri ithalatı bir avuç tedarikçi tarafından gerçekleştirilmektedir.

Ayrıca hükümet, akaryakıt ithalatına birçok vergi koydu. Bir litre benzine 920, bir litre dizele 800,13, bir litre gazyağına 745,77 Tanzanya şilini vergi getirdi. Konulan vergiler ve harçlar şunlar; rıhtım vergisi, gümrük işlem ücretleri, ağırlık ve ölçüm kurumu (WMA) ücretleri, Tanzanya standartlar bürosu (TBS) ücreti, Tanzanya denizcilik ajansı (TASAC) ücretleri, düzenleyici vergi, hizmet vergisi, Tanzanya ulusal yollar ajansı (TANROADS) ücretleri, Tanzanya kırsal ve kentsel yollar ajansı (TARURA) ücretleri vb.

Hükümet, 10 Mayıs 2022’de 100 milyar şilinlik kurtarma paketini onayladı. Paket, hiçbir şeyin gidişatını değiştiremeyecektir. Çünkü geçen yıl (Ekim 2021) 102 milyar şilinlik yardım paketi, benzinde 29.38, dizelde 30.05, gazyağında 26.99 şilinlik bir indirime neden oldu. Tanzanya’da 2021’de yaklaşık 3,8 milyar litre benzin, motorin ve gazyağı tüketildi. Yani yardım paketi geçen yıl nasıl işe yaramadıysa, bu yıl da işe yaramayacaktır ve uzun vadede aynı sorun aşağıdaki nedenlerden dolayı tekrar baş gösterecektir:

A. Kapitalizmin akaryakıt üretimini özelleştirme politikası:

Kapitalizm, İslam’ın aksine, akaryakıt ve üretiminin özelleştirilmesine izin verir. Bireylerin, özel firmaların ve şirketlerin mülkiyeti olabilir. Sonuç olarak bu baskıcı kapitalist ekonomi politikası, özelleştirme ve yatırım adına kamu mallarını birkaç kişiye peşkeş çekti. Muazzam bir zenginliğine sahip olmasına rağmen dünyayı ve kamuyu şiddetli yoksulluğa maruz bıraktı.

B. ABD doları hegemonyası:

Küresel ekonominin, ABD doları ile gerçekleşmesi, ulusal egemenliği baltalamaktadır. Dünya özellikle gelişmekte olan ülkeler, ABD dolarından kaynaklanan enflasyon yüzünden ekonomik istikrarsızlık ve sefalet yaşamaktadır.

C. Petrol ürünleri ithalatının bir avuç bürokrasinin tekelinde olması:

Bu senaryo, kapitalist şirketlere tüm anlaşmalarda üstünlük sağlamakta, yönetim departmanları arasında rüşveti teşvik etmekte, şirketlerin bu sektörü tamamen kontrol altına almalarını sağlamakta, petrol eksikliği ve kıtlığına neden olmaktadır.

D. Birçok vergi ve idari harçların varlığı:

Gelişmekte olan ülkeler, doğal kaynaklar ve mineraller de dâhil olmak üzere muazzam zenginliğe sahip, örneğin Tanzanya, yaklaşık 45 milyon ons (1.275 ton) altın rezervi ile Güney Afrika ve Gana’nın ardından Afrika’nın en büyük üçüncü altın üreticisi. Ancak aydın bir ideolojinin (İslam) yokluğu ve Batılı kapitalist sömürünün varlığı nedeniyle bu kaynaklardan gerektiği şekilde yararlanamıyor. Bu yüzden hükümet, gelir elde etmek için yeni vergiler koyuyor. Koyulan vergiler, yoksul çoğunluğu daha da yoksullaştırıyor.

Yukarıdaki tüm zorluklar, kapitalist ideolojiden kaynaklanmaktadır. Kapitalizm, Tanzanya da dâhil olmak üzere gelişmekte olan ülkeleri umutsuzluğa ve Batının ekonomik tuzağına itiyor. İnsanlığın, adil ve doğru bir ideolojiye yani İslam’a muhtaç olduğu açıktır. Hilafet Devleti, insanlığı kötü, vahşi ve sömürücü kapitalist ekonomiden kurtaracak, dünya ve ahiret refahına ulaştıracaktır.