Üst üste yedi gecedir “Celeme ilindeki” halkımız, güvenlik güçlerinin kuşatması altında geceliyor. Bir haftadan fazla bir süredir gece gündüz kent halkı, protestolarını sürdürüyor. Halk, kalkınma, yatırım ve iç bölgelerde olumlu ayrımcılık vaatleriyle insanları kandıran rejim ve bağımsız devletin tam on yıldır uyguladığı zulmü karşı intifadaya kalktı.

Sömürge uşakları, özgürlük, adalet, eşitlik ve çalışma hakkı gibi yanlış sloganlarla Müslüman Tunus halkını yüzsüzce kandırmaya devam etti. Eğer iktidar koltuğuna çöreklenenler (yöneticiler değiller), kapitalist Haçlı Batının kirli masasına oturup sürekli yemek yemeselerdi, bu rejim, ülkeyi yönetmeye devam edemezdi. Entrikalar, suikastlar, sanal olaylar, kamuoyunu kontrol gibi yollarla onları iktidara getiren Batıdır.

Medya manipülasyonu ile halktan kotarılmış olsa da devrimci Celeme kenti halkı, karanlık yöneticilere karşı kutlu bir ayaklanma gerçekleştirdi. Bu protesto, dünyada ve ahirette karanlık yöneticiler aleyhinde bir delil olacaktır. Çıplak kulaklarla yeraltındaki suyun akışının duyulduğu bu şehirde insanların susuz kalması müstahak mıdır? Modern ve bağımsız devletin yoksullaştırdığı insanların açlığı, marjinalliği ve ”horlanması” hangi gerekçelere dayanıyor?

Ey Celeme ve bu aziz ülkenin halkı! Bunca yıldır aldatıldınız ve yürürlükteki kapitalist sistemin zulmüne maruz kaldınız. Politikacılar, çözümler ve senaryolar ortaya koydular. Tüm yüzleri değiştirdiler, rezervlerini bile kullandılar. Şimdiyse son kartlarını oynuyorlar.

Peki, 1861 yılındaki Güvenlik Yasası’na karşı isyan eden Mücahit Ali Bin Gudahim atanızın yolundan neden gitmiyorsunuz? O zaman Tunus Bey, Haçlı Batının emirlerine uyarak âlemlerin Efendisinin yasasını ihlal etmişti.

Tek çözümün, yüce İslam sistemini uygulamak olduğuna dair insanlar arasındaki fısıltılar sürüyor ama peki neden İslam sistemini küresel uygarlığın merkezine yeniden oturtmak için çalışma yapılmıyor?

Hayali şeyler peşinde koşarken neden nesiller ve ömürler yok ediliyor?

Müslümanlar, insanların geçim sıkıntısını artıran ve yaşamlarını zorlaştıran insan yapımı sistemlerin ve anayasal reformların neden deneme tahtası haline geldi? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

فَمنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلا يَضِلُّ وَلا يَشْقَى * وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً “Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” _{[Taha 124]}