8 Aralık 2019 Pazar günü Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Kadın Kolları’nın düzenlediği sempozyumda Zeynep Ed Dicbi’nin “Batının STK’lar aracılığıyla dikteleri” başlıklı konuşması sonrasında kendisini güvenlik güçleri olarak tanıtan birileri, babasının evine giderek evli ve anne olan, aynı zamanda kendi evinde kalan Zeynep’in teftiş ve arama ekipleri tarafından aranması olduğunu bildirdi.

Hakkında hiçbir gözaltı kararı olmadığı halde güvenlik güçleri, aranması olduğu iddiasıyla Zeynep’in zorla gelip ifade vermesi için erkek kardeşini gözaltına aldı. Gelip ifade vereceğini bildirmesinin ardından kardeşi serbest bırakıldı.

Avukatı, bir tarih belirleyip savcılığa gelip ifade vermek için 11 Aralık 2019’da 11.45’ten akşam saat 16.00’e kadar farklı zamanlarda gün boyu yukarıda belirtilen ekip ile iletişime geçtiyse de başkanın olmadığı söylendi. Savunma talebine geç saatlerde yanıt geldi ve akşam saat beşte dinlenebileceği belirtildi.

Ancak avukatı, saatin geç olması nedeniyle katılımın imkânsız olduğunu ileri sürerek ikinci bir gün talep etti ve ifade için 12 Aralık 2019 Perşembe günü belirlendi. İlk gün ifade vermek için belirlenen saat (beş) kabul edilmiş olsaydı, o zaman mahkemeler kapalı olacaktı ve savcılık tarafından ifadesi alınması zorlaşacaktı.

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu Kadın Kolları olarak biz diyoruz ki:

- Zeynep El Dicbi’nin soruşturmaya maruz kalması, Hizb-ut Tahrir’e siyasi üyeliğiyle özellikle de yaptığı konuşma ile doğrudan ilişkilidir.

- Zeynep El Dicbi’ye karşı yapılan bu soruşturma, devlet kurumları kullanılarak siyasi muhaliflerin tasfiyesidir. Ayrıca Batı ajanları ve dönekler tarafından ülkenin samimi insanlarına karşı yürütülen savaşta güvenlik kurumları ve yargının seferber edilmesidir.

- Hizb-ut Tahrir üyesi Zeynep El Dicbi’nin konuşmasından gocunan Batı ajanlarının, kadınlara karşı aslan kesilmesi erkeklerin karakterinden değildir.

- Entrikacı ülke düşmanlarının hapis ve tutuklama tehdidi, baskı ve zorbalığı, ne Zeynep El Dicbi’yi ne de Hizb-ut Tahrir’in diğer üyelerini Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti yolundaki yürüyüşlerinden caydıramaz.

- Hizb-ut Tahrir Kadın Kolları olarak biz, tehditlere boyun eğmeyiz. Keyfilikler, bizi farzların tacını ikame etme davetini yüklenmekten alıkoyamaz.

- Kendisini sözde demokrasi ve özgürlüğün koruyucusu olarak gören bir rejimin bu zalimane ve diktatörce yöntemleri, başarısızlığının, can çekiştiğinin, ahlaki ve politik yönden yıkılışının göstergesidir.

- Eski laik rejim şunu unutmamalı ki gelişmenin temeli adalettir, zulüm yıkımın habercisidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ “Zulmedenler, hangi dönüşle döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.” ^{[Şuara 227]}