Dünyadaki küresel faaliyetleri kapsamında Hizb-ut Tahrir / Tunus, 29 Ağustos 2020 Cumartesi günü Skora Aryana Kavşağı’ndaki konferans salonunda “Demokrasinin Sonu... Allah’a Yemin Olsun Ki İslam ve Hilafetten Başka Çareniz Yok”başlıklı yıllık konferansında destekçileri ve sempatizanlarını Hilafeti kurmaya çağırdı.

Öncesinde Hizb, konferansın propagandasını yapmak için yoğun bir çalışma yürüttü. Tunus’un tüm kentlerinden insanlar, Hilafet düşüncesi ve savunucularını destek vermek için Aryana’ya akın ettiler. Ayrıca farklı ülkeden binlerce insan konferansı internetten canlı izledi. Konferans, demokrasinin sonu, Raşidi Hilafetin kurulması yoluyla İslam’ı hayatın her alanına hâkim kılma gerekliliği temasını işledi. Konferansta yapılan farklı konuşmalar, dünyada, Müslüman ülkelerde ve özellikle de Tunus’ta uygulanan demokrasinin feci sonuçlarına ışık tuttu. Hilafetin geri dönüş ve gölgesi altında Müslüman ülkeleri bütünleştirme keyfiyetine vurgu yaptı. Hilafet sadece Hizb-ut Tahrir’e değil, herkese farzdır ve kurmak için çalışmak gerekir.

İronidir ki medya Hizb-ut Tahrir liderliğindeki bu siyasi düşünceyi büyük ölçüde göz ardı etti. Medya, Tunus’a ihanet edenler karşısında armut toplarken, birçok kanalda kendisine karşı entrikalar kurulduğu ortaya çıktı. En iyi bunu gazeteciler ve basın mensupları biliyor!

Hizb-ut Tahrir / Tunus Medya Bürosu olarak biz soruyoruz; Tunus’taki egemen sınıf nasıl kaybeden bir ata oynayabilir? Batan demokrasi teknesine binmeye nasıl devam edebilir?

Tunus’taki iktidar, müflis laik rejimin değiştirilmesi, yerine İslam sisteminin konulması, ülkenin zenginliklerini, doğal ve insan kaynaklarını sistematik olarak yağmalanmasına son verilmesi, ajanların ve zayıfların neden olduğu siyasi bozgunculuğun durdurulması çağrısında bulunan sesleri daha ne zamana kadar susturmaya devam edecek?

Bu sistematik karartma, laik demokratik sistemin başarısızlığının kanıtıdır. Bu, demokrasiyi reddeden, siyasi, ekonomik ve yaşamsal geleceklerini aydınlatabilecek bir sistem olarak İslam’ın uygulanmasını özleyen halkın sayısındaki artışın nedenini açıklıyor.

Medyaya sesleniyoruz: İslami sistemin hâkim kılınmasına çağıran sesleri karartanların ve Hilafet savunucularını eleştirenlerin peşine takılmak ve düşmanlık etmek yerine objektif ve gerçek gazetecilik görevinizi ifa etmelisiniz. Gerçek gazetecilik, gerçekleri halka aktarmaktır, Tunus halkının neden Hizb-ut Tahrir çağrısının arkasında kümelendiğini, laik siyasi gidişatın neden reddedildiğini araştırıp sorgulamaktır. Pek çok gösterge bunu doğruluyor. İnsanların, yöneticiler ve iftiralarına öfke duyması, meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım oranının düşük olması, Kartaca, Kasbah ve Bardo’daki siyasi sınıfın iflası bu göstergelerin en bariz olanıdır.

Ayrıca medyadaki dürüst ve sadık gazetecilere ve Hadra halkının geneline de şu tavsiyede bulunuyoruz: Rabbimizin bizim için seçip beğendiği, hükümlerini indirdiği, anayasasını açıkladığı adalet ve rahmet devleti Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet kurulana kadar aranızda olmaya ve birlikte çalışmaya devam edeceğiz. İzzet ve kurtuluş, Hilafet öncülerine mahsustur. Fazilet ve öncü halktan olun. Yöneticilerin dünyasına karşılık ve dünyadan az bir şey uğruna dinleri satanları dinlemeyin. Ümmetin derdinin devasını bilen ve beraberinde vahşi, açgözlü, küstah ve farklı ırktaki insanların kanını emen kapitalizmden kurtuluş dermanı olanları dinleyin. Batı kanunlarını uygulayan, Allah’ı değil de Batılı efendilerini razı edecek şeyler yapan yöneticilere karşı sabır tavsiyesinde bulunanları değil size kurtuluş ipini uzatanları dinleyin. Dünya ve ahiret iyiliğiniz için çalışanlarla birlikte olun. Kuşkusuz Allah, yardımcınız ve destekçinizdir tıpkı Ahzab günü Peygamberine ve sahabesine yardım ettiği gibi. Belki de Allah, vaadi sizin ellerinizle gerçekleştirecek, dünyanın dört gözle beklediği devlet kurulacak ve iyilik yeryüzünün her tarafına yayılacaktır. İşte gerçek kurtuluş budur. Allahım Hilafetin bir an önce kurulmasını nasip eyle. Bizi de onun askerleri ve tanıkları yap.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.”^{[Enfal 24]}