حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu
No: TN–BA–2022–MB–TR–12 |
H. 10 Zilka’de 1443 M. Perşembe, 09 Haziran 2022 |
Hizb-ut Tahrir / Tunus’tan Hâkimlere Açık Mektup, İslam Olmadan Yargısal Adalet Sağlanamaz
Ey sayın hâkimler! Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu, yolsuzluk ve ayrımcılıktan uzak, insanların haklarını koruyan, yöneticileri sorgulayan bir yargının varlığı için bu açık mektup ile size sesleniyor.
Ey sayın hâkimler! Ülke on yıllarca tiranlık yönetimi altında yaşadı. Halk bitap düştü, insanlara baskı ve zulüm uygulandı. Sonuçta insanlar devrime kalktı, ayaklandı. Otoriterlik, adaletsizlik ve geçmiş on yıllardaki hak kayıpları akıllara kazındı. Bugün siyaset profesyonelleri, ürettikleri diktatörlüğe “ulusal çıkar” kisvesi altında sahte kolektif bir uzlaşı kisvesi giydirdiler. Ulusal çıkarlar, sömürgeciliğin payandası oldu. Ülke zenginliklerinin peşkeş çekilmesi, kurtuluş ve gerçek değişim özlemi çeken her devrimci ruhun öldürülmesi için kullanıldı. 25 Temmuz’dan sonraki yöneticiler, ürettikleri yan meseleler ile öncekilerin izinden gidiyorlar. Ülkeyi ve halkı borca boğdular. Korkutucu koşullar baskısıyla bir oldubittiyi dayatmak için bir dizi olağanüstü hal yasaları ile zulümlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Gerekçe ve bahane üretmekte ustalar. Bazen “terörizme mücadele”, bazen “ekonomik uzlaşma”, bazen “Korona virüsü ile mücadele” bazen de “Üçüncü Cumhuriyet” adı altında zulümlerini ebedileştirme çabasındalar.
Ayrıca siyaset profesyonelleri, yeni bir tiranlık yaratmak için yargının siyasetin köpeği olmasını arzuluyorlar. Çünkü entelektüel ve siyasi olarak insanları ikna edemediler veya değişim getiremediler.
Ey sayın hâkimler! Siyasi liderlik içindeki bir grup elit, yargı ile hem kendi hem de sömürgeci efendilerinin çıkarlarını sağlama almaya çalışıyor. Demokrasi ile yasaklar ve serbestlikler koyan bu elit, yargı yoluyla da iradesini dayatmayı arzuluyor!
Kiminin kişisel çıkarlarına, kimisinin de dış gündemlere sadık olduğu bilinen bu politikacılar, adaletsizliği yasallaştırarak yargıçların yükünü ağırlaştırmak istiyorlar. Tiran döneminden miras kalan yasalar ve yabancı gündemlerin, karanlık mahfillerin güdümündeki yeni yasaların, karmaşık sonuçlar, safsata kararlar, belirsizlikler ve sayısız tehlikeli etkiler doğuracağını herkes bilir. Kanunlaşır ve yürürlüğe girerlerse, zulüm ve tiranlık doğuracaktır. Halkın huzurunda bunun sorumlusu elbette yargı olacaktır... Ayaklanma veya devrimin ardından politikacılar vaiz kılığına girdiler. Yargıda temizlikten bahsetmeye başladılar. Oysa yargıçlara istedikleri yasaları çıkarma talimatını verenler, politikacılardır! İdeolojisiz bu politikacılar, çıkar ve iktidarın uşaklarıdır. Bulacakları kimseleri reformcu, bilgili, tecrübeli, temiz insanlar olarak piyasaya yeniden sürecekler, bunlarsız reform ve kurtuluşun imkânsız olduğunu ileri süreceklerdir...
Yöneticilerin kulislerini en iyi koklayanlar olarak hâkimlerin, bu oyun ve entrikalara aldanması makul mü? Sömürgecilerin ülkeyi kontrol altına almak ve nüfuz etmek için görevlendirdiği ve bahse girdiği kesimler kimler?
Ey sayın hâkimler! Biliyorsunuz ki suç, çirkin bir eylemdir, düzene aykırıdır ve cezayı gerektirir. Diğer bir deyişle bir grubun geleneklerini ihlal eden bir eylemdir. Ya da insan yapımı veya ilahi bakış açısına göre anormal davranış veya yasaklanmış bir fiildir. Dünyada ve ahirette cezayı gerektirir. Buna göre İslami bakış açısına göre sisteme aykırı çirkin fiil, Şeriatın yasakladığı, günah veya ceza öngördüğü bir haramı işlemektir. Allah aşkına hangi sistem insanlar için en iyisidir: Yaratıcının sistem mi yoksa yaratığın sistemi mi?
İslam sistemi, suçla ilgili kanunları, ispat hükümlerini ve cezaların miktarını içerir. Bunları hepsi Allah Subhânehu ve Teâlâ katındandır. Allah Subhânehu ve Teâlâ mahlûkatı yarattı, onlar için neyin iyi olduğunu ve durumlarını en iyi O bilir.
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ “Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.”[Mülk 14]
İslam, bir sistemdir, insanların işlerini gütmek için bir dizi şeri hüküm içerir. Yargı, bu şeri hükümleri uygular. Güç, konum veya başka herhangi bir itibara dayalı en ufak bir kayırmacılık veya ayrımcılık olmaz. Irkı, cinsiyeti, mezhebi ve dini ne olursa olsun zayıfların haklarının güvence altına alınmasını öngörür. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Müslümanları uyararak şöyle buyurmuştur:
إِنَّمَا أَهْلَكَ الَّذِينَ قَبْلَكُمْ أَنَّهُمْ كَانُوا إِذَا سَرَقَ فِيهِمْ الشَّرِيفُ تَرَكُوهُ وَإِذَا سَرَقَ فِيهِمْ الضَّعِيفُ أَقَامُوا عَلَيْهِ الْحَدَّ وَايْمُ اللَّهِ لَوْ أَنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ سَرَقَتْ لَقَطَعْتُ يَدَهَا‘‘Sizden öncekileri helâk eden şey şudur: İçlerinden şerefli birisi hırsızlık yaptı mı onu terk edip ceza vermezlerdi. Aralarında kimsesiz zayıf birisi hırsızlık yapınca derhal ona haddi tatbik ederlerdi. Allah’a yemin olsun ki Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsa mutlaka onun da elini keserdim.” [Buhari]
İster emir isterse bakan olsun hiçbir yöneticinin dokunulmazlığı yoktur. Hizb-ut Tahrir’in Anayasa Mukaddimesinin 87. maddesine göre, “Mezâlim Kadısı; devlet tebaasından olsun ya da olmasın, devlet otoritesi altında yaşayan herhangi bir kimseye karşı devletten kaynaklanan her tür zulmü -ki bu zulüm ister bizzat Halife tarafından isterse Halife’nin emri altındaki yöneticiler ve memurlar tarafından yapılsın- kaldırmak için naspedilen kadıdır.”
Ey sayın hâkimler! Göreviniz en asil ve en değerli görevlerden biridir. Hâkim, efendisine körü körüne itaat edemez ya da yasaya göre yasayı uygulamak zorunda olan bir yalancı tanık değildir; biliyorsunuz ki, kıyâmet günü hâkimin hesabı çok şiddetli olacaktır, keşke iki kişi arasında bir hurmayı taksim etmemiş olsaydım diyecektir! İnsanların hayal kırıklığı üstüne hayal kırıklığı yaşadığı, çaresizlik üstüne çaresizlik gördüğü politikacıların bitkin ve bitap düşürdüğü bu ülkenin kurtuluşunda önemli bir rol oynayabilirsiniz... Sizi uyarıyoruz, bu politikacılar, düşüşlerini sahanıza taşıma çabasındalar. Yargınızın yarısını yıpranmış ve karanlık mahfillerin hukuki metinlerine dayandırmanızı, diğer yarısında da talebe göre hareket eden medya politikalarının talimatlarına uymanızı istiyorlar. Bu başlı başına zulümdür, iftira ve bühtandır... Ahmed ve Ebu Davud’un, Ebu Talha el-Ensari ve Cabir bin Abdullah’tan rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَا مِنْ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِماً في مَوْطِنٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ إِلَّا خَذَلَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ. وَمَا مِنْ امْرِئٍ يَنْصُرُ مُسْلِماً فِي مَوْطِنٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إِلَّا نَصَرَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ “Hürmetsizlik ve şerefine tecavüz edilen bir yerde, Müslümanı yardımsız bırakan kimseyi Allah da yardıma muhtaç olduğu bir yerde öyle bırakır. Kendisine saygısızlık edilen ve şerefine tecavüz edilen bir yerde, Müslümana yardıma eden kimseye de, Allah, yardıma muhtaç olduğu yerde yardımda bulunur.”
İslam yargısı fıkhı ve diğer şeri hükümler, ümmet için yeterlidir. Ümmet bu hükümler ile Yüce Allah’ın istediği bir ümmet konumuna erişebilir.
خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ“İnsanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet”[Ali İmran 110] Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği gibi bir devletimiz olabilir:
خِلَافَةً عَلَى مِنهاجِ النُّبُوَّةِ“Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet.”Herkesin hakları olacaktır, hakların istisnası olmayacak, azcık adaletsizlik bile haklara yaklaşamayacaktır. Hükümler, yönetene ve yönetilene, zayıfa ve güçlüye en ufak bir ayrım gözetilmeksizin adaletle uygulanacaktır. Böylece insanlar bir tarağın dişleri gibi olacaktır. Nitekim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَا فَضْلَ لِعَربِيٍّ عَلَى أَعْجَمِيٍّ وَلَا لِعَجَمِيٍّ عَلَى عَرَبِيٍّ وَلَا لِأَحْمَرَ عَلَى أَسْوَدَ وَلَا لِأَسْوَدَ عَلَى أَحْمَرَ إِلاَّ بِالتَّقْوَى“Arabın Arap olmayana (acem), Arap olmayanın Araba, siyah derili olanın beyaz derili olan, beyazın da siyah derili olana hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takva iledir.”
O halde dikkatli olun ey hâkimler! Sizi Allah’ın Şeriatına aykırı adaletsiz kanunlar yapmak için ikna etmeye çalışan politikacılar var. Bazıları da otoritelerini sağlamlaştırmak için sizi kullanmak istiyor. Hizb-ut Tahrir olarak biz, sizi İslam ile hükmetmeye davet ediyoruz. İslam, Allah’ın emrettiği gibi adildir.
إِنَّ اللهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤَدُّوا الْأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ النَّاسِ أَنْ تَحْكُمُواْ بِالْعَدْلِ إِنَّ اللهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِ إِنَّ اللهَ كَانَ سَمِيعاً بَصِيراً“Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.”[Nisa 58] O halde Rabbinizin emrine uyun ki dünya ve ahirette izzete erişesiniz.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Tunus Vilayeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 71345949 / 21430700 http://www.ht-tunisia.info/ar/ |
Fax: 71345950 E-Mail: tunis@htmedia.info |