Kadın, Aile ve Yaşlılar Bakanlığı sistematik bir kampanya yürütüyor. Kampanya için “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Direnme” sloganını seçti. Bakanlık, kampanya ile 11 Ağustos 2017 tarihli 58 Sayılı Esasi Kanunun uygulanmasının kadına yönelik her türlü şiddetin ortadan kaldırılması için gerekli tedbirlerin alınmasının yegâne garantörü olduğunu teşvik ediyor. Kadın Bakanlığı, cinsiyetçi bir bakış açısıyla kadına yönelik şiddetin cinsiyet ayrımcılığına dayandığını düşünüyor ve İslam hükümleriyle çelişse bile cinsiyet eşitliğini sağlamaya çalışıyor.

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu Kadın Kolları olarak biz, Tunus devletinin toplumun bireyleri özellikle yasama organları arasında yaydığı bu tür zehirleri ifşa etmek için hiçbir çabayı esirgemeyeceğiz. Çünkü bu tür zehirler, özelde kadınlar genelde Müslüman aile ve toplum için tehlikelidir. Kadınların maruz kaldığı şiddet, devletin güdümü ve kontrolündedir. Çünkü demir ve ateş gücüyle Batılı yaşam tarzını ve melez yasamayı dayatıyor. CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası Batılı anlaşmalardan doğan kanunları empoze ediyor ya da eşcinsellik, çıplaklık, fuhuş ve zina gibi inancımıza ve kadının doğasına aykırı Batılı fikirleri keyfi olarak dayatıyor.

Rejim ve kurumları, eşitlik, ataerkil veya eril otoriteden kurtulmak adına Müslüman kadını baba, erkek kardeş ve kocanın bakımından mahrum etme çabasında. İyi terbiye, iyi geçim ve korumadan yoksun bırakma gayretinde. Kadını erkekle eşit nafaka almaya zorluyor. Rejim, ekonomik olarak güçlendirme bahanesiyle kadınların yoksullaştırılmasını, uluslararası ve yerel sermaye için ucuz işgücü olarak sömürülmesini de ihmal etmedi. Bu, aslında bahsettikleri ekonomik şiddetin ta kendisidir! Kadının Tunus’un sahip olduğu devasa servet üzerindeki hakkı çarçur ediliyor ve yağmacı Batılı şirketlere altın tepside peşkeş çekiliyor.

Devlet, Müslüman kadına uyguladığı bunca şiddetten sonra kalkıyor ve kadını akrabalarından korumaktan bahsediyor. Aslında rejimin yasaları ve dayattığı yaşam tarzı, aileyi parçalayan, kadınları perişan eden çatışmaların kaynağıdır. Kadına yönelik şiddet karşıtı yasa dedikleri şey, kadının istismarından, kadın sorunlarının ticaretini yapmaktan, Batının arzularını tatmin etmekten ve Burgiba döneminden bu yana Tunus’un yürürlüğe koyduğu anlaşmaları uygulamaktan başka bir şey değildir. İslam uygarlığına yabancı sosyal ve ahlaki hastalıklarıyla Batı toplum modelinin kopyası bir toplum yaratılmaya çalışılıyor ve İslam hukukuna saldırılıyor. İslam, Müslüman aileyi birleştirir, mutluluğunu sağlar, Allah’ın yarattığı ve istediği gibi hem erkeğin hem de kadının görevlerini tanımlar.

Bu nedenle Zeytun ülkesindeki Müslümanları, toplumun tuğlası, direği ve kalkınmasının temeli olan Müslüman aile için tehlikeli ve aynı aile bireyleri arasında çatışma yaratan bu yasaları reddetmeye çağırıyoruz. İslam, aile bireyleri arasındaki ilişkinin temelini iyilik, sevgi ve merhamet olarak belirlemiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” ^{[Rum 21]}