Bu Aralık ayının 17’sinde ümmetin devriminin 12. yıldönümüne gireceğiz. Sömürgeci kâfir Batı ve iktidardaki ajanları, özellikle İslam ve Hilafetin Tunus da dâhil olmak üzere İslam ülkelerinde kamuoyu haline gelmesinden sonra halkın iradesini kırmak, devrim ruhunu söndürmek ve İslam temelinde köklü değişim girişimini yok etmek için her türlü araç ve üslubu kullanıyor.

Kâfir Batı, bölgedeki etkisine büyük tehlike oluşturması nedeniyle ilk günden itibaren devrimi rotasından saptırmaya çalıştı. Mayıs 2011’de Fransa’nın Deauville kentinde G8 zirvesi düzenlendi. Zirvede Tunus’un uluslararası anlaşmalarla zapturapt altına alınması, dış borca ​​boğulması ve pozitif bir anayasa ile geleceğini kendi hayat görüşüne göre belirlenmesi kararları alındı. Söz konusu anayasa İslam’ı yönetimden dışladı, Batının çıkarlarını güvence altına aldı, siyasi sahneyi kontrol etti, istediği kişileri iktidara getirdi. Bütün bu kurnazlıklarına rağmen Batı ve onun ucuz araçları, devrimin ateşini söndüremediler. Böylece 25 Temmuz 2021’de bir ajanı diğeriyle ve laik 2014 anayasasını başka bir laik anayasayla değiştirerek, çökmekte olan laik sistem ayakta tutuldu. Tunusluları dininden, sisteminden, hükümlerinden uzaklaştırdıktan sonra planlama, yasama ve uygulama açısından ülkenin kontrollerinde kalması sağlandı.

Ey Tunus halkı! Milletvekili seçimleri bir suçtur, Allah’ın hâkimiyetiyle çelişmektedir. Dahası Cumhurbaşkanı Kais Said’in, seçimlerin ümmetin devrimin yıldönümünde düzenlenmesi için yayınladığı kararname, devrim dosyasını nihai olarak kapatmak, sefalet ve mutsuzluğun sebebi olan laik rejimi korumak için entrikadan başka bir şey değildir. Buna ek olarak Kais Said, kurulacak yeni bir parlamento ile olağanüstü halden kurtulma çabasındadır. Batılı güçler, olağanüstü halin sona erdirilmesini istiyorlar. Aynı zamanda bu Batı’nın çıkarlarını korumasına ve hükümetin IMF’ye verdiği taahhütleri yerine getirmesine olanak sağlıyor. Ümit verici olan, ümmet her şeyin farkında olmasıdır. Bu seçimler, rejimi korumanın bir aracıdır ve Batılı çevrelere hizmet eden memurları sadece iktidara getirecektir. Halkın anayasa referandumunu boykot etmesi ve yaklaşan milletvekili seçimlerine katılma isteksizliği, sömürgeciliğe ve uşaklarına vurulmuş güçlü bir darbedir.

Ey Tunus halkı! Bugün köklü değişim kaçınılmaz hale gelmiştir. Tüm insanların yolsuzluğuna şahit olduğu gerçekliği değiştirmek için ciddi bir çalışmadan başka bir alternatif ve seçenek kalmamıştır. Bugün devrim bir yol ayrımındadır ve zorlu bir sınavdan geçiyor. Devrimi bitirmek, közlerini söndürerek devrimi tasfiye etmek ve daha da büyümesin diye devrim hareketini söndürmek isteyenler var. Buna karşılık devrim düşüncesini korumak, közlerini canlı tutmak, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet siyasi projesine dayalı stratejik bir görüş ve vizyona göre rotasını düzeltmek için çalışanlar da var. Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz, Tunus halkını devrimi İslam ile tamamlamaya, yüce İslam temelinde uygarlık alternatifi etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz. Çünkü uygarlık projesi, ümmeti çıkmazlardan kurtarabilecek, devrimin hedef ve değişmezlerini gerçekleştirebilecek tek alternatiftir. Tüm biçimleri, sütunları ve sembolleriyle rejimi devirecek, İslam temelinde Raşidi bir yönetim kuracaktır. Allah bize, Rabbimiz’in emrettiği gibi adaletle hükmeden Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinin gölgesinde İslam’ı uygulamamızı emretmiştir.

الَّذِينَ إِن مَّكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ“Onlar ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır.”^{[Hac 41]}