08 Mayıs 2015 Cuma günü, Hizb-ut Tahrir / Tunus'tan iki heyet, Cumhurbaşkanı ve Başbakana açık bir uyarı mektubu teslim etti. Mektubunun içeriği şöyledir:

"Hizb-ut Tahrir / Tunus'tan Cumhurbaşkanı ve Başbakana Açık Uyarı

Konu: 2012 yılındaki elçilik olayları konusunda varılan uzlaşma gereği Amerika'ya bir toprak parçası verilmesi ile ilgili resmi görüşmeler

2012 yılında elçilik olaylarının neden olduğu zararı tazmin etme karşılığında Amerika'nın yaklaşık 30 milyon dinar değer biçtiği 20.000 metrekarelik bir toprak parçası üzerinde ABD hükümeti ile görüşmeler yaptığınız bilgisi bize ulaştı.

Sömürgeci Amerika'ya, İslam dünyası, hatta dünyanın tüm bölgelerini kasıp kavuracak yıkıcı eylemler için hareket noktası edineceği Zeytune ülkesinin toprak parçasını nasıl peşkeş çekebilirsiniz?

Ülke ve ümmet düşmanı, dahası ilk etapta sömürgeci tarafından biçilen değer karşılığında ülkemiz toprağını nasıl satabilirsiniz? Yoksa Amerika ve Batının istekleri, efendinin talimatları ve reddedilemeyen bir Kuran ayeti mesabesinde midir?

Egemenlikten dem vuruyorsunuz, ama umarız bu durumla, ülke ve halkına hatta tüm ümmete yapılan bu ihanetle bir ilginiz yoktur!

Eğer bu söylenenler gerçeklere aykırı ise, o zaman gerekli açıklamaları yaparak kendinizi temize çıkarının. Çünkü Tunus halkı, hiç bir durumda kendi topraklarının, bunun da ötesinde İslam topraklarının bir parçasının bile koparılmasına izin vermeyecektir. Bu ülkenin yiğit ve cesur insanları var. Ayrıca ülkede uyanık bir liderlik de mevcuttur. Bu liderlik, ülkenin bir santiminin bile peşkeş çekilmesin izin vermez."

Bu nedenle medyayı ülke ve güvenliğine tehlike teşkil eden bu konu üzerinde hassasiyet göstermeye çağırıyoruz. Medya, sömürgecilik ve bağımlılıktan kurtulmak için çırpınan ve düştüğü çöküntüden çıkmak için yoğun mücadeleler veren ümmetin en ön saflarında yer almalıdır. Biz, yüce İslam ümmetinin ayrılmaz bir parçası olarak medya ve medya çalışanlarına rollerini hatırlatma adına deriz ki, büyük sorunları ön plana çıkarın. Basit oyalama taktik ve politikalarına dalmayın. Zira zaman, ümmetin zamanıdır. Sakın onu kaderine terk etmeyin.