Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu

No: TN–BA–2017–MB–TR–02 H. 8 Safer 1439
M. Cumartesi, 28 Ekim 2017

Hizb-ut Tahrir / Tunus Kadın Kollarının, “İslam’ın İzzeti ile İnsan Yapımı Sistemler Arasında Kadının Mücadelesi” Başlıklı Siyasi Forumu

Forumun Siyasi ve kültürel konsepti:

Biz bu forumu bütün ümmeti özellikle kadınları hedef alan yanlış bilgilendirme ve aldatmanın kol gezdiği, (Cinsiyet eşitliği ve siyasi eşitlik) gibi aldatıcı parlak sloganların cirit attığı, kadını prangalarından kurtarmak, erkekle eşit yapmak gibi liberal kapitalist propagandanın yaygın olduğu bir ortamda gerçekleştirdik. Yine biz bu forumu, mevcut düzeni korumayı yönelik çağrıların olduğu, uğruna savaşmaya değecek bir kazanım ve bu kazanımı korumak için siyasal İslam’a meydan okunması gerektiğinin iddia edildiği, İslam’ı savaşçı, Müslüman kadını da savunmasız ve hedef tahtasına oturtan duygusal reaksiyonların tavan yaptığı bir ortamda düzenledik.

Ümmet, özellikle de bozuk koşullardan kurtuluş yolunu arayan samimi gençler ve kadınlar, iki seçenek arasında sıkışıp kaldılar. Bir üçüncü seçeneğin olmadığını sandılar:

-Ya modernite ve ilerleme iddiasıyla kapitalist Batı düşünce sistemine entegre olmak ve dolayısıyla dinden arınmak, ümmetten, tarihinden, yasamasından kurtulup ilelebet Batıya bağımlı olmak.

-Ya da entelektüel ve siyasal yenilgiyi kabul etmek ve dolayısıyla “efendi” Amerika veya Avrupa’nın hoşnut olacağı ılımlı İslam’ı yeğlemek ve veraset Müslümanlığını kabul edip laikliğin bir aracı olmak...

İşte genel olarak Müslümanlara özel olarak da Müslüman kadınlara üçüncü bir seçeneğin hâlâ mevcut olduğunu söylemek için İslamın İzzeti ile İnsan Yapımı Sistemler Arasında Kadının Mücadelesibaşlıklı bir forum düzenledik. Elbette bu seçenek de İslam ideolojisidir. Allah Subhânehu ve Teâlânın Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e indirdiği İslam ideolojisinin gayesi net ve sınırlıdır. İslam’da mücadele açık İslam düşüncesine dayalıdır. Yine diyoruz ki Batı düşüncesi, batıl ve bozuktur, sağlam kanıtlar karşısında asla duramaz. Sloganları da geçici süsten ibarettir. İçi boş ve anlamsız isimlerdir. Batılı sloganların bozukluğunu deşifre etmek, savunucuların maskesini düşürmek, yozlaşmış Batı düzeninin altını oyup yüce İslam sistemini yerleştirmek için kesintisiz mücadele ve sürdürebilir bir çatışma kaçınılmazdır.

Dört temel siyasi mihveri ele aldık:

Birincisi: Kadının mücadelesi ve siyasi gerçeklik

İkincisi: Kadın sorunları üzerinden medya tacirliği yapmak

Üçüncüsü: Değişime değin devam edecek olan siyasi mücadele

Dördüncüsü: Kadının İslam’da mücadelesi izzet ve hâkimiyettir.

Forumun sonunda Hizb-ut Tahrir / Tunus kadın kolları olarak biz aşağıdaki hususlara dikkat çektik:

1-      Kalplere ve zihinleri nakşedilmesi gereken gerçek:

Allah Subhânehu ve Teâlâ Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e İslam’ı indirdi. İslam, Kıyamet gününe dek âlemlere rahmet olacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Müslümanlara İslam’ı bir sistem olarak ikame etmeyi, devlet tarafından uygulanmasını, âlemlere bir Risalet olarak taşımayı ve İslam kelimesinin dünyada üstün olmasını farz kıldı. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır.

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ “O, kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için Rasûlü’nü hidayet ve hak din ile gönderendir.” [Saff 9]

Allah Subhânehu ve Teâlâ, muradını uygulamanın pratik metodunu da belirledi. Bu bağlamda Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem, kâfirler ile mücadele etti, onlara meydan okudu, düşüncelerini çürüttü, onların çürüklüğünü ortaya koydu. Nihayet İslam, sadece Mekke’de değil, tüm Arap Yarımadası’nda kamuoyu haline geldi. Ensar içinde güç ve kuvvet ehli nusret verince, Medine-i Münevvere’de ilk İslam Devletini kurdu. Medine’de insanların hayatını Allah’ın vahyettiklerine göre düzenledi. İslam sancağını taşımak, küfür güçlerinin kalesi sayılan ve İslam davetinin insanlara ulaşmasını önleyen tüm fiziksel engelleri ortadan kaldırmak üzere Allah yolunda seriyeler ve ordular hazırladı. Arap Yarımadası’nı birleştirdi, sonra fethetmek ve topraklarını İslam’a açmak için Şam ülkelerine yöneldi.

İşte Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem hayatı budur. Yeryüzünde İslam’ı ikame etmek için bıkmadan usanmadan mücadele etti, dur durak bilmeksizin sürekli çalıştı. Emaneti eda ederek, Allah’ın indirdiğini insanlara ulaştırarak ve Allah yolunda hakkıyla cihat ederek refiki Alaya intikal etti. Ardından sahabe, İslam Risâleti’ni âleme taşımaya devam etti. İslam Devleti büyüdü, toprakları genişledi. İnsanlar huzur ve güvenliği tattılar. Yüzyıllar boyunca dünyada barış hâkim oldu. Sonra Müslümanlarda şiddetli zafiyet baş gösterdi. Hem dinlerini hem de Rablerinin emanetini zayi ederek kendilerinin yanı sıra âlemleri de ziyana uğrattılar. Kâfirler, onlara musallat oldu, ülkelerini sömürdüler, parçaladılar ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kurduğu devleti yıktılar. Hayat cahiliye günlerine geri döndü. Güçlü zayıfı yemeye başladı. Kapitalist sistem egemen oldu ve yeryüzünde yolsuzluk yaygınlaştı. İnsanlar şiddetli belaya maruz kaldılar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurarak ne kadar doğru söylemiştir:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَىٰ “Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” [Taha 124]

Yukarıda geçen hususlara binaen deriz ki:

2- Mücadele ve çatışma, kapitalist liberal sistemin hegemonyasını ve bozukluğunu kökten yok etmek, İslam’ı hayata geri döndürmek için olmalıdır.

3- Kapitalizmin altını oymak için bugün Müslüman kadın, özellikle de kadını özgürleştirdiğini ve erkekler ile eşit hale getirdiğini iddia eden liberal kapitalizm goygoycuları ile mücadele etmek zorundadır. Gerçek şu ki bu sistem içinde kadın, cefa çekmektedir. Baskı ve istismarın enva türüne maruz kalmaktadır. Kadın erkek arasında tam eşitlik bahanesiyle görmezden gelinip kaderine terk edilmiştir. Hatta kadını aşağılayan, hayatını ifsat eden, emellerini yıkan, değerini düşüren kapitalist sistemin iflas ettiği apaçık ortadadır. İnsanlık özellikle kadın sorunlarına hiçbir çözüm üretemiyor. Resmi yetkililerin (ülkeler ve uluslararası kuruluşlar) açıkladıkları rakamlar ve istatistikler bunun en bariz kanıtı ve en güçlü delilidir.

4- Mücadele ve çatışma, erkeklere farz olduğu kadar kadınlara da farzdır. Aralarında hiç bir fark yoktur. Allah Subhânehu Teâlâ şöyle buyurmaktadır.

وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” [Ali İmran 104] Allah Subhânehu Teâlâ, İslam’ın ikamesini, iyiliği emretme, kötülüğü yasaklama farzını sadece erkeklere has kılmadı. İslam’a davet ve iyiliği emretme, kötülüğü yasaklama farziyeti ile ilgili şeri hitap, her insan için geneldir. Tahsis edici bir delil gelmediği sürece genellik genelliği üzere kalır. Erkeklere tahsis kılıcı delil gelmediğine göre küfür rejimlerine karşı mücadele ve çatışma farziyeti erkekleri kapsadığı gibi biz kadınları da kapsamaktadır. Kaldı ki Peygamberin mücadelesine kadınlar da eşlik etmiştir. Müminlerin annesi Hatice RadiyAllahu Anha, hak davetin en büyük yardımcısı ve destekçisi olmuştur. Diğer mümin kadınlar da İslam davasının yükünü yüklenme konusunda erkekler ile eşit idiler.

5- Güçsüzlük ve çaresizlik bahanesiyle kapitalizmin hegemonyasına rıza göstermek, boyun bükmek ve oturup kalmak, suça sessiz kalmak hatta ortak olmak demektir. Bu durumda Kıyamet günü Rabbimiz huzurunda hiç bir gerekçemiz olmayacaktır. Allah Subhânehu Teâlâ, İslam’a davet, iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak ile bizi mükellef kıldı. Subhânehu Teâlâ şöyle buyurdu:

لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا “Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar.[Bakara 286] Ayette küfrün kökünü kazıma ve İslam’ı hâkim kılmaya muktedir olduğumuza ilişkin güçlü deliller var. Kadının güçsüzlüğü ve çaresizliğini bahane olarak ileri sürmek, Allah Subhânehu Teâlâ’nın sözünü yalanlamaktır. Kıyamet günü hiçbir bahanemiz olmayacaktır. Dolayısıyla geriye Allah Subhânehu Teâlâ’ya tevekkül edip erkekler gibi fikri mücadele ve siyasi çatışmaya katılmak kalıyor.

6- Mücadele, dinimize savaş ilan eden, anayasa ve yasalardan hatta partisel politik çalışmadan İslam’ı dışlayan sömürge politikasına karşı olmak zorundadır. Sömürge politikası, irili ufaklı hayatımızın (eğitim, politika, ekonomi ve sosyal ilişkiler) her alanına müdahil oluyor. Kapitalist liberal küfür fikirlerine göre bir yaşam tarzı belirlemek istiyor. Bunun için ajanlarını pazarlıyor. Onlar da İslam akidesi ve hükümlerini dışlamak, gençleri marjinalleştirmek, zenginliklerimizi yağmalamak ve insanları aç bırakmak için haksız ve yalan yere bizim adımıza karanlık anlaşmalar imzalıyorlar.

7- Tunus dâhil İslam ümmeti, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmettir. Ne durumda olursa olsun, velev ki sömürgecilik eli uzansa da mücadele, yüce Rabbimizin bizim için seçip beğendiği din olan İslam ideolojisi perspektifinden olmalıdır. İnsanın bütün sorunları için doğru çözümler, İslam akidesi ve şeri hükümlerden fışkırmalıdır.

8- Kadın ancak İslam Devletinin şemsiyesi altında izzet, onur ve değer kazanır. Tıpkı Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in buyurduğu gibi erkekler gibi olur:

إِنَّمَا النِّسَاءُ شَقَائِقُ الرِّجَالِ “Kadınlar, erkekler gibidir. Kadın, daveti yüklenir, peygamberliğe yardımcı olur, âlim, fakih, akıllı siyasetçi ve yargıç olur... Yaşamında kollayıp gözetilir, saygı ve haysiyet içinde yaşar. Tarih, bunun inkâr edilemez bir kanıtıdır.

Sonuç olarak biz Hizb-ut Tahrir kadınları olarak iyiliği severiz. Ancak sizi ey kardeşlerim! Dünya ve ahiretin iyiliğine davet ediyoruz. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti ve İslam’ın ikamesi için bizimle beraber çalışmaya çağırıyoruz. Hilafet, dünyada izzet, ahirette haysiyettir. Hizb-ut Tahririn davet ettiği Hilafetin, namaz gibi bütün Müslümanlara farz olduğunu hatırlatmak isteriz. Rabbe itaat ederek ve rızasını umarak çalışan her kadın ve erkek, Muhacir ve Ensar’dan es sabikune evvelun (evvelki hayırlarda yarışanlar) gibidir.

Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır.

فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ أَنِّي لَا أُضِيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِّنكُم مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَىٰ بَعْضُكُم مِّن بَعْضٍ “Rableri, onlara şu karşılığı verdi: Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz.[Ali İmran 195]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 71345949 / 21430700
http://www.ht-tunisia.info/ar/
Fax: 71345950
E-Mail: [email protected]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER