Husiler, BM’ye Yemen’in ham petrol satışını düzenleme, petrol gelirlerini yakıt ithalatını finanse etmek ve Merkez Bankası aracılığıyla memur maaşlarını ödemek için kullanma çağrısı yaptı. Husilere bağlı Yüksek Devrim Konseyi lideri Muhammed Ali el-Husi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi’ni petrol taşıyan Safir gemisindeki yağ dâhil olmak üzere ham petrol satışını düzenleyen bir mekanizma kurmaya çağırıyoruz. Birleşmiş Milletler aracılığıyla ham petrol satışı, petrol, dizel ve mutfak gazı tedarik ve ithalatına olanak sağlayacaktır. Bunlar, vatandaşlar için gerekli maddelerdir. Bunların satışından elde edilen gelirler, memurların maaşını ödemek üzere Sana ve Aden’deki bankalara yatırılmalıdır.”dedi.

Husilerin, Birleşmiş Milletler karşısında böyle bir tutum alması şaşırtıcı değil. BM, gerek siyasi tavrıyla gerekse donör konferanslarında Yemen halkı adına topladığı ekonomik yardımlarla sürekli Husileri destekliyor, kurtarıyor. Bu yardımların çoğunu Husiler kontrol ediyor ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyorlar. Birleşmiş Milletler’in Yemen’deki rolü, art niyetli bir sömürgecilik rolüdür. Dünyanın en büyük süper gücü olan ABD yararına Husileri güçlendirmek, kurtarmak ve savaşı uzatmak için çalışıyor. ABD, onları Yemen yönetimine ortak etmek, İran yerine Suudi Arabistan’ın güdümü altına girmesini istiyor. Başkan Donald Trump yönetimindeki Beyaz Saray politikası, bölgede İran rolünü sınırlamak, kendisine daha bağımlı yeni ajanlarına özellikle de Kral Selman ve oğlu Veliaht Prens Muhammed’e önemli bir rol vermek için çalışıyor. Başkan Donald Trump, Suudi Arabistan’ı çarpık tahtlarını koruyan Amerikan çıkarları için kullanılması gereken büyük miktarda paraya sahip itaatkâr bir ajan olarak görüyor.

Muhammed Ali El Husi’nin bu açıklamaları, Birleşmiş Milletlerle uyum içinde hareket ettiklerini ve Husilerin BM’yi, BM’nin de Husileri Yemen’de güçlendirmek için çalıştıklarını gösteriyor. Bir yandan BM, savaşı uzatmak, aç insanların rızıklarıyla oynamak ve açlıkları üzerinden ticaret yapmak için çalışırken, öte yandan Yemen’in kıtlık felaketinin eşiğine geldiğine dair gece gündüz bağırıyor. Bu bağırışının amacı, Yemen halkının acıları üzerinden destek ve hibe toplamaktır. Hâlbuki donör konferanslarda topladığı yardımı çaldığını, Yemen’de Amerikan ajandasını gerçekleştiren BM ve diğer zararlı yerel kuruluşlara dağıttığını dünya âlem biliyor. Toplanan paraların çoğu, bu kuruluşlar için adam devşirmekte, ülkede kötüleşen ekonomik durumdan da yararlanarak dolarlar ve yüksek maaşlar ile zihinsel ve ahlaki olarak bu kimselerin beyinlerini yıkamakta kullanılıyor.

Dolayısıyla Yemen savaşının başlangıcından bu yana donör konferanslarında 8 milyar dolardan fazla bağış toplayan Birleşmiş Milletler’e nasıl güvenilebilir? Topladığı paraları kendine bağlı onlarca kuruluşa aktardı. Fon alan en büyük kuruluşlar arasında Dünya Gıda Programı (WFP), UNICEF, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Ofisi (BMMYK) yer alıyor. Diğer yerel kuruluşlar ise çok daha az para alıyorlar. Birleşmiş Milletler’e göre para alan uluslararası ve yerel kuruluşların toplam sayısı takriben 100’dür. Öyle ki bu kuruluşların aldıkları paraların tutarı, 2 milyar 652 milyon 595 bin 525 dolardır. Buna rağmen Yemen halkı, yoksulluk, kıtlık ve hastalık çekmeye devam ediyor. Ne bu örgütler ne de Birleşmiş Milletler hiçbir sorunu çözmedi. Aksine krizlere yol açtılar. Yemen halkının sıkıntıları üzerinden milyarlarca dolar toplarken onlara sadece kırıntıların kırıntılarını verdi. Sömürgeci kâfiri, Birleşmiş Milletler’i ve onun pis yan kuruluşlarını üzerlerine ve sorunlarına egemen kılan bir millet nasıl kurtuluşa erebilir ki? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَن يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir”^{[Nisa 141]}

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَتُرِيدُونَ أَن تَجْعَلُوا لِلَّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَاناً مُّبِيناً “Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah’a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?”^{[Nisa 144]}

Ey Yemen halkı! Ey Müslümanlar arasındaki bu haram savaşın cazibesine kapılanlar! Her taraftan gelen çatışmacı ajanlar sizi helake sürüklemiştir. Yerel ve bölgesel enstrümanları aracılığıyla ülkeyi İngiliz-Amerikan çatışmasının mahalli haline getirmişlerdir. Kirli savaşları ile ülkeyi ve insanları helak etmişlerdir. Sonra pis rolünü oynamak için Birleşmiş Milletler devreye girmiştir. Çatışmacı bu taraflar utanmadan bir de BM’ye başvuruyorlar. Ve her bir taraf kendisinin hak üzere olduğunu ve ölenlerinin de şehit olduğunu düşünüyor! Oysa bu çatışan tarafların hiçbiri, İslam’ı bir yaşam biçimi ve kalkınma projesi olarak sunmamıştır. Aralarındaki çatışmalarda İslam’ı referans olarak almamışlardır. Buna ek olarak kontrollerindeki bölgelerde hayat işlerinde Allah’ın Şeriatını uygulamamışlardır. İslam ve Müslümanlar düşmanı Batılı efendilerini razı etmek için laik sivil bir devlet için inisiyatif üstüne inisiyatif sunduklarını görüyoruz!

Ey Yemen halkı, ey iman ve hikmet halkı! Kurtuluşunuzun tek yolu, İslami yönetime uymak, İslam Devletini kurmak ve ona göre anlaşmazlıklarınızı çözmektir. Sadece İslam ile izzet bulabilir, iyi bir yaşam sürebilirsiniz. İslami yönetim ile sömürgeci kâfirlerin ülkenize uzanan ellerini kesebilir, milliyetçilikten, mezhepçilikten ve bölgeselcilikten uzak yeniden birbirini seven kardeşler olabilirsiniz. Sizi Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmaya çağırıyoruz. Hilafet bu söylediklerimizi hayat sahasında somut hale getirecektir. Onun için size hayat veren şeye icabet edin.