Son zamanlarda Birleşmiş Milletler’in Yemen faaliyetlerini gözlemleyen biri, Yemen’de uluslararası çatışmanın tarafları olan Amerika ile İngiltere arasındaki görüşmelere sponsorluk yapmakla neyi amaçladığını açıkça anlayacaktır. Şu sıralar BM Özel Temsilcisi, Taiz ve diğer illerde ana yolların açılması amacıyla Ürdün’ün başkenti Amman’da Yemen hükümeti ile Husiler arasındaki görüşmelere sponsorluk yapmaktadır.

Birleşmiş Milletler sponsorluğundaki görüşmelerin amacı, Yemen halkının acılarını dindirmekten ziyade sömürgecilerin planlarını uygulamaktır. Yemen halkı bunun bilincinde olmalıdır. BM’nin karanlık tarihi budur. BM, Amerikan girişimiyle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kuruldu. 1945’te San Francisco Konferansı’nda BM’nin kuruluş tüzüğü imzalandı. BM, Milletler Cemiyeti’nin varisidir. Milletler Cemiyeti de on altıncı yüzyılda Avrupa’da İslam tehdidiyle mücadele için kurulan uluslararası ailenin bir varisidir. Uluslararası aile, ülke ülke Avrupa’yı fetheden, Avrupa halklarını kralların zulmünden, Kilise ve din adamlarının kehanetinden kurtarmak için İslam Risaletini taşıyan, Viyana surlarına dayanan, Haçlı krallarının ve feodal beylerin kalplerine korku ve panik salan Hilafet ordularına karşı kurulmuştu. Güvenlik Konseyi ve BM, bugün Amerika’nın bir maşasıdır. Özelde İslam’a ve Müslümanlara, genelde dünyaya karşı ABD’nin sömürgeci proje ve planlarına hizmet etmek için kurulmuştur.

Bu örgütün kuruluşundan günümüze kadar tarihini gözlemleyen biri, başta Müslüman ülkeler olmak üzere tüm savunmasız halklara karşı büyük güçlerin baskı ve zulüm aracı olduğunu ve dünya çapında projelerini yürüttüğünü net bir şekilde görür. Örneğin 1947’de uluslararası bir kararla, Filistin’in bir kısmını Yahudi varlığına peşkeş çekti. 1948’de gaspçı Yahudi varlığını tanıdı. Amerika, Birleşmiş Milletler kararları ile Irak’ı işgal edip yerle yeksan etti. Yine ABD, 1960’da Birleşmiş Milletler gözetiminde Afrika’da Kongo Kinşasa’da bozgunculuk çıkardı. Somali’de ve 1994’te Ruanda’da aynı durum tekerrür etti. BM güçlerinin bilgisi dâhilinde 100 günde 800 binden fazla Tutsi katledildi. 1995’te Sırp güçleri BM gözetiminde Srebrenica’da katliam işledi. Birleşmiş Milletler güçlerinin koruması altındaki bölgede 20.000’den fazla Müslümanı katletti. Birleşmiş Milletler Suriye, Yemen, Sudan ve diğer ülkelerde de aynısını yaptı. Siyasi yönden durum böyle, diğer yönlerden ise BM, hayatın her alanında yozlaşmayı, yıkımı, yoksulluğu ve zilleti yaymıştır.

İslam’a göre Müslümanların, ülkelerini tek bir devlette birleştirmeleri, Müslüman halkların tek bir halifenin bayrağı altında tek bir devlette birlik oluşturmaları, hayatın her alanında İslam’ın hükümlerine göre yönetilmeleri farzdır. İslam Şeriatı, Müslümanlara birden fazla ülkeye bölünmelerini veya birden fazla devlet başkanlarının olmasını yasaklar. Fakat kâfir güçler, Müslümanların birliğinden korktular, sömürülmelerini ve küçük düşürülmelerini kolaylaştırmak için onları birbirini boğazlayan zayıf küçük devletçiklere böldüler. Günümüzde Müslümanların 46’dan fazla devleti var. Birleşmiş Milletler üyesidirler ve uluslararası hukukun koruması altındalar. Bir devlet, İslam ülkelerini birleştirmek isterse, sömürgeci kâfir devletlere göre bu uluslararası hukuka aykırıdır, dolayısıyla bu birliği zorla engellemek için kararlar alacaklardır.

Bu nedenle özelde Yemenli partiler, aktivistler, gazeteciler, akıl ve anlayış sahibi her politikacı, genelde Müslümanlar, Birleşmiş Milletler’in eylemlerine karşı gelmeli, onu yıkmak ve yapısını bozmak için çalışmalıdır. Sahtekârlığını ifşa etmeli, gerçek yüzünü ortaya çıkarmalı, kâfir Batının çıkarlarıyla organik ve yakın bağlantısı olduğunu kamuoyuna göstermelidir.

BM, kâfire hizmet etmek, çıkarlarını korumak, dahası dünyanın diğer ülkelerini yok olmaya mahkûm olan bu köhne kapitalist sisteme boyun eğdirmek ve küçük düşürmek için kullanılan bir baskı ve zulüm aracıdır. Karanlıklar eninde sonunda yok olacak, İslam’ın nuru, Allah’ın izniyle yakında tüm dünyayı aydınlatacak, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti, yeryüzüne adalet ve rahmet yayacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَاصْبِرْ صَبْراً جَمِيلا إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيداً وَنَرَاهُ قَرِيباً “Sen güzel bir şekilde sabret. Şüphesiz onlar o azabı uzak görüyorlar. Biz ise onu yakın görüyoruz.”^{[Mearic 5-7]}