Adalet Bakanlığı’nın düzenlediği faizsiz işlemlerin önlenmesi yasa tasarısı kapsamında Adalet Bakanlığı ile Ticaret ve Sanayi Odası’nın başkent Sana’da organize ettiği panelde konuşan katılımcılar, Arap ve uluslararası deneyimler ışığında incelenmesi için tasarının hukuk, ekonomi ve şeriat komitesine havale edilmesini tavsiye ettiler. 5 Aralık 2022 Pazartesi günü kapanış konuşmasında alınan bu tavsiye kararına, Yemen Baş Müftüsü Şemsuddin Şerafettin, Adalet Bakanı Nabil El Azani, Hukuk İşleri Bakanı İsmail El Mehakiri, Parlamento ve Şura Konseyi İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Ebu Halika ve Yüksek Siyasi Konsey Danışmanı Abdülaziz el Bağdadi de tanıklık etmiştir.

Bankacılık sistemine yönelik herhangi bir icraatta bulunmadan önce Yemen Merkez Bankası’nın gözlemlerinin dikkate alınması gerektiği de katılımcılar tarafından dile getirilen hususlar arasında yer aldı. Çünkü Merkez Bankası, para politikasını oluşturan, benimseyen, uygulayan, bankaları ve finans kuruluşlarını denetleyen, kontrol eden kanun ve Yemen Merkez Bankası’nın Ramazan ayının son ayında düzenlediği çalıştay çıktıları uyarınca birinci yetkili mercidir. Bu, faydacılık ve dini hayattan ayırma akidesine dayanan Batılı kapitalist sisteme dayalı Merkez Bankası’nın referans kılınması konusunda net bir ifadedir. Oysa esas olan, işlemlerimizde Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yüce Rabbinden getirdiklerini referans kabul etmek, onlara teslim olmak, tereddüt etmeden ve hiçbir bahane ileri sürmeden hayatımız gerçekliğinde uygulamaktır.

Çok tuhaf! Katılımcılar, Yemen de dâhil olmak üzere tüm Müslüman ülkelerin İslam’a göre yönetilmediğinin farkında değiller mi de temeli unutarak dalları tartışıyorlar? Yoksa işleri, gözleri boyamak ve halkı aptal yerine koymak mı? Üstüne üstlük panel katılımcılarının, Allah’ın hükümlerine karşı cüretkârlıkları, şeri hükümlerin referanduma sunulmasını önerecek kadar küstahlık noktasına ulaşmıştır. Tefeciliği yasaklıyorlar mı, yoksa tefecilik ile işlemlere devam ediyorlar mı?! Nitekim kâfir Batı’nın Yemen’de ve hatta dünyada uygulanan kanunları uyarınca işlemlerde tefecilik yürürlüktedir. Katılımcılar, Allah Subhânehu Teâlâ’nın Hikmetli Kitabında geçen buyruğuna icabet ederek “İşittik ve itaat ettik” demek yerine:

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْراً أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالاً مُبِيناً

“Allah ve Rasûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Rasûl’üne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” ^{[Ahzab 36]} sömürgeci kâfir Batı kültürü hayranlarıyla el ele verip panel düzenliyorlar ve İslam otoritesinin yokluğunun bir sonucu olarak Allah’ın haram kıldığı faizle işlemi İslam ümmeti arasında hâkim kılmaya çalışıyorlar. Allah’ın izniyle İslam otoritesi geri gelecek, zulüm, adaletsizlik ve sefaletin hüküm sürdüğü yeryüzünü adalet ve rahmetle dolduracaktır.

Katılımcılar, Allah’ın faizi sübutu ve delaleti kati delillerle açık ve net bir şekilde haram kıldığını bilmiyorlar mı?! Allah Subhânehu Teâlâ Muhkem Kitabında şöyle buyurdu:

وَأَحَلَّ اللهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا“Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır”^{[Bakara 275]}

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ * فَإِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Şayet yapmazsanız, Allah ve Rasûlü tarafından açılan savaştan haberiniz olsun.” ^{[Bakara 278-279]} Panel katılımcıları, tefeciliği yasaklayan bir yasa çıkarsalar bile günahkârdırlar. Çünkü hüküm verme yükümlülüğü onlardan gelmiştir, Allah’a teslimiyet göstermenin ve boyun eğmenin bir sonucu değildir. Ayrıca İslam, hayatın her alanında eksiksiz uygulanmalı, çıkar ve kaprislere göre Allah Teâlâ’nın hükümleri bölünmemelidir. Aksi halde Allah Subhânehu Teâlâ’nın şu buyruğu haklarında geçerli olacaktır.

أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ فَمَا جَزَاءُ مَنْ يَفْعَلُ ذَٰلِكَ مِنْكُمْ إِلَّا خِزْيٌ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرَدُّونَ إِلَى أَشَدِّ الْعَذَابِ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ“Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.”^{[Bakara 85]}

Bu nedenle Hizb-ut Tahrir, Yemen halkı da dâhil olmak üzere İslam ümmetini İslam’ı hayatın her alanında kapsamlı ve eksiksiz bir şekilde uygulamaya davet etmektedir. Bunun için ekonomik yön de dâhil olmak üzere eksiksiz bir taslak hazırlamıştır. Bu yönü zenginleştirmek amacıyla İslam’da İktisadi Sistem adlı kitap yayınlanmıştır. Kapsamlı uygulama, sadece Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin gölgesi altında mümkündür. Bu yüzden Hilafeti kurmak için çalışmak farzdır. Vacibin ancak kendisiyle tamamlandığı şey de vaciptir.