Araştırmacı ve kızamık uzmanı Dr. Riym El Haşıb’ın yaptığı ve sonuçları geçtiğimiz Mart ayında yayınlanan ve son iki yılda 5.000 kızamık vakasının kaydedildiğini doğrulayan “Kızamığın Yemen’e Dönüşü” konulu bir araştırma, kızamıktan ölenlerin sayısının 2021 yılında 53’e ulaştığını ve ölümlerin yüzde 79’unun beş yaş altındaki çocuklar arasında gerçekleştiğini bildirdi.

Aralık ortasında UNICEF de Yemen’de 2022 Ocak-Temmuz ayları arasındaki vakaları izlemesi sırasında 15 çocuğun kızamıktan öldüğünü vurguladı. Enfeksiyon yaklaşık 1.400 çocuğa bulaşmış, Aden de dahil olmak üzere 7 ilde 15 çocuk hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiştir. 2022 yılında Yemen’de kızamık vakası sayısına gelince, Sana hükümetinin Sağlık Bakanlığı geçen Aralık ayında 131’i ölüm vakası olmak üzere 18.597 vakanın kaydedildiğini duyurdu. Bir basın toplantısı sırasında Sağlık Bakanlığı, Yemen’de faaliyet gösteren uluslararası kuruluşları sağlık sistemini desteklemeye ve öncelikli olarak salgın hastalıklara karşı hazırlıkların güçlendirilmesine çağırdı.

UNICEF’in Nisan 2022’deki istatistiklerine göre kızamık insidansında artış yaşayan 5’ten fazla ülkeler arasında Yemen ikinci sırada yer alıyor. İstatistiklere göre Yemen’deki vaka sayısı 9.068’e ulaşmıştır.

Kızamık, çocukları etkileyen oldukça bulaşıcı bir viral hastalıktır. Bu hastalığa yakalanan hemen hemen herkeste ağrılı bir kızarıklık, ağrılı gözler, ateş, kas sertliği ve kötü bir öksürük semptomları görülmektedir. Kızamığa yakalanma riski en yüksek olan çocuklar, yetersiz beslenmeden mustarip olan çocuklardır.

Kapitalist düzende Yemen ve diğer ülkelerdeki durum, işte bu noktadadır. Kapitalizm, insanları yönetenlerin çıkarları karşılığında insanlara hiçbir değer vermez. Yemen ve diğer Müslüman ülkelerdeki yöneticiler ve ümmetin işlerini ihmal etmeleri, bu çürümüş faydacı sistemin ürünüdür. Bütün bunlar, kapitalist hayat bakış açısının doğal bir sonucudur. Materyalizm ve oportünizm bu bakış açısının yegâne kriteri, fikri mülkiyet çözümleri ve mevzuat ise ürünüdür. Bu bakış açısı sadece maddi değere öncelik verir, dahası maddi değeri elde etmek için başka değerlerden yararlanır. Bütün bunlar, bozuk temelden kaynaklanmaktadır. Bozuk temelden çıkan bu bozuk çözümler, inananlarını ve tüm dünyayı kötülüğe ve adaletsizliğe sürüklemiştir.

İslam’a gelince, sağlık da dahil olmak üzere tebaanın temel ihtiyaçlarını karşılamayı devlete farz kılmıştır. Devlet zengin-fakir, çalışan-çalışmayan arasında hiçbir ayrım yapmaksızın tüm tebaanın sağlık hizmetlerini karşılar. Bunun tüm giderleri Beyt’ül Mal’dan yani hazineden karşılanır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْإِمَامُرَاعٍوَهُوَمَسْئُولٌعَنْرَعِيَّتِهِ “İman çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”

Sağlık, insanların onsuz yapamayacağı menfaat ve faydalar arasındadır. Zaruretler kategorisine girer. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْأَصْبَحَمِنْكُمْآمِناًفِيسِرْبِهِمُعَافًىفِيجَسَدِهِعِنْدَهُقُوتُيَوْمِهِفَكَأَنَّمَاحِيزَتْلَهُالدُّنْيَا“Sizlerden her kim vücutça sağlıklı, nefsinden, malından korkusuz ve huzurlu, günlük yiyeceği de yanında olarak sabahlarsa, sanki dünyanın bütün nimetleri kendisinde toplanmış gibi olur.” Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, sağlığı bir ihtiyaç olarak görmüştür. Bir grup insanın sağlık hizmetlerinin karşılanmaması, zarara yol açar ve zararın giderilmesi devlete farzdır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَاضَرَرَوَلَاضِرَارَ“Zarar vermek ve zararla mukabele etmek yoktur.” Bu bakımdan da sağlık hizmetleri devletin görevidir. Buna göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e bir doktor hediye edilmiş, o doktoru Müslümanlara tahsis etmiştir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e bir hediyenin verilmesi ve o hediyeyi tasarruf etmeyip Müslümanlara tahsis etmesi, bu hediyenin Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kendisine özgü olmadığına, Müslümanların geneline özgü olduğuna dair delildir.

Çürük kökler, çürük meyve ve yemiş veren dallar, kökünden sökülmeli ve yerine İslam’ın güzel ağacı konulmalı, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet’i kurarak İslami hayatı yeniden başlatmalıdır. “Hilafet Devletinde Sağlık Politikası” başlıklı bir kitap yayınlayan Hizb-ut Tahrir, Hilafet için çalışmaktadır. İnşallah kurulur kurulmaz bu kitap hayata geçirilecektir.

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَنْ يَكُونَ قَرِيباً“Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” ^{[İsra 51]}