Çarşamba, 08 Recep 1446 | 2025/01/08
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu

No: YM–BA–2025–MB–TR–01 H. 4 Raceb 1446
M. Cumartesi, 04 Ocak 2025

Yemen’de, Gazze’de ve Tüm İslam Dünyasında Yahudi Varlığını Caydıracak Yegâne Unsur La İlahe İllallah Muhammedîn Rasûlullah Sancağı Altında Yapılacak Cihattır

26 Aralık 2024’te Yahudi varlığı, Yemen’in başkenti Sana ve Hudeyde’de bir dizi hava saldırısı gerçekleştirdi. Saldırılarda, Sana Havalimanı, Haziz Elektrik Santrali, Hudeyde Limanı, Ras İsa Petrol Tesisi ve Ras Kuteyb Elektrik Santrali hedef alındı. Bombardımanda altı kişi hayatını kaybetti, kırk kişi yaralandı. Havalimanı pisti tahrip edilirken, kontrol kulesi de yıkıldı.

Ne yazık ki, bu suçlar ilk olmadığı gibi, son da olmayacak. Yahudi varlığının bu saldırılarıyla eş zamanlı olarak Amerika ve İngiltere de 2023’ün sonundan itibaren Yemen’e hava saldırıları düzenlemektedir. Basiret sahibi herkes, Yahudi varlığı ile Batı’daki Haçlılar arasındaki organik bağı görebilir. Batı, özellikle Müslüman halklarını birleştiren, topraklarını koruyan ve İslam’a uygun şekilde onlara rehberlik eden Osmanlı Hilafet Devleti’nin yıkılmasından sonra bu varlığı İslam ülkelerinin kalbine yerleştirerek, İslam ümmetine yönelik düşmanlığını daha da derinleştirmiş, İslam ümmetinin belini kırarak onları küçük düşürmüş ve İslam topraklarında ileri bir Batı askeri üssü kurmuştur.

Husilerin Yahudi varlığına attığı füzeler, Yahudilerin Gazze yıkımını, Lübnan, Suriye ve Yemen’e düzenlediği saldırıları önleyememiş, Gazze savaşını durduramamıştır. Husilerin bu saldırıları onun işlediği suçları hafifletmek bir yana, ona aynı acıyı yaşatmayı dahi başaramamıştır. Peki, bu suçlu yapı neden hala caydırılamıyor? Çünkü Yahudi varlığı, bu tepkilerin Müslümanların Halifesinden gelmediğini, zira ortada böyle bir Halifenin olmadığını biliyor. Çünkü bu saldırıları düzenleyenlerin İslam’a göre değil, insan yapımı bir sisteme göre hükmettiklerini biliyor. Bu saldırıların Müslümanları değil, yalnızca Yemen halkını temsil ettiğini, ayrıca Müslümanların bu saldırıları düzenleyenlere teşekkür ederek seyirci kalacaklarını da biliyor. Dahası, bu saldırıları düzenleyenlerin Müslümanlara tek bir ümmet olarak hitap etmediklerini, hatta Filistinlileri kendi topraklarında bir yabancı olarak gördüklerini de biliyor. Çünkü hala Müslümanların Sykes-Picot’un çizdiği sınırların esiri olduklarını da biliyor. Ayrıca, ümmetin evlatlarının bu saldırıları düzenleyenlerle birlikte hareket ederek cihat çağrısına icabet etmediklerini biliyor. Bunun, yalnızca bir ulus-devletin tepkisi olduğunu, Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurduğu anda füze atışlarının da sona ereceğini çok iyi biliyor.

Yahudilere karşı savaşan biri, meseleyi tüm yönleriyle değerlendirmelidir. Bu durumda ümmetin desteğini alacağı açıktır. Çünkü Filistin meselesi, İslami bir meseledir ve çözümü Allah’ın Kitabında mevcuttur. Doğru yoldan sapmış olanlar ancak bu çözümü görmezden gelirler.

Bu sahne, sözde ‘meşru’ hükümetin İslam’a aykırı ve utanç verici tutumunu gözler önüne sermektedir. Bu tutum, Allah’ın kitabından yüz çeviren günahkâr ellerin şekillendirdiği bir tutumdur. Bu günahkâr kişilerin ve ajan yöneticilerin ordularının Yemen’de Müslümanların öldüğü anlamsız bir savaş yürüttüklerini ama diğer yandan korkaklık göstererek Müslümanların Filistin davasına ihanet ettiklerini görüyoruz! Gazze’ye yönelik saldırıları durduracak ve Filistin’in tamamını özgürleştirecek bir İslami koalisyonun oluşturulması neden mümkün olmasın? Yemen’e Batı’nın projelerine hizmet etmek için müdahale edebilenler, aynı iradeyi neden Filistin için göstermiyor?

İki milyar Müslüman’ın etrafını sardığı bir yerde, Filistin’i işgal eden Yahudi varlığının üstünlük kurması garip değil mi? Allah’ın düşmanlarıyla savaş emrine karşı gelenler, bu isyanda kalpleri birbirine benzeşenler, Allah’ın ipini bırakıp insanların ipine tutunanlar ve Allah’ın zillete mahkûm ettiği kimseler nasıl olur da bugün sizinle savaşabiliyor? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

قَالُوا يَا مُوسَى إِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا أَبَداً مَا دَامُوا فِيهَا فَاذْهَبْ أَنْتَ وَرَبُّكَ فَقَاتِلاَ إِنَّا هَا هُنَا قَاعِدُونَ“Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız» dediler.” [Maide 24]

لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعاً إِلَّا فِي قُرًى مُّحَصَّنَةٍ أَوْ مِن وَرَاءِ جُدُرٍ“Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar.” [Haşr 14] Allah’ın kitabını kendi çıkarları doğrultusunda tahrif edenlerin, Allah’ın koruması altında olan ve tahriften uzak olan son Risalet sahiplerine üstünlük sağlaması ve onlara liderlik etmesi nasıl düşünülebilir? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ“Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi.” [Bakara 75]

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ“Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik. Onun koruyucusu da elbette biziz.” [Hicr 9]

İslam ümmetinin 1342 (1924) yılında Hilafet Devleti’nin yıkılmasından sonra küçük devletçiklere bölünmesi ve bu devletlerin Batı’nın ajanları tarafından yönetilmesi, bugün Yahudi varlığını bize karşı cesaretlendiren temel sebeplerden biridir. Öyleyse, Müslümanlar bu ulusal sınırları aşmak, bu işbirlikçi rejimlere karşı gelmek ve Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak için harekete geçmelidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللهِ جَمِيعاً وَلَا تَفَرَّقُوا “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” [Ali İmran 103] Bu, İslam’ı içeride tam anlamıyla uygulayan, dünyaya bir ışık gibi taşıyan, zalim uluslararası hukuku ayaklarının altına alan ve La ilahe illallah Muhammedîn Rasûlullah bayrağı altında cihadı yürüten bir İslam Devleti’nin kurulmasıyla mümkün olacaktır. Bugün Müslümanları bölen ulusal bayrakları terk ederek, ümmeti birleştiren o yüce bayrağın altında toplanmalıyız. İşte böyle bir devlet, kapitalizmin sebep olduğu yıkımı sona erdirecek, adaleti yeryüzüne geri getirecek ve Allah’ın Yahudiler hakkında buyurduğu şu hükmü yerine getirecektir:

فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيراً“İki vaatten ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescid’e girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.” [İsra 7] Gazze’ye roketlerle ya da insansız hava araçlarıyla destek verip saldırının bitmesini beklemek ya da sadece yiyecek ve ilaç göndermek asla yeterli değildir. Veya bu varlığın yerleştirilmesine karar veren uluslararası hukuka başvurulmasını talep etmek de bir çözüm değildir.

Herkes bilsin ki, Mübarek Toprak Filistin’i Yahudilerin pisliğinden temizlemek ve onların sahte varlıklarını ortadan kaldırmak ancak Allah yolunda cihat ile mümkündür. Bunun dışındaki her yol bir aldatmacadan ve hayalden ibarettir.

Artık Müslümanların uyanıp, yüce Allah’ın şu sözlerine icabet etmelerinin zamanı gelmedi mi?

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24] Yahudi varlığıyla savaşmak, yüz yılı aşkın bir süredir kayıp olan İslami yönetimi yeniden hayat sahnesine geri getirmek için, Hizb-ut Tahrir’in özlemle uğruna çalıştığı Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidî Hilafet Devleti’ni kurmalarının zamanı gelmedi mi?

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 735417068
http://www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: yetahrir@gmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER