BM Güvenlik Konseyi, Şubat ayı dönem başkanı olan Litvanya Cumhuriyetinin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Raymond Murmukitti başkanlığında 26 Şubat 2014 Çarşamba günkü toplantısında Yemen ile ilgili 2140 sayılı yeni bir kararı kabul etti. Konsey bünyesinde faaliyet gösterecek bir yaptırım komitesi kurulması kararlaştırıldı. Yemen'de barışı, güvenliği ve istikrarı tehdit eden, bu ülkenin siyasi geçiş sürecini engelleyen kişi ve birimlere karşı sermaye dondurma ve seyahat yasağı gibi yaptırımlar uygulama kararı alındı. Kararın kabul tarihinden itibaren bir yıl içinde tüm üye devletlere komite tarafından belirlenen bireylerin topraklara girişini ya da geçişini önlemek için gerekli tedbirlerin alınmasını zorunlu hale getirdi.

BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan kararda tarafların Körfez Girişimi'ni imzalamaları ile Yemen'de iktidarın devri sürecinin henüz tamamlanmadığı vurgulandı. Bu bağlamda tüm Yemenliler siyasi geçiş sürecinin uygulanmasına saygı gösterilmesine, Körfez Girişimi anlaşması ilkelerine bağlı kalınmasına davet edildi. Bu yeni karar, son üç yıl içinde alınan üst üste üçüncü karardır. Başlangıcı, 2011 yılında alınan 2014 sayılı karardır. Ardından 2012 yılında 2051 sayılı karar alındı ve 2014 yılında 2140 sayılı alınan kararda şimdilik bu kararların sonuncusudur. Bu kararın fikir babası İngiltere'dir. Bu karar uyarınca ilk defa Bölüm VII -güvenlik ve uluslararası barışı ihlale - uygun olarak bir yaptırım komitesi kurulacak. Önceki iki kararda Bölüm VI ve genel ilkeler çerçevesinde alınmıştı.

Yemen'deki siyasetçilerin Güvenlik Konseyinin hayır getireceğini düşünmeleri aptallık ve siyasi naifliktir. Ayrıca bu karar ile Yemen, daha önce Irak'ta olduğu gibi tamamen Bölüm VII'nin inisiyatifine bırakılıyor. Bu karar gerekçe gösterilerek Saddam devrilmişti. Saddam gitti gitmesine ama bu karar hâlâ yürürlüktedir. Bu karar, Güvenlik Konseyi'ne bir takım önlemler alma yetkisi veriyor. Alınacak önlemler sadece kişiler ile sınırlı değildir, aksine siyasi varlık ve bütün olarak devlet ile ilgilidir. Çünkü bu bölümün 42. maddesi şunu ifade etmektedir: "Güvenlik Konseyi öngörülen önlemlerin yetersiz kalacağı ya da kaldığı kanısına varırsa, uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için hava, deniz ya da kara kuvvetleri aracılığıyla, gerekli saydığı her türlü girişimde bulunabilir. Bu girişimler gösterileri, ablukayı ve Birleşmiş Milletler üyelerinin hava, deniz ya da kara kuvvetlerince yapılacak başka operasyonları içerebilir."

Ey Yemen halkı! Uğruna kurbanlar verdiğiniz devriminizin istekleri bunlar mıdır? Mümin hakkında ne bir ahit ne de bir antlaşma gözetmeyen kimselere teslim olmuş parti, örgüt ve yöneticilerden oluşan bu politikacılar, ülkeyi nasıl yönetecekler? Ev sahibi hırsızsa eve giren hırsızın suçu ne? Sonra Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler, girdiği her ülkede yolsuzluk, yıkım, halk arasında fitne çıkarmak ve sadece her devleti, karınca yuvası gibi küçük devletlere bölmek dışında ne yaptı? Yakın ve uzak tarih Birleşmiş Milletlerin kötülüğünden başka bir şey görmedi. Çin tarafından Doğu Türkistan'daki Müslümanlar saldırı ve soykırıma maruz kaldı. Rusya tarafından da Batı Türkistan, yanı sıra Bosna Hersek, Afganistan, Irak, Myanmar, Suriye ve diğer yerlerde olan her şey, bu kurum gözetimi altında olmuştur. Ayrıca Güvenlik Konseyi gibi kuruluşlar da böyledir.

Devletlere politikalarına hizmet etmeyen, veto adı altında plan ve hedefleri ile uyuşmayan kararları iptal etme hakkı verdi. İşte bakın Beşşar, Suriye'de Müslüman kardeşlerimize karşı iğrenç suçlar işlediği halde ve bütün kırmızı çizgileri çiğnemesine rağmen Güvenlik Konseyi sessiz kalıyor. Güvenlik [Korkutma] Konseyi sessiz kalarak yeşil ışık yaktığı için tüm dünyada Müslümanlara karşı daha çok suç ve katliamlar işleniyor, işlenmesinde de hiç bir sakınca görülmüyor. Yemen'deki politikacıların dertleri, bencil ve acil çıkarlarını gerçekleştirmektir. Öyle ki onlar çocukça çekişmeleri yüzünden binlerce insanın ölüme pahasına olsa bile çıkarları dışında hiç bir şey umursamayan sömürgeci kindar Batıya kırmızı bez sallıyorlar. Kim onlar hakkında hayır düşünürse, imanını gözden geçirsin ve Allah'ın kitabına bir baksın. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَلَن تَرْ‌ضَىٰ عَنكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَ‌ىٰ حَتَّىٰ تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ "Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar." ^{[Bakara 120]} فَتَرَ‌ى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَ‌ضٌ يُسَارِ‌عُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَىٰ أَن تُصِيبَنَا دَائِرَ‌ةٌ فَعَسَى اللَّهُ أَن يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ‌ مِّنْ عِندِهِ فَيُصْبِحُوا عَلَىٰ مَا أَسَرُّ‌وا فِي أَنفُسِهِمْ نَادِمِينَ "İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, "Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah, yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar." ^{[Maide 52]} Güçlü fikir ve imana sahip, nasihat ve açıklaması güvenilir Hizb-ut Tahrir, iman ve hikmet sahibi halkı asla zalimlere meyletmemeye, ceberut yönetimin enkazı üzerinde Raşidi Hilafet Devleti kurmak için kendisiyle birlikte çalışmaya davet ediyor. Ümmetin tekrar Hilafete geri dönecek olmasından korktuğu için Batı, devrimleri gidişatından saptırmak ve devrimler üzerinde vesayet kurmak amacıyla müdahil oluyor. Ama heyhat heyhat! Çünkü Hilafet Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın vaadi, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in müjdesidir. Biz de onun için çalışanlarız.

وَيَمْكُرُ‌ونَ وَيَمْكُرُ‌ اللَّـهُ وَاللَّـهُ خَيْرُ‌ الْمَاكِرِ‌ينَ
"Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." ^{[Enfal 30]}

Abdul Mümin Ez-Zeylaî
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı