Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti, özellikle zaferlerle dolu Receb ayında çeşitli propaganda kampanyaları düzenledi. Bu kampanyaların amacı, diğer Müslümanlar gibi bu farzı yerine getirmekle muhatap olan Yemen halkını, Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için seferber etmek ve onlara Hilafetin yıkılışının 93. hüzünlü yıldönümünü hatırlatmaktır. Haçlı kâfir Batı, bir grup hain Arap ve Türkler aracılığıyla komplo kurarak, Hilafeti yıkmak için çalışmıştı. Bunda başarılı olan Batı, H. 28 Receb 1342, M. 3 Mart 1924 tarihinde Hilafeti ilga etmişti. Bunun sonucunda Müslümanlar, zillet ve hakarete, sıkıntılara maruz kaldılar. Kolayca av oldular. Sayılarının çokluğuna rağmen aç kurtların sofraya üşüştükleri gibi diğer ümmetler onların başına üşüştü. Ülkeleri bölündü, onurları zedelenip ayaklar altına alındı. Namusları çiğnendi, mukaddesatları kirletildi, servetleri yağmalandı. Aralarına yapay sınır çizildi. Allah'ın Şeriatı hayatlarından uzaklaştırıldı. Batıya köle olan yöneticiler onlara musallat oldu. Kısacası Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in buyurduğu gibi selin önündeki çer çöp gibi olduk!

Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti tarafından yürütülen bu propaganda kampanyaları şu şekilde olmuştur:

İlk kampanya:

Hilafetin yıkılışının 93. hüzünlü yıldönümünü anma vesilesiyle başkent San'a, Amran, Teiz, Aden, Mukalla, İbb, Zimar gibi Yemen'in büyük şehirlerde vaizlere ve âlimlere yönelik yazılı hutbeler dağıtıldı. Allah'ın lütfu sayesinde bu şehirlerde bu hutbelerden çok sayıda kişilere dağıtıldı. Bir dizi vaiz, dağıtılan hutbenin konusu hakkında minberde bahsedip ondan alıntılar yaptılar. Böylece binlerce Müslüman, o acılı günü ve o büyük devleti hatırladı ve en kısa zamanda geri dönmesi temennisinde bulundu. Bu, Allah'a zor değildir. Hutbe, Hilafet için çalışma farziyetine ve Müslümanlar yanı sıra tüm insanlığın hayatında onun önemine vurgu yaptı. Hilafet Devleti döneminde İslami ümmetin izzetli ve onurlu duruşu ile ilgili menkıbeler hatırlatıldı. Hilafet yıkıldıktan sonra ve özellikle çıkarlarını korumak için Batının atadığı ajan yöneticilerin yönetimi altında Müslümanların o izzetli ve onurlu duruşu kaybettiklerine değinildi. Kul köle olan bu yöneticiler aracılığıyla İslami ümmetin temiz ve parlak tarihine zillet ve utanç damgası vurulduğu anımsatıldı.

İkinci kampanya:

Bütün insanların göreceği şekilde önemli şehirlerinin önemli yerlerine pankartlar asıldı. Ana yollardaki duvarlara, çarpıcı duvar yazıları ve stickerler yapıştırıldı. Bazı gençler, yukarıda belirtilen şehirlere Müslümanları Hilafet için çalışmaya teşvik eden, Hilafetin önemini ve diğer beşeri sistemlerden farklılığını açıklayan pankartlar astılar. Bu pankartlarda yazılı bazı ifadeler şunlardır: "Hilafet Allah'ın vaadi ve Rasûlü'nün müjdesidir." "Hilafet, izzetimizin gurur kaynağı, kalkınmamızın metodu ve vahdetimizin yoludur." "Yüzyıllar boyunca Hilafet ile yaşadık ve tekrar Hilafetle dünyaya lider olacağız." "Hilafet, karanlığı aydınlatan Şeriatın hükümleridir." "Kurulacak Hilafet, tüm şekilleri ile sömürgecilikten kurtuluş yoludur." "Kurulacak Hilafette, sömürgecilik sınırları yoktur, İslami ümmet tektir." "Demokrasi ve sivil devlet için hayır, İslami Hilafet için evet."

Allah'a hamdolsun bu eylemler, Yemen halkında çok büyük etkiler bırakmış olmalı ki birçok kişi bizi arayarak bu amellerimize destek çıktılar, bizimle çalışmaya hazır olduklarını söylediler. Sadece iraptan mahalli olmayan, Hilafet karşısında bir tek söz dahi edemeyecek az bir grup bu eylemlerimize karşı çıktı. Bunlar, demokrasi ve sivil devlet serabı ile kandırılmış, nuru göremeyecek şekilde taassup gözlerini kör etmiş kişilerdir.

Bazı emniyet kuvvetlerinin ya da Müslüman olduğunu söyleyenlerin ya da İslami parti üyelerinin asılı pankartlarımızı indirmeleri gerçekten çok şaşırtıcıdır.  Oysa sokaklar, demokrasi, sivil devlet ve Ulusal Diyalog kararlarının uygulanması çağrıları ile doludur. Ulusalcılığa, milliyetçiliğe, sosyalizme, demokrasiye, mezhebi taassuba ve gaddar laikliğe ya da fitne ve Müslümanlar arasında savaşa davet eden, ülke ve insanları ifsat eden diğer partilerin afişleri ile çakılıdır.

Allah'ın omuzlarına yüklediği sorumluluğun kıymetini bilmeyen bazı satılık vaizlerin tepkilerine de şaşırıyoruz. Zira onlar, insanlara dinlerini anlatmak ve Allah'ın onlara farz kıldığı emirleri öğretmek yerine, tam tersini yapıyorlar. İnsanlara ulusal bayramları, demokrasiyi, cumhuriyet sistemini ve talihsiz Ulusal Diyalog kararlarını öğretiyorlar. Hatta onlar, ümmetin daha buna hazır olmadığını ya da bu zamanda ona davetin fitne olduğunu savunarak farzların farzı diyebileceğimiz Hilafet Devletine karşı saldırı kampanyası yürütüyorlar. Ama ne yazık ki kendileri fitneye düştüler.

Hakkın çağrısına yanıt veren, hakkın sözünü insanlara ulaştıran ve Allah Subhânehu ve Teâlâ için kınayıcının kınamasından korkmayan vaizlere teşekkür ediyoruz. Ve onlara Allah Subhânehu ve Teâlâ sizi korusun ve çalışmalarınızı onurlandırsın diyoruz. Şunu da hatırlatmadan geçemiyoruz, bu bir farzdır ve Allah Subhânehu ve Teâlâ katında ecri büyüktür. Yaptıklarınızın mükâfatını verecek olan O'dur.

Hakkın sözünü beyinleri çatlatırcasına anlatmaya devam edin. İnsanları Hilafeti kurmak için çalışmaya teşvik edin. Ve onun önem ve büyüklüğünü onlara hatırlatın. Bu büyük farz için çalışan samimi Hizb-ut Tahrir gençleri ile çalışın. Bilin ki Hilafet daveti ve onun için çalışmak, ne mevsimsel bir iş ne de ağlama duvarıdır. Aksine dağları delen bir kararlılık ve cahilleri yenen bir aklıselim ile süreklilik arz eden ciddi bir çalışma gerektirir. Öyle ki bu çalışma, kesintiye uğradıktan sonra tekrar Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti altında İslami hayatı geri getirinceye kadar devam etmelidir. Ancak o zaman biz, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın rızasına nail olmuş ve O'nunla karşılaşacağımız gün zimmetimizi temize çıkarmış oluruz. Ümmetimizi yok olmaktan ve sırtlan Batının saldırılarından kurtarmış oluruz.

Ey Yemen halkı, iman ve hikmet halkı! Hizb-ut Tahrir, Batının kendi yaşam tarzını dikte ettiği gibi değil, Allah'ın emrettiği gibi yaşamak için sizi Allah'ın emrine icabet etmeye davet ediyor. Biz, Allah'ın emri ve O'nun Şeriatını hâkim kılmak için çalışmaya kendimizi adadık. Son zamanlarını yaşayan demokrasi, cumhuriyet ve krallık gibi köhne sistem ve yöneticilerin ömrünü uzatmak adına, bu ümmete mensup bazı kimseler, yöneticilerin de seferber etmeleri ile insanların dikkatini Hilafet ve onun için çalışanlardan sarfı nazar etmek için o samimi insanları ve Hilafeti karalıyorlar. Ama heyhat heyhat. Güneş balçıkla sıvanmaz.

Hilafet, zalim bir yönetici karşısında hak sözü söyleyemeyen kişilerin eliyle gelmeyecek. Kimi zaman ümmeti kandırabilseler de bu ümmet, kâfir Batı projelerini taşıyanları asla kendine lider edinmeyecek.

Ey Yemen halkı! Bilin ki, zorbalar, hainler ve Batı isteseler de istemeseler de Hilafet kurulacaktır. İşte ümmet, yeryüzünün tüm bölgelerinde Hilafet için çalışanların etrafında toplanmakta, Hizbe ve gençlerine açılan savaş ne kadar şiddetlenirse şiddetlensin ilk önce Allah lütfu ve sonra da davet taşıyıcıların sabır ve kararlılıkları sayesinde yediden yetmişe herkes Hizbi kucaklamaktadır. Hilafeti kurmak için halisane çalışanlar ile birlikte çalışın. Hainler, düzenbazlar sizi çalışmaktan alıkoymasın. Bilin ki Hizb-ut Tahrir, Hilafeti kurmak için silah kullanmaz, maddi eylemler ve suikastlar yapmaz. Demokrasi, makamlar ve bakanlıklar onu baştan çıkarıp yolundan saptıramaz. Aksine Hizb-ut Tahrir, devlet kurulana kadar Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın kendisine emrettiği dosdoğru yol üzerinde yürüyen Efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i örnek edinerek şeri bir metotla Hilafeti kurmak için çalışıyor.

 

وَقُلِ اعْمَلُواْ فَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ
"De ki: "Çalışın. Yaptıklarınızı Allah da, Rasûlü de, müminler de göreceklerdir." ^{[Tevbe 105]}