16 Nisan 2021’de Özbekistan Ulusal Radyo ve Televizyon kurumuna bağlı “El Şebab” televizyonu, “yaşamsal konu” adlı bir program yayınladı. Programa, başsavcılık ofisi ve uluslararası İslam Akademisi temsilcileri konuk oldu. Programda, Hizb-ut Tahrir fikirlerinin yıkıcı olduğu, insanlar arasına anlaşmazlık ve nefret tohumları saçtığı, İslam kılığına girerek insanları yanılttığı ana teması işlendi. Parti ayrıca bir (terörist) örgüt olarak tanımlandı. Programda Hizb-ut Tahrir üyelerinin ya da fikirlerinden etkilenen Müslümanların pişmanlıklarını içeren bir video gösterildi. Gösterimi sırasında Hizbin, fikirlerini kabul etmeyenleri tekfir ettiği söylendi. Asılsız başka iftiralar daha var.

Müslümanları Hizb-ut Tahrir’den korkutmak ve uzaklaştırmak için Özbek hükümetinin istemiyle bu yayının gerçekleştiğini çok iyi biliyoruz. Bu iftiranın ilk ve son olmayacağının da farkındayız. Her şeyden önce hatırlatmak isteriz ki, tüm dünya Hizb-ut Tahrir’in bir terör örgütü olmadığını biliyor. Herhangi bir yerde güç ve şiddet kullandığına dair tek bir kanıt olmasa da, hala “terörizm” etiketi vurulması oldukça komik. Baskıcı ve zorba hükümetlerin İslam, Müslümanlar ve özellikle Hizb-ut Tahrir ile ilgili açıkça tanımlanmamış bu tür sözcükler kullanmalarını hiç yadırgamıyoruz. Karakterleri bu.

Hizb-ut Tahrir’in fikir ve görüşleri, sahih içtihatla türetilmiş, Kuran, Sünnet, İcma Sahabe ve Kıyasa dayalı görüş, fikir ve hükümlerdir. Açık kaynaklarda ve Hizbin resmi sitelerinde bu fikirlere herkes kolayca erişebilir. Açık ve net olmayan ya da yanlış anlaşılan bir şey varsa, sitemizden bizimle iletişime geçebilirler. Tartışmaya ve iletişime her zaman açığız. Ancak Hizbin fikir ve görüşlerinden bihaber programın konukları, insanlara yalan söyleyerek ve partiye iftira atarak zalimleri memnun etmeye çalışıyorlar. Allah’tan korkun! Hizb-ut Tahrir, inananlara asla yalan söylemez. Bu hükümet gibi kişileri kullanmaz ya da işleri bitince çöpe atmaz. Videodaki Müslüman kardeşlerimizin, tehdit ve baskı altında Hizb karşıtı açıklamalar yaptıkları açıktır. Çünkü güvenlik güçleri ve polis tarafından özel olarak bu tür programlar için hazırlanmışlardır. Partinin fikirlerini ve görüşlerini kabul etmeyenleri tekfir ettiği söylemi de, yine iftira ve kocaman yalandır.

Son olarak soruyoruz: Kötülük, yolsuzluk ve insanlar arasında düşmanlığın (terörizm) yayılması, Hizbin mi yoksa hain yöneticilerin mi suçu? Zorla, hileyle tepemize dikildiler, kâfir ülkelerin dünyası karşılığında ahiretlerini sattılar. Hizbin “suçu”, onların gerçek yüzünü deşifre etmesi mi? Müslümanlara hain yöneticilerin İslam Şeriatından yüz çevirdiklerini, küfür kanunlarına göre yönettiklerini anlatması mı? Sırf Rabbimiz Allah dediği için binlerce Müslümanı öldüren, hapseden ve işkence eden Hizb-ut Tahrir mi? Daha bu tür nice sorular var. Ama doğru cevabını verecek kimse yok. Müslümanlar, Hizbe uyuyor çünkü İslam’ı bir ideoloji olarak açıklıyor, bu yüzden Hizb ile çalışmak istiyorlar. Zayıf inkârınız, İslam’ın hayata dönmesini engelleyemeyecek. Hizb-ut Tahrir, Allah’ın emri gelene dek canıyla, malıyla daveti uğrunda çalışmaya devam edecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَقُلْ جَاء الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً “Yine de ki: Hak geldi; bâtıl yıkılıp gitti. Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur.”^{[İsra 81]}