Yahudi varlığının korkak askerleri, 14 Ramazan Cuma günü şafak vakti Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyerek namaz kılanlara, kendini ibadete verenlere ve murabıtlara cop ve biber gazıyla saldırdılar. Camiyi kirlettiler, postallarıyla halısını çiğnediler, ibadet edenlerin uzuvlarını kırdılar, kadınlara saldırdılar. Yerleşimciler sürüsü, Mescid-i Aksa’yı kirletmek ve kurbanlarını kesmekle tehdit ettiler. Müslümanlara eziyet etmek için dayanak noktası oluşturmak istediler.

Ürdün rejimi bu sefer sadece “en güçlü ifadelerle” kınadı. Dışişleri ve Gurbetçiler İşleri Bakanlığı Resmi Sözcüsü Büyükelçi Heysem Ebu El Ful yaptığı açıklamada, “Mescid-i Aksa / Haram-ı Kudüs-ü Şerif’e baskın düzenlemek, ibadet edenlere saldırmak apaçık bir ihlaldir, kabul edilemez bir davranıştır.” dedi ve (İsrail) yetkililerine polisi ve özel kuvvetleri derhal Haram’dan çekmeye çağırdı.”

Mescid-i Aksa ve kutsallar üzerinde vesayet iddiasında bulunan Ürdün rejiminin, Yahudilerin saldırılarını kınaması gerçek ve Yahudilerin bu davranışı rejime göre kabul edilemez olsaydı, ilişkileri keser, Yahudi varlığıyla yapılan küçük düşürücü anlaşmaları iptal eder, Yahudi varlığına hayat veren ve hatta daha fazla saldırı gerçekleştirmesini sağlayan tüm anlaşmaları askıya alırdı. Bu gaspçı varlığı ortadan kaldırmak için ümmetin ordularını seferber etmekten bahsetmiyorum bile. Ordular, Yahudi varlığının kökünü kazıyabilir,  hatta bunun için can atıyorlar. Yahudi yetkililerden polislerini Mescid-i Aksa’dan çıkarmasını isteyen sömürgeci uydusu rejimler, Yahudi varlığını ortadan kaldıramazlar. Onlara göre bu, saçmalık. Oysa Yahudilerin anladığı tek dil, güç ve savaştır. Onları güç korkutur, sadece Mescid-i Aksa’dan değil, tüm Filistin’den def eder. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ “Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın.”^{[Bakara 191]}

Ey onurlu ümmet! Ey Ürdün halkı! Kukla rejimlerin, Filistin ve halkına yardımdan, Mescid-i Aksa’yı kurtarmaktan geri durdukları aşikâr. Mescid-i Aksa’ya, namaz kılanlara ve kendini ibadete verenlere yapılan canice saldırı, bugün yapılmış bir saldırısı değil, çok eskiden beri var. Yahudi askerlerinin ve yerleşimci sürülerinin saldırılarından, onur, vesayet ve egemenlik iddiasındaki Ürdün rejiminin Yahudilerle utanç verici ve aşağılayıcı ilişkilerinden neredeyse taşlar çatlayacak, dile geleceklerdir! Bu rejimlere kırgınlığınızı açıkça ilan etmekten başka seçeneğiniz yok. Ola ki Yahudileri, varlıklarını ve onlara yaslanan rejimleri korumak için değil de halkınızı, kutsallarınızı, ülkenizi korumak için ordularınızı seferber ederler. Böylece Cenab-ı Hakk’ın vaadini, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Kudüs ve İsra topraklarını kurtuluş müjdesini gerçekleştirmenin öncüleri olursunuz.

وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ “Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur “^{[Enfal 72]}