Cuma, 11 Rebiu’s Sânî 1447 | 2025/10/03
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu

No: RD-BA-2025-MB-TR-22 H. 9 Rabi’-ul Âhir 1447
M. Çarşamba, 01 Ekim 2025

Trump’ın Planı Barbarca Bir Askeri İşgaldir ve Bu Planı Onaylayan Yöneticilerin Derhal Değiştirilmesi Elzemdir

Gazze’de iki yıldır süren soykırım savaşının gölgesinde, ABD Başkanı Donald Trump, 29 Eylül Pazartesi günü Beyaz Saray’da, cani Binyamin Netanyahu ile kameraların karşısına geçti. Düzenlenen ortak basın toplantısında, Trump Gazze’deki savaşı bitirmeyi ve Orta Doğu’ya sözde bir ‘kalıcı barış’ getirmeyi amaçlayan ayrıntılı bir planı açıkladı. Trump, düzenlenen basın toplantısında, “Bugün sadece Gazze için değil, Filistin meselesi için kapsamlı bir çözüm üzerinde çalışıyoruz.” dedi. Planının en öne çıkan maddeleri arasında, ‘Gazze Şeridi üzerinde Barış Konseyi adında yeni bir uluslararası denetim organının kurulması’ girişimi yer alıyor. Hatta daha da ileri giderek, ‘Bu konseye bizzat Gazze’de, Tony Blair ile birlikte ben başkanlık edeceğim’ dedi. “Arap ve Müslüman ortaklarımız Gazze için sorumluluk almaya hazır’ diyerek onları da bu plana dahil etti ve son olarak “Finansman şart, herkes için daha güvenli bir gelecek kuracağız” diyerek maliyeti de onlara yükleyeceğinin sinyalini verdi.

Dün itibarıyla, Katar, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır dışişleri bakanları ortak bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Başkan Trump’ın Gazze’deki savaşı sonlandırmaya yönelik samimi gayretlerinin memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Açıklamada bakanlar, anlaşmayı tamamlamak ve uygulanmasını garanti altına almak için Amerika ve ilgili taraflarla pozitif ve yapıcı bir şekilde işbirliği yapmaya hazır olduklarını teyit ettiler. Ayrıca, Trump’ın barışa bir yol bulma yeteneğine güvendiklerini vurguladılar ve bu bağlamda Trump’ın savaşı sona erdirmeyi içeren önerisini memnuniyetle karşıladıklarını belirttiler.

Aslında Trump’ın bu planı, Amerika’nın Yahudi varlığını bölgede kalıcı kılmak ve Filistin davasını tasfiye etmek için çalıştığı sömürgeci projelerinden sadece biridir. Trump’ın bu planı Batı’nın geçmişte sunduğu tüm diğer çözüm projelerini andırıyor. On yıllar boyunca Yahudi varlığının daha da genişlemesi ve Filistin halkına yönelik katliam, yıkım ve tehcir saldırganlığının aralıksız devam etmesi aradaki tek farktır. Yöneticilerin ihaneti ve iki devletli çözüm denilen şey de, Yahudi varlığını tanımayı ve onun güvenliğini ve istikrarını korumayı hedeflemektedir. Netanyahu’nun bile tenezzül etmediği o uluslararası Filistin devleti masalı ise, artık ucube bir özerklikten başka bir şey değildir!

Trump’ın toplayıp övgüler yağdırdığı ve özellikle de planını uygulamak için gösterdikleri işbirliklerinden dolayı methiyeler dizdiği Müslümanların yöneticilerine gelince, onlar artık zillet ve ihanet şerbetini içmiş, tadına doyamaz olmuşlardır! Gazze halkını yüzüstü bırakan ve onlara yardımdan kaçınanlar da onların ta kendileridir. Bölgeyi boyunduruk altına almak için Amerika ve Yahudi varlığı ile özdeşleşmeyi ve ülkelerini, halklarını ve ordularını ümmetin en azılı düşmanlarının hizmetine sunmayı kendilerine görev edinenler de onların ta kendileridir.

Kral’ın Trump’la görüştükten sonra eski başbakanları toplaması, Ürdün’ü korumak için değildir. Bu toplantı bir danışma veya şeffaflık adımı değil, tam tersine onlara Trump’tan aldığı emirleri dikte etmek içindir. Kral, Trump’ın planı üzerinde büyük ölçüde anlaşıldığını söyleyerek, onlardan da bu çizgide yürümelerini istedi. Bu korkakça tavır, Ürdün halkının, Amerika’nın zillet dolu çözümlerini reddeden ve bunu sokaklarda yürüyüşlerle, kahramanca eylemlerle haykıran onurlu duruşundan ne kadar korktuklarını gösteriyor.

Meseleye bilinçli bir gözle bakıldığında, İslam ümmetinin bugün çektiği tüm sıkıntıların temel nedeninin ne olduğu açıkça görülür. Sömürgeci ve kâfir Batı’nın kurduğu bu küçük ulus-devletlerde yaşanan işgallerin, katliamların, sürgünlerin, yağmanın, aşağılanmanın ve en önemlisi de İslam’ın yönetimden uzaklaştırılıp Allah’a isyan edilmesinin sebebi, İslam Devleti’nin yokluğudur. Halife bir kalkan gibidir; onunla korunulur, arkasında savaşılır. İşte bu yüzden, Müslümanların, kendilerine onurlarını, saygınlıklarını, kendi toprakları ve iradeleri üzerindeki egemenliklerini geri getirecek olan bu devleti kurmayı en öncelikli ve en hayati davaları haline getirmeleri kaçınılmazdır.

Amerika’nın sözde Orta Doğu için hazırladığı çözümler, bizim için bütünüyle ve her detayıyla kabul edilemezdir. Zira bu çözümlerin amacı, Filistin ve tüm İslam coğrafyası üzerinde hegemonya kurmaktır. Üstelik bu çözümler, dinimizde de en büyük haramlardandır! O bozguncuların, o sırtlanların ‘Bizim Amerika’ya ve onun maşasına gücümüz yetmez’ demelerinin ise zerre kadar hakikat payı yoktur!

أَلَيْسَ اللهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ وَيُخَوِّفُونَكَ بِالَّذِينَ مِن دُونِهِ وَمَن يُضْلِلِ اللهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ“Allah, kuluna yetmez mi? Seni O’ndan (Allah’tan) başkalarıyla korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun için bir yol gösterici yoktur.” [Zümer 36] Tek başına savaşan Gazze bile Amerika ve Yahudilere kafa tutmuştur! Şu halde, idrak edilmesi gereken gerçek şudur ki, tek çözüm, bu piyon yöneticileri devirmek ve onların tahtlarının yıkıntıları üzerine tek bir İslam Devletini kurmaktır. Bunun dışındaki her şey beyhudedir ve şer’i çözümden uzaklaşmadır. İslam ümmetinin çektiği acıların uzatılmasından başka bir şey değildir. Hilafet, merkezi davadır, Allah’ın vaat ettiği zafere ve egemenliğe giden tüm kapıları açacak anahtardır.

الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَاناً وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ“Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.” [Ali İmran 173]

Trump’ın Planı Barbarca Bir Askeri İşgaldir ve Bu Planı Onaylayan Yöneticilerin Derhal Değiştirilmesi Elzemdir

Gazze’de iki yıldır süren soykırım savaşının gölgesinde, ABD Başkanı Donald Trump, 29 Eylül Pazartesi günü Beyaz Saray’da, cani Binyamin Netanyahu ile kameraların karşısına geçti. Düzenlenen ortak basın toplantısında, Trump Gazze’deki savaşı bitirmeyi ve Orta Doğu’ya sözde bir ‘kalıcı barış’ getirmeyi amaçlayan ayrıntılı bir planı açıkladı. Trump, düzenlenen basın toplantısında, “Bugün sadece Gazze için değil, Filistin meselesi için kapsamlı bir çözüm üzerinde çalışıyoruz.” dedi. Planının en öne çıkan maddeleri arasında, ‘Gazze Şeridi üzerinde Barış Konseyi adında yeni bir uluslararası denetim organının kurulması’ girişimi yer alıyor. Hatta daha da ileri giderek, ‘Bu konseye bizzat Gazze’de, Tony Blair ile birlikte ben başkanlık edeceğim’ dedi. “Arap ve Müslüman ortaklarımız Gazze için sorumluluk almaya hazır’ diyerek onları da bu plana dahil etti ve son olarak “Finansman şart, herkes için daha güvenli bir gelecek kuracağız” diyerek maliyeti de onlara yükleyeceğinin sinyalini verdi.

Dün itibarıyla, Katar, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır dışişleri bakanları ortak bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Başkan Trump’ın Gazze’deki savaşı sonlandırmaya yönelik samimi gayretlerinin memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Açıklamada bakanlar, anlaşmayı tamamlamak ve uygulanmasını garanti altına almak için Amerika ve ilgili taraflarla pozitif ve yapıcı bir şekilde işbirliği yapmaya hazır olduklarını teyit ettiler. Ayrıca, Trump’ın barışa bir yol bulma yeteneğine güvendiklerini vurguladılar ve bu bağlamda Trump’ın savaşı sona erdirmeyi içeren önerisini memnuniyetle karşıladıklarını belirttiler.

Aslında Trump’ın bu planı, Amerika’nın Yahudi varlığını bölgede kalıcı kılmak ve Filistin davasını tasfiye etmek için çalıştığı sömürgeci projelerinden sadece biridir. Trump’ın bu planı Batı’nın geçmişte sunduğu tüm diğer çözüm projelerini andırıyor. On yıllar boyunca Yahudi varlığının daha da genişlemesi ve Filistin halkına yönelik katliam, yıkım ve tehcir saldırganlığının aralıksız devam etmesi aradaki tek farktır. Yöneticilerin ihaneti ve iki devletli çözüm denilen şey de, Yahudi varlığını tanımayı ve onun güvenliğini ve istikrarını korumayı hedeflemektedir. Netanyahu’nun bile tenezzül etmediği o uluslararası Filistin devleti masalı ise, artık ucube bir özerklikten başka bir şey değildir!

Trump’ın toplayıp övgüler yağdırdığı ve özellikle de planını uygulamak için gösterdikleri işbirliklerinden dolayı methiyeler dizdiği Müslümanların yöneticilerine gelince, onlar artık zillet ve ihanet şerbetini içmiş, tadına doyamaz olmuşlardır! Gazze halkını yüzüstü bırakan ve onlara yardımdan kaçınanlar da onların ta kendileridir. Bölgeyi boyunduruk altına almak için Amerika ve Yahudi varlığı ile özdeşleşmeyi ve ülkelerini, halklarını ve ordularını ümmetin en azılı düşmanlarının hizmetine sunmayı kendilerine görev edinenler de onların ta kendileridir.

Kral’ın Trump’la görüştükten sonra eski başbakanları toplaması, Ürdün’ü korumak için değildir. Bu toplantı bir danışma veya şeffaflık adımı değil, tam tersine onlara Trump’tan aldığı emirleri dikte etmek içindir. Kral, Trump’ın planı üzerinde büyük ölçüde anlaşıldığını söyleyerek, onlardan da bu çizgide yürümelerini istedi. Bu korkakça tavır, Ürdün halkının, Amerika’nın zillet dolu çözümlerini reddeden ve bunu sokaklarda yürüyüşlerle, kahramanca eylemlerle haykıran onurlu duruşundan ne kadar korktuklarını gösteriyor.

Meseleye bilinçli bir gözle bakıldığında, İslam ümmetinin bugün çektiği tüm sıkıntıların temel nedeninin ne olduğu açıkça görülür. Sömürgeci ve kâfir Batı’nın kurduğu bu küçük ulus-devletlerde yaşanan işgallerin, katliamların, sürgünlerin, yağmanın, aşağılanmanın ve en önemlisi de İslam’ın yönetimden uzaklaştırılıp Allah’a isyan edilmesinin sebebi, İslam Devleti’nin yokluğudur. Halife bir kalkan gibidir; onunla korunulur, arkasında savaşılır. İşte bu yüzden, Müslümanların, kendilerine onurlarını, saygınlıklarını, kendi toprakları ve iradeleri üzerindeki egemenliklerini geri getirecek olan bu devleti kurmayı en öncelikli ve en hayati davaları haline getirmeleri kaçınılmazdır.

Amerika’nın sözde Orta Doğu için hazırladığı çözümler, bizim için bütünüyle ve her detayıyla kabul edilemezdir. Zira bu çözümlerin amacı, Filistin ve tüm İslam coğrafyası üzerinde hegemonya kurmaktır. Üstelik bu çözümler, dinimizde de en büyük haramlardandır! O bozguncuların, o sırtlanların ‘Bizim Amerika’ya ve onun maşasına gücümüz yetmez’ demelerinin ise zerre kadar hakikat payı yoktur!

أَلَيْسَ اللهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ وَيُخَوِّفُونَكَ بِالَّذِينَ مِن دُونِهِ وَمَن يُضْلِلِ اللهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ “Allah, kuluna yetmez mi? Seni O’ndan (Allah’tan) başkalarıyla korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun için bir yol gösterici yoktur.” [Zümer 36] Tek başına savaşan Gazze bile Amerika ve Yahudilere kafa tutmuştur! Şu halde, idrak edilmesi gereken gerçek şudur ki, tek çözüm, bu piyon yöneticileri devirmek ve onların tahtlarının yıkıntıları üzerine tek bir İslam Devletini kurmaktır. Bunun dışındaki her şey beyhudedir ve şer’i çözümden uzaklaşmadır. İslam ümmetinin çektiği acıların uzatılmasından başka bir şey değildir. Hilafet, merkezi davadır, Allah’ın vaat ettiği zafere ve egemenliğe giden tüm kapıları açacak anahtardır.

الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَاناً وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ “Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.” [Ali İmran 173]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://www.hizb-jordan.org/
E-Mail: info@hizb-jordan.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER