Ürdün başbakanı Abdullah Ensour, el-Cezira net sitesine, "Ürdün-"İsrail" ilişkilerinin, egemen bir karar olduğunu açıklayarak bunun kesilmesinin de Ümmet Meclisi'nin onayladığı Ürdün-"İsrail" barış anlaşmasının iptal edilmesine muhtaç olduğuna dikkat çekti." Bunu ise temsilciler meclisinin hükümetten "İsrail" Büyükelçisi'nin Ürdün'den sınır dışı edilmesini talep etmesi hakkındaki konuşmasında söylemiştir.

Bu açıklamalar, bu rejimin Yahudiler için ulaştığı aşağılanmanın ve teslimiyetin boyutunu göstermektedir. Zira o, Yahudiler ile olan ilişkileri egemen bir iş olarak görürken Yahudilerin el-Aksa topraklarında kendisine yaptıklarını -en azından- bu egemenliğe yönelik bir saldırı veya buna yönelik bir kötüleme olarak görmemektedir. Dahası Ürdün rejimi, Yahudilerin uygulamalarını reddetmek için aşağılık ve utanç verici anlaşmayı yeniden gözden geçirmeyi ima etmeye bile cüret edememiştir. Peki o halde iki rejim arasındaki ilişki, nasıl egemen işlerden sayılabilir ki? Oysa bu, Ürdün rejiminin sahip olmadığı bir husustur!

Ey Ürdün Müslümanları!

Ürdün rejiminin, Müslümanların sorunlarından olan tüm hayatî sorunlarda almış olduğu tutumlar, aşağılık, utanç verici ve teslimiyetçi bir tutumdur. Dolayısıyla bu tutumlarla sizleri, helak çukurlarına yuvarlamakta olup sizin zimmetiniz, bu aşağılık rejim karşısında durmadıkça Allahu Subhânehu karşısında temize çıkarmayacaktır. Şayet buna karşı sessiz kalmazsanız, sizlerin hafife alınmasına cüret edilemeyecek ve Allah'ın ve sizin düşmanınız aşağılanacaktır. Nitekim [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

يَكُونُ أُمَرَاءُ يَقُولُونَ وَلا يُرَدُّ عَلَيْهِمْ، يَتَهَافَتُونَ فِي النَّارِ، يَتْبَعُ بَعْضُهُمْ بَعْضًا "Konuştukları halde kendilerine cevap verilmeyen ve birbirini takip ederek ateşe koşuşturan emirler olacaktır." ^{[Taberânî rivayet etti]}

Yahudilerle olan ilişkinin, Allahu Teâlâ'nın şu kavli temelinde olması gerekir:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ قَاتِلُواْ الَّذِينَ يَلُونَكُم مِّنَ الْكُفَّارِ وَلِيَجِدُواْ فِيكُمْ غِلْظَةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ "Ey iman edenler! Kafirlerden yakınınızda olanlarla savaşın ve onlar sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki Allah muttakiler ile beraberdir." ^{[et-Tevbe 123]}

Dolayısıyla karar sahibi olan bir efendi, kendisini istediği gibi evirip çeviren kafir Batı'ya bir köle olmaz. Sadece emrini yerine getireceği ve hidayeti üzere yürüyeceği yaratıcısına bir köle olur. Zira Allahu Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:

مَنْ كَانَ يُرِيدُ الْعِزَّةَ فَلِلَّهِ الْعِزَّةُ جَمِيعًا إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ وَالَّذِينَ يَمْكُرُونَ السَّيِّئَاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَكْرُ أُولَئِكَ هُوَ يَبُورُ "Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli biz azab vardır.  Onların tasarladıkları boşa çıkıp bozulur." ^{[Fâtır 10]}