14 Kasım 2015 Cumartesi günü Viyana toplantısının ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve BM elçisi Staffan de Mistura ile düzenlenen ortak basın toplantısı sırasında şunları söyledi: “Suriye ile ilgili olarak Viyana toplantısına katılan katılımcılar, Suriye’de hangi grupların terör örgütü olarak nitelendirileceği konusundaki ortak çalışmayı Ürdün’ün koordine edeceği üzerinde anlaşmaya vardılar” Diğer taraftan Lavrov, Rusya’nın terörle mücadele çabalarını desteklemek için Amman’da Rus bilgi merkezi kurulacağını bildirdi. 23 Ekim 2015 tarihinde Lavrov, Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cudeh ile Viyana’da düzenlenen mini bir toplantının ardından terörle mücadele hakkında bilgi alışverişinde bulunmak amacıyla Amman’da bir koordinasyon merkezi kurulacağını açıklamıştı. Viyana’da gazetecilere verdiği demeçte Lavrov, “Ürdün ve Rus silahlı kuvvetleri, Suriye hava sahasında hava kuvvetleri tarafından yapılacak operasyonlar dâhil operasyonları koordine etmek üzere anlaşmaya vardılar.” dedi. Bu açıklama, Ürdün’ün davet edilmediği dörtlü Viyana toplantısından kısa bir süre önce yapıldı. Oysa Ürdün Dışişleri Bakanı, Lavrov’un bu açıklamasını dinlemek üzere Viyana’da bulunuyordu.

Aslında Ürdün’e havale edilen bu rol, fonksiyonel pis bir roldür. Ürdün rejimine en düşük derecedeki bir memur gibi davranılıyor. Ancak ne var ki rejim, kendisine havale edilen bu rolü, bir kahramanlık olarak görüyor. Medya ilişkiler ve iletişim Devlet Bakanı ve hükümet sözcüsü Muhammed el-Mümini tarafından yapılan açıklamada, “Bu rolün Ürdün’e havale edilmesi, dünyanın bütün ülkeleri ile kurulan dostluk ilişkileri ve terörle mücadeledeki vizyon netliğini gösterir. Ürdün bu vizyonu en sert ve güçlü bir şekilde ifade etme cesaretine sahiptir.” diye konuştu. Suriye’deki kutlu devrimi diri diri toprağa gömmek ve ümmetin kalkınma projesini hüsrana uğratmak için kâfir güçler ile işbirliği yapmak, kahramanlık mı oldu? Kirli sekreterlik işleri yapmak, saygınlık ve itibar olarak mı kabul ediliyor?

Ürdün rejiminin, böyle mücrim komplocu bir rolü kabul etmesi, Müslümanları ezmek ve küçük düşürmek için çalan sömürgeci ve zorba küfür güçlerinin hizmetinde olduğunu gösterir. Kâfir güçler, Müslüman ülkelerin kaynakları üzerindeki hâkimiyet ve hegemonyanın devam etmesini istiyor. Bu nedenle İslam temelinde Müslümanların kalkınmasını önlemek ve onların geleceğine ilişkin bir yol haritası çizmek için çalışıyorlar. Kuşkusuz Ürdün rejimi, siyasi çevreler ve güvenlik güçleri, öldürülen Müslümanların vebalini taşıyacaklardır. Küfür, zulüm ve sömürgeci karanlık güçler tarafından akıtılan kanlar hakkında kıyamet günü hesaba çekileceklerdir. Ürdün rejiminin tüm taraflar arasında koordine yürüterek hazırladığı liste, İslam’ı en yakın tehlike ve risk olarak gören kâfir ülkelerin standartlarına uygun olacaktır. Kâfir ülkeler, bir yaşam biçimi olarak İslam ile mücadele etmek için terör kavramını ürettiler, hatta terörün babasıdırlar. Batı, terör kisvesi altında Müslümanları kalkınma projesinden ve izzetin kaynağı olan Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulmasından alıkoymak için çalışıyor.

Ey Ürdün’deki Müslümanlar! Rejim, insanları helake doğru sürüklediğini biliyor. Sırf kâfir Batının rızasına nail olmak için Ürdün Müslümanlarının çıkar ve kutsalları ile adeta kumar oynuyor. Dinimiz ve ülkemiz pahasına ülke ve insanları kâfir ve zalim güçlere peşkeş çekmiştir. Gelin hep birlikte siyasi çalışma yapalım ki rejimin, bizi, kardeşlerimizin kanını akıtan kâfir Batının suç ortakları yapmadan önce ona engel olalım. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: 

لا يزالُ المؤمنُ في فسحةٍ من دينِه، ما لم يصبْ دمًا حرامًا “Haram kan irtikâp etmedikçe mümin, daima dininin genişliğinde olur.”

Haydi, Allah’a ve O’nun dinine yardım ederek, Allah’ın sizden razı olacağı çalışmayı Allah’a gösterin. Bilin ki Allah’ın rızasını kazanmanın yolu, O’nun Şeriatını uygulamak ve Hilafet Devletini kurarak İslami hayatı yeniden başlatmaktan geçer. Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir vaadi ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet metodu üzere olacağına dair bir müjdesidir.