Dünya bugün liderliğin ve halkın işlerine bakmaktan çok siyasi kazancı önemseyen başarısız bir sistemin temelden çöküşüne tanık oldu.

Bu olay, her düzeyde Amerikan sisteminin kurumsal başarısızlığını ortaya koyuyor:

• Kurumsallaşmış ırkçılık
• Kurumsallaşmış yabancı düşmanlığı
• Kurumsallaşmış servet eşitsizliği
• Kurumsallaşmış kurumsal çıkarlar
• Kurumsallaşmış sağlık hizmetlerine erişim eşitsizliği

Trump’ın Amerika olduğunu anlamalıyız, o bir sapınç değildir. Trump, adaleti reddeden ve halkın işlerini gütme yükümlülüğüne ihanet eden yozlaşmış demokratik, laiklik ve kapitalist Amerikan sisteminin bir sonucudur.

On yıllardır süren siyasi umursamazlık, birdenbire sisteme olan güvensizliğe ve kutuplaşmış bir toplumun çöküşüne dönüştü. Amerika, siyasi, ekonomik, ırksal ve kültürel olarak bölünmüş bir millettir, altüst olmuştur.

Amerikan demokrasisi, kendi halkının ve dünyanın gözünde yaralanmıştır. Dünyanın farklı yerlerinde yarattığı bir “Muz Cumhuriyeti”ne benziyor. Atasözlerinde olduğu gibi “kişi ettiğini bulur.”

Dünyanın alternatif bir sistemi benimsemesinin zamanı gelmiştir. İslam bu alternatifi sunuyor. Hilafet Devleti tarafından uygulanan İslam uygarlığı, farklı ırk ve milletten insanları eritmede, yoksulluklarını gidermede, haysiyet, sağlık, barış, güvenlik ve her şeyin ötesinde adaleti sağlamada benzersiz ve rakipsiz bir sicile sahiptir. Dünyanın dört bir yanındaki milyarlarca insan, işlerinin güdülmesi için ilahi bir sisteme ihtiyaç duyuyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ Fetih süresinde şöyle buyuruyor:

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ“Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini, doğruluk rehberi Kuran ve hak din ile gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter.”^{[Fetih 28]}