Hizb-ut Tahrir / Amerika, 23 Nisan 2017 Pazar günü İlonois Lombard’da “İslam, Bizim Dinimiz, Onurumuz ve İnsanlık İçin Tek Umuttur”başlıklı yıllık Hilafet konferansını gerçekleştirdi. Konferansta Amerika’daki Müslümanlar için izzet ve itibar kaynağı olarak İslam’ın önemine vurgu yapıldı. Müslümanlar, nasıl ilkelerini koruyabilirler, bu ilkelerini nasıl siyasi aktivizmin temeli yapabilirler konusu ele alındı. Son yıllarda Amerika’da Müslümanlar, sol ve sağ kanat medyanın, politikacıların ve aktivistlerin saldırısına maruz kalmaktadır. İslami değerler, ilkeler ve uygulamalar hedef alınarak Müslümanları utandırmak için bu şeri hükümler şeytanlaştırılmaktadır. Çünkü karşılaşılan zorlukların üstesinden ancak İslami değer ve ilkelere sarılarak gelinebileceğine dair Amerika’daki Müslümanlar arasında artan bir anlayış söz konusudur.

Konferansta üç konuşma yapıldı. Konferansın sonunda soru cevap bölümü yer aldı. İlk konuşmanın başlığı “Gücümüz, İslam”dır. Konuşmada, Müslümanların İslam’a “sahip” olmak ve ilkelerine sarılmakla gurur duymaları gerektiği ifade edildi. Düşünme biçimi, kimlik, ibadet, sosyal, ekonomik ve politik sistem sağlam bir İslami akideden doğar ve bir Müslüman, çevresini kuşatan İslam karşıtı anlatılardan kapsamlı bir akideye sahip olmakla kurtulabilir denildi.

İkinci konuşmanın başlığı “Batıl Son Bulacak İslam Egemen Olacak” idi. Konuşmada, toplumun yaşam kaynağı olan İslam’a yönelik iftiralar ele alındı. İslam uygulandığında, sosyal problemlere çözümler sunacak denildi. Konuşmacı, kimliğimizi oluşturan ve yaşadığımız bugünün dünyasında egemen güç olan ve şu an atmosferinde zor nefes aldığımız kapitalizm karşısında hakkı söyleyen İslam’ın her şeye merkez olması gerektiğine vurgu yaptı. Tıpkı konuşmada da dile getirildiği gibi İslam, “bizi şöyle tanımlamaktadır: Biz, insan hayat ve kâinatın yaratıcısının bizim için belirlediği hükümlerle kayıtlı bir ümmetiz. Biz, sadık ve adaletli erkekler için ilim ve irfan tesis etmiş bir ümmetiz. Biz, zulüm karşısında hakkı söyleyenlere ahirette en yüksek mertebeler vaat edilmiş bir ümmetiz.” Velhasıl biz, “insanların her şey sonrasında dile getirdikleri ve bunu ben ailem için istiyorum”diyecekleri alternatif için çalışan bir ümmetiz.

Üçüncü konuşmanın başlığı “Efendimiz Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Yöntemi Üzere Siyasal İslami Aktivizm” idi. Konuşmada konuşmacı, İslam’ı ülke, dünya ve toplumda siyasal aktivizmin tek kaynağı olarak kullanma gereksinimini vurguladı. Örneğin, medyanın ayrıştırıcı ve manüplatif saldırıları karşısında “Topluluklarımız camilerde, Müslüman öğrenci gruplarında ve Müslümanların diğer organizasyonlarda düzenlenen etkinliklerde birbirlerini desteklemeli ve İslami perspektifi yaymak için düzenlenen proaktif etkinliklere sponsor olmalıdır.” Konuşmacı, Hizb-ut Tahrir / Amerika’nın topluluklarımızın İslami ilkeleri korumasına nasıl yardımcı olabileceğine açıklık getirdi. Aynı hedefler için çalışan ancak farklı görüşlere sahip olan “MSA’lar ve benzeri örgütlere, topluluklara, organizasyonlara yardım etmek”için biz buradayız dedi. İslami sistemlerin detayları ve topluma uyarlanması hakkında Müslümanların bilinçlendirilmesine, ayrıca İslam’ın Gayrimüslim cemaatler ve Gayrimüslimlerin tek umudu olarak sunulmasına yardımcı olabiliriz. Gerçekten bugün Gayrimüslimler, başarısız ideolojilere alternatif arıyorlar. Konferans, soru cevap şeklindeki bir panelle sona erdi. Konuşmacılar, katılımcılardan gelen sorulara yanıt verdiler.

Bu konferans, 1924 yılında İslami yönetim sistemi Hilafetin yıkılışı münasebetiyle Hizb-ut Tahrir tarafından düzenlenen küresel kampanyanın bir parçasıdır. Bu, dünyadaki Müslümanlara Hilafetin yeniden kurulması sorumluluğunu hatırlatma adına yapılmış küresel bir çağrıdır.

Hizb-ut Tahrir, İslam dünyasında yeniden Hilafet Devletini kurarak İslami hayatı başlatmak için çalışan küresel İslami siyasi bir partidir. Hizb, ABD dâhil Batılı ülkelerin herhangi birinde Hilâfeti kurmak için çalışma yapmaz ya da teşebbüste bulunmaz. Hizb, amaçlarına ulaşmak için militanvari araçları kullanmaz ya da kullanılmasını kabul etmez.