بسم الله الرحمن الرحيم
- Basın Açıklaması - Gazze'deki Toplu Katliamın Tek Çözümü, Sözde Yahudi Varlığının Kökünü Kazımak Üzere Müslümanların Ordularını Seferber Etmektir!
Sözde Yahudi varlığının 15.01.2007 Salı gününden beri yürüttüğü katliam kampanyası, çoğunluğu Gazze Şeridi'nden olmak üzere -Allah hepsine rahmet eylesin- kırkın üzerinde şehit verilmesi ile sonuçlandı. Müslümanların kanlarını akıtmaya susamış sözde Yahudi varlığı, kurşunlar ve füzelerle başladığı bu mücrim kampanyasını, şimdilerde yiyeceksiz, ilaçsız, yakıtsız Gazze Şeridi'ne dayattığı ölümcül ablukası ile tamamlamaktadır.
İslâmî âlemdeki devletlerin, bilhâssa Filistin'e komşu olanların -Filistin Otoritesi de dahil- tepkisini gözlemleyen herkes, bu devletlerin sırf uyumadıklarını, aksine daha da beteri ölüm sessizliğine gömüldüklerini görür. Tavırları, derin bir sessizlik ile alçak bir kınama tavrı arasına sıkışıp kalmıştır. Onların misâli, "İsrail'i ortaya çıkaran ve Ümmet'in bağrına saplanmış zehirli bir hançer olması için onu para ve silahla finanse eden" Kâfir devletlere seslenerek katliamı durdurmasını ve ablukayı hafifletmesi için müdahalede bulunmasını isteyenin üslubunu andırmaktadır. Kimileri de Filistin Otoritesi'nden, şehitlerin ruhlarına saygı amacıyla en azından bir günlüğüne de olsa Filistin'i satma müzakerelerini durdurmasını talep etmektedir!
Aslında meselenin özü, Gazze konusundan bahsedenlerin -kasten- onu kurban edenler olmasıdır. Oysa onlar asla buna el atmamışlardır. Üstüne üstlük Gazze meselesini, hem kâfirlerin hem de ajanları olan İslâmî âlemdeki mevcut hain nizâmların, "onlara suç ortağı olmak ve şirin gözükmek amacıyla" kabul ettiği siyâsî esâslara ve örflere göre ele almışlardır. Oysa bunlar özetle, Gazze halkı üzerindeki ablukayı hafifletsinler diye Kâfirlere ve Yahudilere tevessül etmekten ötesi değildir. Zaten onlar "tüm insanlık nezdinde" mevcut bulunan, "orduların vazîfesi" mefhumunu sözlüklerinden silmişlerdir ki bu, hem Ümmet'i, hem de hurumâtını ve topraklarını savunmak yolunda savaş ve çarpışmadır.
Aslında meselenin özü, sözde Yahudi varlığının ta kendisidir. Katleden de, açlığa mahkûm eden de, ilacı ve yakıtı kesen de, "bilhassa Gazze'de" sabah-akşam Filistin halkının kanını döken de bizâtihi odur! Dolayısıyla bu mesele hakkında İslâm'ın koyduğu çözüm, bu sözde Yahudi varlığını kökünden kazımak üzere orduları seferber etmektir. Bunun haricindeki bütün laflar, sıkıntıları artıracak, Ümmet'i heder edecek ve bilinmesi dînen zaruri olan şu hükmü askıya alacaktır: وَلَن يَجْعَلَ اللّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً "Muhakkak ki Allah, Kâfirler için Mü'minler aleyhine asla bir yol (egemenlik) kılmayacaktır!" [Nîsa 141]
Filhakika Ümmet, gerek muazzam İslâmî Akîdesi, gerek mü'min ve muhlis erleri, gerekse beldelerinde yığılmış silahları ile, insanlar arasında dünya hayatına yapışmaya en düşkün bu sözde Yahudi varlığı gibi yüzlercesini hezîmete uğratır da Ümmet'in boyunlarına musallat olmuş aşağılık yöneticilerden başka hiç kimse de buna mânî olamaz.
Bizler Hizb-ut Tahrir / Filistin olarak, Beyt-il Makdis'ten ve el-Makdis'in eteklerinden haykırıyor, Ümmet'in ordularına sesleniyor ve diyoruz ki: Ey insanlar için çıkartılmış en hayırlı Ümmet'in evlatları daha ne zamana kadar? Ey mücâhitlerin torunları, Ey Ömer'in ve Salâhuddîn'in torunları, daha ne zamana kadar? Sabah-akşam akıtılan kanlar ve kıyılan canlar damarlarınızdaki kanları kaynatmaya yetmez mi? Sözde Yahudi varlığının el-Aksâ'nın tertemiz toprakları üzerinde çöreklenmiş olması harekete geçmenize yetmez mi? Ey insanlar için çıkartılmış en hayırlı Ümmet'in evlâtları, daha neyi bekliyorsunuz? Haydi izzet ve azâmet destanı yazmak için kıyâma kalkın, Ey İslâm'ın askerleri! Semânın ve arzın Rabbini râzı edecek bir Halîfe'ye beyat için kıyama kalkın! el-Mustafâ [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e icâbet etmek üzere Halîfesinin ardında saf tutacağınız Râşidî Hilâfet için kıyâma kalkın artık!
الإمام جنة يقاتل من ورائه ويتقى به "İmâm [Halîfe] kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur."
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
H. 13 Muharrem 1429
M. Pazartesi, 21 Ocak 2008