بسم الله الرحمن الرحيم
- Basın Açıklaması - Batı Şeria'daki Hilâfet'in Yıkılış Yıldönümünü Anma Amellerinin Ertelenmesine Yönelik Talepler Hakkında
Yaklaşık bir haftadır bazı saygın, etkin, yetkin şahsiyetler ve kuruluşlar, özellikle el-Halîl şehrinde olmak üzere Hizb-ut Tahrir şebâbının önde gelen bazı şahsiyetlerine seslenerek Hilâfet Devleti'nin yıkılış yıldönümünü anma faaliyetleri kapsamında Hizb'in ilân ettiği etkinliklerin ertelenmesini talep ettiler. Nedeni ise Batı Şeria ve Ğazze'deki atmosfere hakim olan mevcut ayrılıkçı gerginlik, tansiyon ve kızgınlık halidir. Onlar, mevcut gerilim halinin bu etkinlikleri çizgisinden ve hedeflenen maksadından saptırmak için provokatörlere giriş kapısı aralayacağı yönündeki ciddî kaygılarını dile getirdiler. Bu talepler, 01.08.2008 Cuma günü ilâ 02.08.2008 Cumartesi günleri yoğunlaştı. Zîra el-Halîl şehrinin hayırlı evlatlarından bazıları, bu talebi önde gelen üç yerel gazetenin birinci sayfasında yayınladılar. Talebin metni aşağıdaki şekildedir:
بسم الله الرحمن الرحيم
Çağrı
Saygın, etkin, yetkin şahsiyetler, vatanî kurumların temsilcileri, el-Halîl Belediye Başkanı ve el-Halîl'deki vatanî güçlerin temsilcileri olarak, her zaman olduğu gibi sorumluluk bilincinde olmaları ve Filistin gündemindeki mevcut koşulları dikkate almaları için Hizb-ut Tahrir / Filistin'deki kardeşlere sesleniyoruz. Bizler, 02.08.2008 Cumartesi günü kararlaştırılan etkinliklerin ertelenmesi için bu nidâ ile sizlere sesleniyoruz. Bizleri, aramızı düzeltmeye ve fitneye engel olmaya alıştırıp bize hep bunu öğütleyenlerin bu nidâya icâbet edeceğinden emîniz. Muhakkak ki Allah, el-Muvaffik'tir.
Hilâfet Devleti'nin harcı olarak değerlendirdiğimiz, birçok faaliyetimize hep katılmış, fikirlerimize daima ihtimam göstermiş ve sıkıntılı anlarımızda sürekli yanımızda olmuş, bu nida sahiplerinden olan hayır ve fazilet halkımıza diyoruz ki; Müslümanların durumuna gösterdiğiniz ihtimâmdan, berrak etkinliklerimize şaibenin karışmaması ve Nübüvvet Minhâcı üzere Râşidî Hilâfet meselesine adanması için gösterdiğiniz gayretten ötürü sizlere müteşekkiriz. Biliyoruz ki sizleri bu talebe iten faktör, Müslümanların ve İslâm Dâveti'nin maslahatıdır. Dolayısıyla Allah, sizleri mübarek kılsın ve hayır ile mükâfatlandırsın. Taleplerinize aşağıdaki şekilde icâbet etmeyi kararlaştırdık:
1. Hilâfet'in yıkılış yıldönümünü anma etkinlikleri ertelenmez, iptal edilir. Çünkü ertelenmesi ile vakti geçmiş ve Hilâfet Devleti'nin yıkılış yıldönümünü anmanın dışında farklı amellere dönüşmüş olur. Hele ki sizleri kaygılandıran koşulların yakın gelecekte ortadan kalkması beklenmemekteyken.
2. Bu nedenle size ve taleplerinize saygımız ve sürekli katılmakta olduğunu etkinliklerimize gönül rahatlığı ile iştirak etmenize yönelik çabamız çerçevesinde, Kalkilya ve el-Halîl'de yapılacağı duyurulmuş iki yürüyüşü iptal etmeyi, ancak RamAllah ve Tulkerim'deki konferansları belirlenen programa göre gerçekleştirmeyi kararlaştırdık. Çünkü mezkûr kaygılarınız sırf yürüyüşlere ilişkindir.
Bu münâsebetle Filistin halkına ve tüm Müslümanlara aşağıdaki hususları beyân ediyoruz:
1. Hilâfet'in yıkılış yıldönümünü anma etkinliklerimizi ilân ettiğimizden beri Otorite, korkutma ve yıldırma kampanyası yürüttü ve ardından bunu, bilfiil infâz ederek bu yıldönümündeki tüm etkinliklerimizi engelledi. el-Halîl'de hanımların konferansını engelledi, Beyt Lahim ve Cenîn konferansını engelledi, bunların hepsinde Hizb'in pek çok şebâbını tutukladı, konferans mekanlarını ve bağlantı yollarını adeta askerî abluka altına alarak insanlara coplarla saldırdı. Tüm bu korkutma ve yıldırma kampanyası, ardından bunların engelleme yoluyla infâz edilmesi ve ağızların kapatılması kesinlikle bizleri korkutamayacaktır. 31.07.2008 tarihli beyânımızda, Otorite'nin tüm tehditlerine ve yıldırmalarına rağmen etkinliklerimizi yapmayı sürdürmeye azmettiğimizi teyit etmiştik. Bunun içindir ki kararlarımıza etki etme noktasında Otorite'nin korkutmasının ve yıldırmasının bize göre hiçbir değeri yoktur ve bu icâbetimiz sadece, bu taleplerin değer verdiğimiz muhterem şahsiyetlerden gelmiş olmasındandır.
2. Birebir görüşmeler veya yerel medya organları yoluyla yaşanan genel tartışmalar sırasında, böylesi bir atmosfer altındaki yürüyüşlerimizi sabote ederek doğru çizgisinden saptıracak provokatörler ve "kirli eller" sık sık gündeme geldi. Diyoruz ki bu hadiselerin yaşanmasının baş sorumlusu Filistin Otoritesi'dir. Çünkü Otorite'nin, cebir ve şiddet zoruyla da olsa meşru amellerimizi engellemeye yönelik ısrarı, bu ihtimâli kapı aralayan faktördür. Eğer Otorite, iç barışı korumada dürüst olsa, kimi kesimlerle hesaplaşma derdine düşmese, amellerimizi serbest bırakır, sakin bir seyir halinde olaysız yapılabilir ve herhangi bir güvenlik önlemi almasına gerek kalmaksızın sırf izlemekle yetinmesi yeterli olurdu. Otorite'nin güvenlik birimleri, Yahudi ordusu bir şehre veya bir köye girdiğinde görevini bitirene kadar tek tek saklanmıyor mu? İşte bu Otorite, bir taraftan "güvenlik" kuvvetlerini Yahudi ordusu karşısında saklanmaya zorlayıp Filistin güvenlik birimlerini görmekten rahatsız olmaksızın görevini tamamlamasına imkan verirken, diğer taraftan bir konferans veya yürüyüş ile Müslümanlara Hilâfet'i hatırlatmak istediklerinde Ümmetlerinin evlatlarına baskı yapmalarını ve onlara karşı aslan kesilmelerini istemektedir. Güvenliğin korunması ve bunun da amellerimizi yasaklamaya yönelik bir gerekçe olması hususunda Otorite'nin iddialarını yalanlayan faktör, Otorite'nin kapalı bir salonda hanımlara yönelik konferansı engellemesidir. Şimdi hanımların konferansı, vatanî güvenliğe yönelik bir tehdit midir yoksa Allah'a, Rasulü'ne ve mü'minlere yönelik bir düşmanlık mıdır?
3. Bu sene kanuna göre Otorite'ye tebligatlar gönderdik ve önceki neşriyatta da bu tebligatların gerekçelerini ve şer'î hükmünü açıladık. Ancak Otorite, amellerimizi engellemek uğrunda kanunu çiğnedi, kuvvet kullanmak, yakalamak ve tutuklamak yoluyla amellerimize saldırdı, bu elîm yıldönümündeki amellerimizi sabote etti. Hukukçular, insan hakları aktivistleri ve benzeri kesimler olmak üzere kamuoyu ile ilgilenen herkes, amellerimizi Otorite'nin müdahalesi olmaksızın yapmamız için kanunun gerektirdiklerini yerine getirdiğimizi, Otorite'nin ise bu eylemleri ile haklarımıza saldırdığını ve kendi çıkarttığı kanunu kendisinin çiğnediğini teyit ettiler. Şunu da teyit ederiz ki Otorite, kendi kanunu çiğnemede ısrarla bu çizgiyi takip ederse adımına adımla karşılık vereceğiz ve uygun gördüğümüze göre tebligat göndererek veya göndermeksizin yürüyüşlerimizi yapacağız.
4. Son olarak; gerek Filistin halkı, gerekse tüm Müslümanlar bilmelidirler ki siyâsî haklar olmak üzere -ki İslâm davetini taşımak bunların başında gelir- mevcut haklar, ne yöneticilerin, ne de yönetici kılıklı kimselerin bir lütfüdür. Aksine bunlar, Ümmet'in hakkıdır, vecîbesidir ve el-Mustafâ [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in hidâyeti üzerine seyretmek maksadıyla bunları söke söke almak için mücadele etmelidir. Nitekim SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: والله يا عم لو وضعوا الشمس في يميني، والقمر في يساري، على أن أترك هذا الأمر، ما تركته، حتى يظهره الله أو أهلك دونه "Vallahi, Ey Amca! Bu işi terk etmeme karşılık, güneşi sağ elime ve ayı da sol elime koysalar, yine de vazgeçmem! Tâ ki ya Allah, onu (İslâm'ı) izhâr eder, ya da ben onsuz helâk olurum."
وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ "Şüphesiz ki Allah, emrine ğâlibdir, muktedirdir. Velâkin insanların çoğu bunu bilmezler!" [Yûsuf 21]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
H. 2 Raceb 1429
M. Cumartesi, 02 Ağustos 2008