بسم الله الرحمن الرحيم
Yaşlılara, Kadınlara ve Çocuklara Karşı Aslan Ama Savaşlarda Deve Kuşu! Tagut Beşar, Yahudilerin Suriye'ye Yönelik Saldırısına Bir Cevap Olarak Suriye Halkını Bombalamaktadır!
Yahudi varlığının uçakları 05.05.2013 günü Suriye'nin hayatî alanlarına baskı düzenledi ve bunun öncesinde de, yani 03.05.2013 günü başka hayatî tesislere baskın düzenlemişti... İşte tüm bunlar, Suriye'ye yönelik tekrarlanan saldırganlığın bir devamıdır. Zira 2007 yılında Ayn es-Sâhib eğitim merkezine, ardından da Deyr ez-Zoor'daki hayatî tesislere saldırı düzenlemek için Beşar'ın evinin üzerinden uçuş yapılmış ve bu yılın Ocak ayı ile Mayıs ayının başlarında birbiri ardına üç saldırı düzenlenmişti! Dolayısıyla bu saldırılar, Yahudi varlığının istediği zaman ve istediği yere yaptığı eski-yeni saldırılardır! Ancak yeni olan, rejimin daha önceki yıllarda yapılan saldırılarda "doğru zaman ve doğru yerde cevap vereceğiz" şeklindeki teraneyi tekrarlayarak sonra da bundan geri adım atmakla yetinmesi olmuştur. Zira ne bir cevap vermiş ne de harekete geçmiştir! Ancak o, bu yıl yapılan son üç saldırıda cevap verme cesaretini göstermiştir. Ancak hani nerede? Oysa onun cevabı Yahudi varlığına karşı değil, bilakis tagutun Suriye halkına karşı vahşî ve kanlı kampanyalar başlatmak şeklinde bu varlığa saldıranlara yönelik olmuştur!
Yahudi devletinin, Suriye'nin hayatî tesislerini bombaladığı gün rejimin katliamından dolayı Suriye'deki şehitlerin sayısı yaklaşık iki yüze yükselmiştir...! Zira tagut rejim yönünü Banyas, el-Beyda ve Ras el-Nebe'ye çevirirken İran uzantılı Hizbullah da yönünü el-Kasr şehri ile çevresine yöneltmiştir. Yahudilerin, Suriye ile Suriye içinde bombalanan ve aynı şekilde Lübnan semalarından bombalanan hayatî tesislerine yönelik saldırılarına gelince... Bu saldırı, tagutun, tâbilerinin ve takipçilerinin bir saat bile olsa silahlarını Yahudilere karşı çevirmeleri için yeterli olmadığı gibi ardından bu silahlar el-Beyda, Ras el-Nebe ve el-Kasîr'deki yaşlıların, kadınların ve çocukların bedenlerinden kan damlatır bir hale gelmiştir! Nitekim Yahudilerin uçakları Suriye'deki hayatî tesisleri bombalarken tagut rejimin uçakları ile onun yardımcı rampaları da bu saldırıya Suriye halkını bombalamakla cevap vermiştir! Yani onlar, sanki Suriye'nin kalbinde değil de Vakvak ülkesinde yaşanıyormuş gibi Yahudilerin saldırısına karşı sağır, dilsiz ve kör olmuşlardır! Zira tagut rejim, Yahudilere karşı korkaklık ve alçaklık elbisesi giyerken ancak o, Suriye'deki yaşlılara, kadınlara ve çocuklara karşı saldırgan bir aslanın kükremesini anlatan fare gibidir. Nitekim Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], ne kadar da doğru söylemiştir: إِنَّ مِمَّا أَدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلَامِ النُّبُوَّةِ إِذَا لَمْ تَسْتَحْيِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ "İnsanların Nübüvvet sözlerinden ilk öğrendiklerinden biri de: Eğer haya etmiyorsan dilediğini yap." [Buhari, Ebi Mesud'dan tahric etti]
Ey Dâr-ul İslam'ın Merkezindeki Halkımız: Tagut rejim, sizleri düşman saymakta, ardından sizleri katletmek ve hurumatlarınızı çiğnemek için yeri ve göğü öldürücü silahlarıyla doldurmaktadır. Yahudilere karşı ise o, şuan değil, bilakis Golan'ı heba eden, habis bir operasyonla buradan çekilen helak olmuş babasından bu yana uysal bir kuzu gibidir. Zira babası, askerleri yüzüstü bırakmış, ön cephelerde ilerledikleri halde onlara çekilmelerini emretmiş ve askerlerin cesaretlerini kırmak için de onların arkalarından radyoda Kenitra'nın düştüğünü açıklamıştır. Nitekim askerler de daha henüz Kenitra'ya ulaşan Yahudiler olmadığı bir sırada ön hatlardan çekilmişlerdir! Bunu üzerine düşman ordusu, bu hıyanetten dolayı buraya ulaşma imkanı bulmuşlar ve sonra baba ve oğul, Yahudiler Golan'da kendilerini Filistin'deki yerleşim birimlerindeki güvenliklerinden daha fazla güvende hissetsinler diye on yıllar boyunca Golan'daki Yahudilerin güvenliğini korumuşlardır!
Ey Müslümanlar ve Ey Sadık Ayaklanmacılar: Amerika ile müttefikleri, mevcut laik Cumhuriyet sisteminin yapısının kalması şartıyla tagutun güvenliğini sağlayacak ve onun yerini daha korkunç ve daha karanlık başka yüzlerle değiştirecek olan anlaşmalar yapmak için hazırlık yapmaktalar ve Şam topraklarına İslam yönetiminin gelmesini geciktirmek için de büyük bir çaba harcamaktadırlar. Zira İslam yönetimi, kafirlerin, münafıkların, tâbilerin ve takipçilerin helaki olacaktır. O halde onların, şerir planlarının gerçekleşmesine imkan vermemek için azimli olunuz, dahası hak üzere sabit kalınız ve Hilafet'ten başka bir alternatifi kabul etmeyeceğinize dair Allah'a söz veriniz. Zira sizler, zeki kanlarınızı akıttınız ve büyük fedakarlıklar gösterdiniz. O halde geçiş hükümetini veya geçici hükümeti pazarlayan Amerika ile Avrupa'nın kuklalarına aldanmayınız. Zira bu hükümetler, onlara övgüler yağdıran ve sömürgeci kafirler ile Münafıkların yaptıkları gibi İslam'a ve Müslümanlara tuzak kuran hükümetlerdir. Dolayısıyla ne daha önceki Ulusal Konsey'in ne Ulusal Koalisyon'un ne de uzaklardan gelen Hitto'nun sizlere bir hayrı dokunacaktır. Bilakis onlar, Amerika ile diğer müttefiklerinin yaklaşımı üzerindedirler...
Amerika ile müttefikleri, Beşar'ın geriye Hafız, Beşar ve takipçilerinin yapmış oldukları gibi kendi çıkarları ile Yahudilerin güvenliğini koruyacak olan kendisi gibi bir ajan bırakması için azimlerini bilemekteler ve tuzaklarını birleştirmektedirler. Zira onlar, alternatif bir ajanı olgunlaştırmaktan vazgeçinceye kadar katletmesi ve yıkması amacıyla Şam tagutu için atmosferler oluşturmaktadırlar. Bu sırada rejim, ülkeyi yok eden Amerika'ya zarar vermemekte, ordusunu helak etmekte, dahası Yahudi varlığı Suriye'nin hayatî tesislerini bombalamaktadır. Zira bu rejim, Yahudileri, Amerika'yı ve onun müttefiklerini düşmanı olarak görmemekte, bilakis onun düşmanları Şam halkından olan insanlardır... Amerika ile müttefiklerinin davranışları işte bu şekildedir: Zira onlar, bir ajanı başka bir ajanla değiştirmek için büyük bir çaba harcamaktadırlar. Zira şayet bunu gerçekleştirmezler ise yönetimde onlara İslam galip gelecektir. Dolayısıyla onlar, Ümmeti bu ilerleme ve hareket karşısında yeise, ümitsizliğe ve oturmaya sevkedeceğini zannederek arkalarında bir yıkım ve harabe bırakmak istemektedirler. Ancak onlar, bu Ümmetin azametini fark etmemektedirler. Zira bu Ümmetin içerisinde, zalimlere rağmen yeryüzünü imar edecek ve Münafıkların entrikalarına rağmen ekini ve nesli çoğaltacak olan yürekli adamlar bulunmaktadır. Nitekim bu Ümmet, yeryüzünde fitne ve fesat saçan, öldüren, katleden ve yıkan Haçlı ve Tatarların olduğu onların daha önceki yandaşları döneminde de yaşamış ancak Ümmet onları hezimete uğratmış, onları kötü bir şekilde sürgün etmiş ve onlar da sanki daha dün hiç burada barınmamışlar gibi etkilenmişlerdir. Dolayısıyla Ümmet, yeniden hayata dönerek düşmanlarını yok edecek, onları hiç hesap etmedikleri bir yönden ortadan kaldıracak ve bu Ümmet yeniden insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir Ümmet olacaktır: كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَوْ ءَامَنَ أَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ "Sizler, insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz. Ma'rufu emreder, münkerden nehy eder ve Allah'a iman edersiniz. Ehl-i Kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için hayırlı olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır." [Âl-i ‘İmrân 110]
Ey Müslümanlar: Hizb-ut Tahrir sizler için bir nasihatçidir. Nitekim tagutun helak olması yaklaşmış olup Allah zalime mühlet vermektedir, ama sonra da onu aziz ve güçlü bir şekilde yakalayacaktır. إِنَّ اللَّهَ لَيُمْلِي لِلظَّالِمِ حَتَّى إِذَا أَخَذَهُ لَمْ يُفْلِتْهُ "Allah, zalime mühlet verir. Ama onu bir de yakaladı mı bir daha bırakmaz." [Buhari, Ebi Musa'dan tahric etti] Dolayısıyla tagutun helak olması yaklaştıkça anlaşmalar hızlandırılmakta, dahası müdahale konuşmaları artırılmaktadır. Zira Amerika ve müttefikleri, her ne zaman Müslümanların hareketinin güçlendiğini görse ve İslam'ın hükmünün Dâr-ul İslam'ın merkezi Şam'a geleceğini hissetse bazen kuklalarıyla müzakerede bulunmak için siyasî çözüm adıyla bazen de kitle imha silahlarının kullanılmasını önlemek için bölgeye barış getirmek adıyla hemen müdahale için gerekçeler araştırmaya başlamaktadırlar! Oysa onlar, barış istememektedirler. Bilakis teslimiyet ve bölgeyi işgal etmek istemektedirler. O halde onların buna yapmalarına imkan vermekten sakının. وَلَن يَجْعَلَ اللّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً "Muhakkak ki Allah, kafirler için müminler aleyhine asla bir yol (egemenlik) kılmayacaktır!" [en-Nîsa 141] Ayrıca imanınızın ve azminizin gücüyle onların tuzaklarını yok edin. Zira Allah, sizlerle beraberdir ve asla amellerinizi heder etmeyecektir.
فَلاَ تَهِنُوا وَتَدْعُوا إِلَى السَّلْمِ وَأَنْتُمْ الأَعْلَوْنَ وَاللَّهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ أَعْمَالَكُمْ ْ "Sakın gevşekliğe kapılmayın ve sakın üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Muhakkak ki Allah sizinle beraberdir ve O, amellerinizi asla heder etmeyecektir." [Muhammed 35]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
H. 26 Cumâde’s Sânî 1434
M. Pazartesi, 06 May 2013