29 Ocak Pazar günü, Quebec İslam Kültür Merkezi’ne bir saldırı gerçekleşti. Saldırı sonrası 6 Müslüman hayatını kaybetti, 5 ağır 12’si de hafif yaralandı. Quebec City’li Alexandre Bissonnette, 6 kez birinci derece cinayet ve 5 kez cinayete teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı. Basında yer alan haberlere göre, açıkça saldırgan “Mültecilere saldırıcı veya sosyal medyada Le Pen ya da Trump’ı destekleyici açıklamalar yapmıştır.” (Le Pen Fransa’da Müslüman karşıtı bir partinin lideridir)

Biz, Allah’tan geldik ve O’na geri döneceğiz. Acımasızca saldırı sırasında öldürülen altı kardeşimizin ailelerine başsağlığı diliyoruz. Allah bu saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarına sabır versin ve acı kayıplarından ötürü kendilerini mükâfatlandırsın. Allah, ölenleri kıyamet günü şehit olarak yeniden diriltsin. Zira tek suçları, Rablerine yakın olmak kastıyla camide namaz kılmaktır. Ayrıca her şeye muktedir olan Allah Subhânehu ve Teâlâ, yaralılara acil şifalar versin, onları bağışlasın ve sevaplarını da kat be kat artırsın. Âmin

Bu korku zamanında, bu vesileyle hem kendimize hem de ümmete şunu hatırlatmak isteriz ki emniyet ve güvenliği sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ, sağlayabilir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَيْنَمَا تَكُونُواْ يُدْرِككُّمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنتُمْ فِي بُرُوجٍ مُّشَيَّدَةٍ  “Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile!” ^{[Nisa 78]}

Kendi güvenliğimiz ya da sevdiklerimizin güvenliği için endişe etmemeliyiz. Unutmamalıyız ki ecel geldiği zaman ölümden kaçış yoktur. Tam aksine sadece Allah’a tevekkül etmeliyiz, zira öldüren ve dirilten sadece O’dur ve hepimiz O’na döneceğiz.

Saldırganın eylemlerinden elbette şiddetle nefret ediyoruz, ancak aynı zamanda da şunu sormamız gerekiyor: Bu adam niye bu kadar nefret dolu? Niye İslam ve Müslümanlardan nefret ediyor?

Bazıları saldırganın bu aşırı politikasını geçtiğimiz yıl Mart ayındaki Le Pen ziyareti ile ilişkilendiriyor. Gerçek şu ki uzun süredir Quebec’te var olan İslam karşıtı duyguların nevi zuhurunda Quebec siyasi elitinin büyük katkısı vardır. Mart 2010’da 94 Yasası, Müslüman kadınlara peçe yasağı getirerek Müslümanları hedef almıştır. O zaman Quebec eyaleti Liberal Başbakanı Jean Charest şöyle demişti: “İki sözcük: Açık yüz” 2013 yılında, Quebecliler Partisi, değerler kapsamında Türban yasağı girişiminde bulundu. Teorik olarak bu yasak, tüm din mensuplarına ilişkin olsa da ancak büyük ölçüde Müslüman kadınları hedef almaktadır. Çünkü bu sürede toplumun dinamiklerinde İslam’a yönelik hoşgörüsüzlük ve açık düşmanlık had safhadaydı. Bu nedenle bu saldırı şoke edici olduğu kadar aslında hiç şaşırtıcı değil. Saldırı, fırsatçı politikaların doğurup beslediği nefret ikliminin bir ürünüdür.

Kanada, Avrupa ve ABD’li politikacılar, toplumun ırkçı ve yabancı düşmanı öğelerinden giderek artan destek toplamaya çalışıyor. Bunu peçe ve daha geniş ölçekte Müslümanları hedef alan Federal Kanada Muhafazakâr Partisi’nde açıkça görebiliyoruz. Bunu Trump’ın yükselişinde de gördük. Trump, belirli Müslüman ülkelerden başlayarak Müslümanlara vize yasağı getireceği sözünü vermişti. Quebec Mescidi saldırısından bir gün önce ABD’nin Teksas Eyaletinde Victoria kentinde bir cami kundaklandı. Avrupa’da, başörtü, peçe ve hatta Kuran’ın yasaklanması için çağrıların olduğunu görüyoruz!

Peki, neden bunlar oluyor?

Kapitalist ekonomi, kitlelerin işlerini gütmekte başarısız olmuştur. Bu yüzden Batılı kapitalist ülkelerdeki siyasi elit, gündemi işgal ederek ya insanların acısını dindirmek için pozitif değişiklikler yapmak isteyeceklerdi. Ya da alternatif olarak ucuz siyaseti tercih ederek başarısız sistemin neden olduğu sorunlar için Müslümanlar ve diğer azınlıkları günah keçisi ilan edeceklerdi. Ne yazık ki görünüşe göre kapitalist ülkelerdeki siyasi elit, ikinci seçeneği seçmiştir. Ayrıca daha fazla ekonomik ve politik çıkarlar elde etmek amacıyla korku ve nefret politikalarını da İslam dünyasını istila etmek ve Müslümanların işlerine müdahil olmak için kullanıyorlar. Irak gibi tüm ülkelerdeki yıkımın nedeni, bu tür politikalardır.

Dünya çapında Müslümanlar, dinden ödün vermek için baskı ve zorbalıklara yenik düşmemelidir. Aksine Allah’a daha çok güvenmeliyiz. Böyle nefret ve şiddet karşısında hep birlikte sebat etmeliyiz. İnsanlık için gerçek çözüm arayışına devam etmeliyiz: O da Allah’ın Kuran ve sünnette indirdiği sistemlerde var olan rahmet ve hidayettir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, gücümüze güç katsın, bizi ve ailemizi korusun ve dininde bize sebat versin.