بسم الله الرحمن الرحيم
Trablus’taki Ölüm Çöplükleri!
Lübnan Çevre Bakanı Fadi Cerissati, hatta tüm milletvekilleri, halkın istekleriyle alay etmeyi sürdürüyorlar! Bölge ve sakinlerinin sağlığını önemsemeyen devlet, atık ve çöplerle mücadelede en geri kalmış yöntemleri kullanıyor. Başta Fevvare ve Tripoli kentleri olmak üzere Trablus ve banliyölerine bu yöntemleri empoze etmeye çalışıyor. Atıklar, Trablus kentinin havasını, suyunu bozuyor, yeşil alanlarını katlediyor. İnsanların sağlığı ve sosyal güvenliği risk altında.
Bu çöplükler, özellikle Tripoli çöplüğü, Lübnan’ın en tehlikeli çöplüklerden biri olacaktır, çünkü bir tür gökdeleni andırıyor. Bu çöplüğün atık suyu, Minieh, Beddawi, Marietta, Merkaba, Helan ve Deir Ammar yeraltı sularına karışacak, bu coğrafyada bulunan tüm kasaba ve köylerden geçerek Trablus’a ulaşacaktır. Ayrıca bu çöp yığını, çevre kirliliğine neden olacaktır. Çünkü bu çöplük, nüfus oranı yüksek beş ilçenin atık toplama merkezi haline dönüşeceği için Lübnan’ın en büyük çöplüğü olacaktır.
Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti olarak biz diyoruz ki, biz, bakanlıklarıyla, Çevre Bakanıyla, istisnasız tüm bakanlarıyla Lübnan devletinin bölgelerimize yönelik bu saldırısını püskürtmekten asla geri durmayacağız. Bölgeselliği ve gizli anlaşmaları dikkate alan bu çöplüklerin biz ve çocuklarımız için ölüm mezarına dönüşmesine müsaade etmeyeceğiz... Savunma ve İçişleri Bakanları, insanların istek ve itirazları karşısında ordu ve jandarmayı devreye sokarak ordu ve jandarmanın rolünü basitleştirdiler, farklı bir mecraya yönlendirdiler! Hatta jandarma, kadınları darp etti. Darp edilen kadınların tek suçu, yönetimin bu ölüm adımları karşısında seslerini yükseltmekti! Ölüm adımları bölgedekilerle sınırlı kalmayacak, aksine çocuklarına ve çocukların çocuklarına ulaşacaktır.
Halkın çıkarlarının temsilcisi olarak seçilen milletvekillerinden fısıltı dışında hiçbir şey duymadık! Dahası çöplüklerden önceden haberdar olduklarına dair basında haberler yer aldı. Meşrepleri ne olursa olsun bu milletvekillerine diyoruz ki, hiçbir mazeretiniz olamaz. Sizi iktidara getiren insanlar arasında ilk saflarda yer almalısınız. Pazarlıklar yapamaz, sürüncemede bırakamazsınız... Bu çöplüklerin idari yönden Trablus kentine bağlı olmadığı gerekçesi, zayıf ve batıl bir gerekçedir. Trablus’a zehir taşıyacak rüzgârı ve atık sularının kirleteceği yeraltı sularını biliyor musunuz? İdari ve seçim sınırlarınızın farkında mısınız?
Güvenlik güçlerine de diyoruz ki, iktidar sizi sağlıkları ve çocuklarının sağlığı zarar gören insanlarla yüz yüze getirme derdinde. Bunu nasıl kabul edebiliyorsunuz? Siz bu bölgenin evlatlarısınız. Bu bölge sakinlerine yapılanlar aynı zamanda size ve halkınızı yapılmıyor mu? Siz, gerek kendilerini gerekse çocuklarını savunmak için duran bu insanlardan değil misiniz? Siz bu insanların evlatlarısınız! Çöp yığınlarının bekçisi olacak kadar düştünüz mü? İşiniz bu değil, böylesi bir güvenlik birimlerinin mensubu olamazsınız! Aksine göreviniz insanları, canlarını ve onurlarını korumak, onlara gelebilecek bir zararı bertaraf etmektir... Onun için haklı isteklerinde insanlarla birlikte olun.
Ey insanlar! Bilin ki yaptığınız şey dininizin özüdür. İslam’ın hayata bakışında çevre kirliliği ve sağlık önemli bir yer teşkil eder. Devletin görevi, vergi toplamak, cepleri yağmalamak değil, bireylerin işlerini gütmektir. Bu, yakında kurulacak Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde olacaktır inşallah. Örneğin Hilafet, kirliliği azaltmak için çalışacaktır. Çünkü Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
اتَّقُوا الملاعِنَ الثَّلاثَ: البَرَازَ فِي الـمـوارِدِ وَالظِّلِّ وَقَارِعَةِ الطَّرِيقِ “Üç lanetten sakının: İnsanların gelip geçtiği yerlere, yol ortasına ve gölgeliklere tuvalet yapmak (buraları kirletmek).”Başka bir hadiste kamusal alanlarda, çevre ve yollarda Müslümanlara zarar veren her şey yasaklandı.
Su kaynaklarını arıtmak ve kaliteli içme suyu temin etmek için çalışacaktır. Çünkü Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لا يَبُولَنَّ أَحَدُكُمْ فِي الـمـاءِ الدَّائِمِ ثُمَّ يَغْتَسِلُ مِنْهُ “Sakın sizden biri durgun suya idrarını yapıp sonra da orada yıkanmasın.”Cabir b. Abdullah’tan rivayet edildiğine göre
أَمَرَنَا النَّبِيُّ صلي الله عليه و سلم أَنْ نُوكِيَ أَسْقِيَتَنَا وَنُغَطِّيَ آنِيَتَنَا “Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem deriden yapılma su tulumlarının ağızlarını bağlamayı, kapları örtmeyi emretti!” Bu su kabının içindekileri korumak içindir. Dolayısıyla devlet, su kaynaklarının temizliğine özen göstermeli, içme suyunun kalitesini denetlemeli ve pisliklerden arıtmalıdır.
Ayrıca sanitasyona, arıtılmasına ve hasarın bertaraf edilmesine, yerleşkelerin sağlık yapısına da özen göstermelidir. Öyle ki şehirler ve yerleşim kompleksleri havalandırmaya imkân verecek şekilde tasarlanacaktır. Nüfuz yığılmasının önüne geçilecek, sanitasyon ve sokak temizliği kolaylaştırılacak, çöpler, gürültü kirliliği ve zehir gibi atıklar hemen bertaraf edilecektir. Hafız İbn Hacer, El Fetih adlı kitabında Medine haberleri bölümünde Ömer b. Şebbe’den aktardığına göre
رَأَى عُمَرُ بْنُ الخَطَّابِ كِيرَ حَدَّادٍ فِي السُّوقِ فَضَرَبَهُ بِرِجْـلـِهِ حَتَّى هَدَمَهُ “Ömer ibn Hattab, pazarda bir demirci körüğü gördü. Ayağı ile vurup parçaladı.”Körüğün, zarara yol açtığı, dumanıyla, artığıyla ve gürültüsüyle havayı kirlettiği sır değil. Bu nedenle Müminlerin Emiri Ömer, o körüğü pazardan bertaraf etti. Çünkü pazarlar, insanların dolaştığı halka açık yerlerdir... Halkın dini ve özlemlerinin temsilcisi durumunda olan dürüst, samimi bir yönetimin ihtiyaç duyduğu benzeri pratik çözümlere İslam’da bolca rastlamak mümkündür.
Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti olarak biz, bu otoritenin, daha doğrusu sömürgeci Batı tarafından kurulan varlığın, önce efendilerinin çıkarlarına, sonra cepleri ve banka hesaplarına hizmet etmek üzere atanan bir grup yöneticilerin yozlaşmışlığının farkındayız. Hiçbirini bundan istisna etmiyoruz. Çünkü bu yönetimdekiler, yönetim cinsindendirler! Fakat insanlarda hâlâ umut ışığının olduğunu görüyoruz. Tıpkı Fevvare ve Tripoli’deki oturma eylemine katılıp bölgelerindeki ölüm ve yıkım projelerini engelleyenler gibi... Sakın iktidarın tehditleri sizi yıldırmasın. Bu projenin hiçbir bölgede yürürlüğe girmesini kabul etmeyin. Zira bir deyim vardır: “Asıl ben beyaz öküzün yiyildiği gün yiyilmiştim”...
Oturma eylemlerine devam edilmeli, çöp kamyonlarının, çöp ve atık merkezi yapılması planlanan bölgelere ulaşması engellenmeli, yolları açma, çöp yığınlarını kaldırma vaadinde bulunan sahtekâr politikacılar deşifre edilmelidir! Çünkü durum oldukça ciddidir. Siz ve çocuklarınızın hatta Trablus’tan Doğu ve Batı Tripoli’ye kadar sizden sonraki nesillerin sağlığı söz konusudur... Oturma eylemlerine devam edin ve sabırlı olun. Zafer bir saatlik sabırdır. Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
H. 15 Zilhicce 1440
M. Cuma, 16 Ağustos 2019