Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Başta Amerika Olmak Üzere Kafir Batı, İslam'ın Hakim Olmasını İstememekte ve Hilafet'in Geri Dönmesinden Korkmaktadır Kurucu Meclis ve Devlet Başkanlığı Adaylığına Dönük Çatışmanın Hakikati İşte Budur

Amerika, eski haline geri dönmek amacıyla çeşitli yollarla Mısır'daki durumları toparlamaya çalışmasının yanı sıra -bir kısmı- yeni yüzler olsa bile eski Mübarek rejimini klonlamaya çalışmaktadır. Yok eğer eski rejimin kalıntılarından olan eski yüzleri iktidara taşımaya güç yetirebilirse kendisini takip edeceklerinden dolayı mutmain olacaktır. Ayrıca Müslümanları, İslam'ı yönetimde hakim kılmaya dönük çalışmalarından döndürmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla Müslümanları, İslam'dan, yönetiminden ve İslamî Raşidi Hilafet'in olduğu devletinde hakim olmasından uzaklaştırmaya adadığı meselelerle oyalamaktadır. Bunu da Müslümanları, Hilafet'in kurulmasını temsil eden hayatî gerçek meselesinden uzak siyasî krizler üretmek yoluyla yapmaktadır. Zira şu andaki siyasî arena, sözde anayasa kurucu komitesi, anayasa taslağının keyfiyeti, bunun üzerinde mutabakata varılması ve laik demokratik Cumhuriyet rejimin başına seçilmiş Devlet Başkanı hakkındaki çatışmalara ve krizlere tanıklık etmektedir. Bu ise beşerî anayasa mefhumu ile Allah'ın indirdiklerinden başkasıyla olan yönetime razı olma ve kabul etmeye dönük özveriden öte bir şey değildir. Zira anayasa, -az yada çok İslam'ın hükümleriyle örtüşse bile- insanların görüşlerinden ve hevasından alınmaktadır. Dolayısıyla burada önemli olan ister Müslüman isterse gayrimüslim olsun insanların bunun üzerindeki uzlaşmasından dolayı anayasanın meşruiyetinin bu "uzlaşıdan" alınması olup kendisinden fışkıranlarla birlikte İslam akidesi ile kitap, sünnet ve bu ikisinin irşat ettiği sahabe icması ve kıyasın olduğu şeri delillerin onayladıklarından alınmamasıdır.

-Herkes, insanların üzerinde uzlaştığı bir anayasanın olması gerektiği üzerinde konsensüs sağlasa bile- bir gurup olmaksızın anayasa koyan başka bir gurubun meselesi, önem arz eden bir mesele midir? Yoksa gerçek ve hayatî olan mesele, ister insanların hevaları ve tercihleriyle örtüşsün isterse de onlara muhalefet etsin sadece İslam akidesinden alınmış ve kitap, sünnet ve sadece bu ikisinin irşat ettiklerinden istinbat edilmiş bir anayasanın olması gerektiği midir?!... Zira Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلاَ مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ "Allah ve Rasulü, bir işe hükmettikleri zaman mümin bir erkek ve mümin bir kadına kendi işlerinde artık seçme hakkı yoktur." [Ahzâb 36]

Ve şöyle buyurmaktadır:

فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُوا فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا "Hayır! Rabbine ant olsun ki onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem kılıp sonra da senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyet ile teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar!" [en-Nîsâ 65]

Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın hükmüne boyun eğmeyi ve ona teslim olmayı vacip kılma emrinden ve muhalefet etmemizden dolayı da bizi uyarmasının ardından, mütevazi bir şekilde anayasa üzerinde uzlaştığımızı mı söyleyeceğiz?! Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ "O'nun [Resulullah'ın] emrine muhalefet edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya kendilerine elim bir azabın isabet etmesinden sakınsınlar." [en-Nûr 63]

İnsanların kendisi için koşuştukları, kendisi etrafında mücadele ettikleri ve özellikle de on adayın uzaklaştırılmalarının ardından duyguların kendisi için kabarıp coştuğu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelince; bu Cumhuriyet rejimini, dini hayattan ayırdığı, çoğunluğa göre belirlenen yasama yetkisini insana verdiği ve Allah'ın hükümlerine bakılmaksızın masumiyeti ve meşruiyeti çoğunluğa izafe ettiği sırada Batı icat etmiştir.

İster İslamî isterse de gayri İslamî olarak nitelendirilsin bu kafir rejimin başına geçmek için bizzat aday olan bir kişi, bir şeyi değiştirebilecek midir?! Onun Cumhurbaşkanlığı koltuğundaki varlığı, onu bu rejime mahkum edip onunla sınırlandırmayacak mıdır?! Devlet Başkanlığını resmî olarak üstlenmeden önce bu laik Cumhuriyet rejimine yemin edip ona bağlı kalacağını taahhüt etmek zorunda değil midir? Peki din olarak İslam'a ve Rab, kanun ve hüküm koyucu olarak da Allah'a iman eden bir insan... nasıl bu kısmı yerine getirmeyi kabul edebilir ki?!

İslam, yönetim sistemini sadece Hilafet Sistemi olarak belirlemiş ve Müslümanlara bunu farz kılmıştır. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmuştur:

كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُـوسُـهُمْ الأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ، وَإِنَّهُ لاَ نَبِيَّ بَعْدِي وَسَيَكُـونُ خُلَفَاءُ فَيَكْثُرُون "İsrail oğulları, nebiler tarafından siyâset ediliyordu (yönetiliyordu). Bir nebi vefât edince, bir diğer nebi ona halef oluyordu. Artık benden sonra nebi yoktur. Halifeler olacak da çoğalacaklardır."" [el-Buhârî rivayet etti]

Ve şöyle buyurmuştur:

مَنْ مَاتَ وَلَيْسَ عَلَيْهِ إِمَامٌ [أي خليفة] مَاتَ مِيْتَةً جَاهِلِيّةً "Her kim bir İmam, [yani Halife] olmadığı halde ölürse cahiliye ölümü ile ölmüş olur" [Taberâni el-Avsat'ta rivayet etti]

Sahabe, Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in vefatının ardından Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem] için-Nübüvvet de değil yönetimde halef olan- bir Halife nesbedilmesinin vacip olduğu üzerinde icma etmişler ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem defnedilmeden önce de ona biat etmişlerdir.

O halde Allahuteala'nın bu emir ve uyarısı ile Resulü [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in Hilafet'i kurma emrinin ardından, hala ne aç bırakan nede doyuran -Amerika'nın bizim için koyduğu- kafir demokratik Cumhuriyet rejiminin devlet başkanlığı için rekabet edilip mücadele edilmesine teşvik mi edeceğiz?!!

Değişim gayesiyle devlet başkanlığı yarışına girerek koltuğu kazananlara deriz ki: Herkim bu rejimi içten değiştirebileceğini sanıyorsa, bu kişi hayal kuruyor demektir! Ve aynı zamanda bu kişi, siyasî aldatmanın kurbanıdır! Her kim de Amerika'nın, oluşturduğu itaatkarları ve kanunları yoluyla Mısır'daki rejiminden vazgeçeceğini sanıyorsa, bu kişi hayaller içinde yaşıyor demektir. Çünkü siyasî rejimler, hiçbir kimsenin kendilerini içten yok etmesine izin vermeyecekleri gibi kendilerini korumak için sınırlamalar koymaktadırlar. Şayet kendi dışındakilerin siyasî oyuna katılmalarına izin verseler bile bu, kendilerinin dayattıkları şartlarla olacaktır ki böylece tüm oyun kartları kendi ellerinde kalmaya devam etsin.

Ey Müslümanlar! Ey Kenane Mısır Halkı!

Değişim, Askerî Konsey içerisindeki Amerikan yanlısı bu küçük cuntanın alaşağı edilmesi, otoritenin ümmete geri verilmesi, mevcut rejimin temelinden ortadan kaldırılması ve onun yerine tamamı Allah'ın kitabı ve Resulünün sünnetinden fışkıran anayasa ve kanunlarını uygulamaya hazır olan İslamî Raşidi Hilafet Sistemi'nin kurulmasıyla olacaktır. O halde aklınızı başınıza alın ve Rabbinizin ve İslamınızın tarafında yer alın. Zira Amerika, son savunma hatlarıyla savaşmakta olup artık geriye onun, Askerî Konsey'in içerisindeki ve dışarısındaki ajanlarından küçük bir gurup kalmıştır. Şayet Müslümanlar muhlis bir şekilde çalışarak otoritenin geri alınması ve Amerikan nüfuzundan geri geriye kalanının ortadan kaldırılması için tek bir hamlede bir adam üzerinde birleşirlerse Amerika, Kenane topraklarında İslam'ın egemenliğini ve hakimiyetini asla engelleyemeyecektir.

Hizb-ut Tahrir sizleri, "kurucu meclis" ile "uzlaşmacılığın" yanı sıra devlet başkanlığı seçimlerini kaldırıp atmaya, durumları kapsamlı ve köklü bir değişimle değiştirmek, Allah'ın indirdikleriyle olan yönetimi geri getirmek ve İslam'ın izzet bulacağı, Müslümanların Rablerini razı edeceği, -Müslümanlar yada Kıptiler olsun- insanların İslam'ın sınırları içerisinde mutlu ve mesut bir şekilde yaşayacağı İslamî Raşidi Hilafet'i kurmak için kendisiyle birlikte çalışmaya davet etmektedir.

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ "Ey iman edenler! Allah ve Resulü sizi size hayat veren şeye davet ettiği zaman icabet ediniz." [Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti


H. 28 Cumâde’l Ûlâ 1433
M.  Cuma, 20 Nisan 2012

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER