Cuma, 20 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Demokrasi Her Zaman İslam’ı Baltalayacaktır, Öyleyse Onu Nübüvvet Metodu Üzere Hilafet İle Değiştirin

Adalet Bakanı, Hatmi Nübüvvet (Hz. Muhammed’in son peygamber olduğu, ondan sonra başka bir peygamber gelmeyeceği) oturma eylemi sonucu 27 Kasım 2017 günü istifa etmek zorunda kaldı. Adalet Bakanı, Hatmi Nübüvvet ile ilgili seçim kanununda yapılan mücrim değişikliğin mimarıdır. Değişiklik, Pakistan’daki Gayrimüslimler için iktidar yolunu aralıyordu. Bakanın istifasına rağmen Pakistan’daki yönetim sistemi demokrasi olduğu sürece İslam’ı baltalama kapısı hiçbir zaman kapanmayacaktır. İslam’ı baltalama çabaları hep devam edecektir.

Demokrasi her zaman İslam’ı baltalayacaktır. Son Hatmi Nübüvvet krizinde demokrasinin oynadığı rol, bunun en iyi kanıtıdır. Hatmi Nübüvvet değişikliğinin “bir yazım hatası” olmaması bir yana hükümetin yaptığı bu değişiklik, aslında demokratik norm ve değerlere uygundur. PML-N hükümetinin seçim kanununda yaptığı bu değişiklik, 6 Kasım 2017 günü başlayan BM İnsan Hakları Konseyi’nde Evrensel Periyodik İnceleme Grubu’nun gözden geçirme çalışmaları ile de uyumludur. BM Cenevre ofisindeki ABD misyonu, 13 Kasım 2017 günü Pakistan raporu hakkında yaptığı açıklamada şöyle bir tavsiyede bulundu: “ABD, Pakistan heyetinin UPR Çalışma Grubu’na katılımını takdirle karşılar ve Pakistan’a şunları hatırlatır: 1-Küfür yasaları ve kısıtlamalarını iptal etmek, bunların Ahmedi Müslümanlar ve diğerleri hakkında kullanımına son vermek...”

Demokrasi, her zaman İslam’ı baltalayacaktır, çünkü demokrasi, herhangi bir bakana Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın haramlarını emretme, emirlerini de yasaklama hakkı vermektedir. Demokrasi, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın yanı sıra insanları da Rabler kılmaktadır. Beyhaki’nin Adiyy b. Hatim’den rivayet ettiğine göre

أَتَيْتُ النَّبِيَّ وَفِي عُنُقِي صَلِيبٌ مِنْ ذَهَبٍ، فَقَالَ: «يَا عَدِيُّ اطْرَحْ عَنْكَ هَذَا الْوَثَنَ»، وَسَمِعْتُهُ يَقْرَأُ فِي سُورَةِ بَرَاءَةٌ: ﴿اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ   أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ﴾، قَالَ: «أَمَا إِنَّهُمْ لَمْ يَكُونُوا يَعْبُدُونَهُمْ وَلَكِنَّهُمْ كَانُوا إِذَا أَحَلُّوا لَهُمْ شَيْئًا اسْتَحَلُّوهُ وَإِذَا حَرَّمُوا عَلَيْهِمْ شَيْئًا حَرَّمُوهُ  “Boynumda altından yapılmış bir haç olduğu halde Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e geldim. Bana: “Ey Adiyy boynundan şu putu çıkar, at!” dedi ve arkadan şu ayeti okuduğunu hissettim: “Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, papazlarını rableri olarak kabul ettiler. (Tevbe 31) “Ya Rasûlullah, onlar onlara ibadet etmiyorlar ki.” dedim. Bunun üzerine Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem “Aslında onlar, bunlara (ruhbanlarına) tapınmadılar, ancak bunlar (Allah’ın haram ettiği bir şeyi) kendileri için helal kılınca hemen helal addediverdiler, (Allah’ın helal kıldığı bir şeyi de) kendilerine haram edince hemen haram addediverdiler.” buyurdu.”

Demokrasi her zaman İslam’ı baltalayacaktır, çünkü demokrasi, yöneticiler ve yargıçlara Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdiklerine göre hükmedip hükmetmeme seçeneği vermektedir. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلاَ مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمْ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً مُبِينًا“Allah ve Rasûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Her kim Allah ve Rasûlü’ne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” [Ahzab 36]

Demokrasi, her zaman İslam’ı baltalayacaktır, çünkü demokrasi, kadın ve erkeklerden oluşan bir gruba yasama yetkisi vermektedir. Bunlar arzu ve heveslerine göre yasa yaparlar. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَأَنِ ٱحْكُم بَيْنَهُمْ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ وَٱحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَن بَعْضِ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ إِلَيْكَ“Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın.” [Maide 49]

Ey hayırlı ve temiz Pakistan Müslümanları!

Demokrasi her zaman İslam’ı baltalayacaktır, bu yüzden onu Nübüvvet metodu üzere Hilafet ile değiştirmek için mücadele etmeliyiz. Nübüvvet metodu üzere Hilafet yönetimi altında Hatmi Nübüvvet krizi diye bir şey olmayacaktır. Nübüvvet metodu üzere Hilafette yöneticiler, her bir kanunu Kuran ve Sünnetten türetmeleri gerekir. Nübüvvet metodu üzere Hilafet yönetiminde ümmet meclisinin görevi, Kuran ve Sünnetten sapan yöneticileri muhasebe etmektir. Mezalim mahkemesinin görevlerinden biri de Halife dâhil olmak üzere İslam’dan başkası ile hükmeden yöneticileri azletmektir.

Dolayısıyla Nübüvvet metodu üzere Hilafet sisteminde yöneticiler veya ümmet meclisi olsun ya da mezalim mahkemesi olsun hep birlikte el ele omuz omuza İslam’ın ve Müslümanların güvenliğini sağlamak, Gayrimüslim vatandaşlara da dinlerinin verdiği hakları vermek için çalışırlar. İşte bu yüzdendir ki Raşidi Halifeler, Gayrimüslim vatandaşların can ve mallarının güvenliğini sağladılar, hak dinin baltalanmasına hiçbir zaman müsaade etmediler. İşte bu yüzdendir ki Raşidi Halifeler, Hatmi Nübüvvet konusu dâhil olmak üzere İslam’dan en ufak sapma olmadan Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdiği hükümleri adalet ve emniyet içerisinde samimiyetle uygulamışlardır.

İşte bundan dolayı Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için mücadele etmek zorundayız. Mücadele etmeliyiz ki bizim gibi Allah ve Rasûlü’nü, sevene müminleri gözetip kollayan yöneticiler olsun. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir’e katılmak ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için çalışmak boynumuzun borcudur. Ahmed’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellemşöyle buyurdu:

ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ“Sonra ceberut saltanat olacaktır. Allah’ın olmasını dilediği kadar olacaktır. Sonra kaldırmak istediğinde de kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Ve sonra sustu.”

Ey Pakistan’ın Müslüman silahlı kuvvetleri!

Enes b. Malik’ten rivayet olunduğuna göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellemşöyle buyurdu:

لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى أَكُونَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنْ وَلَدِهِ وَوَالِدِهِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ“Sizden biriniz, ben kendisine çocuğundan, babasından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça kamil manada iman etmiş sayılmaz.” [Müslim] Biz yıllardır Batının Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret ettiğine ve karaladığına tanık oluyoruz. Hatmi Nübüvvetin bizim ülkemizde bizim yöneticilerimiz tarafından baltalandığı tartışılmaz bir gerçektir. Hiç bir demokratik yönetici, bunu hayati bir sorun, hayat memat meselesi olarak görmemektedir. Uzun süredir biz, Müslümanların kalkanı Hilafetten yoksunuz. En güçsüz olduğu dönemde bile Osmanlı Devleti, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i karalama sevdasından vazgeçmedikleri takdirde dönemin süper güçleri İngiltere ve Fransa’ya karşı askeri kuvvet kullanmakla tehdit etti.

Yolsuzluğun, isyanın ve küfrün başı demokrasi belasına son vermek sizin görevinizdir. Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vererek hemen Müslümanların kalkanını yeniden dirilmek de yine sizin görevinizdir. Öyleyse yanıt verecek misiniz? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti


H. 9 Rabi-ul Evve 1439
M.  Pazartesi, 27 Kasım 2017

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER