Mevcut sistem içinde değişim imkânsız. PML-N ve PPP’nin yolsuzluğundan kurtulmak için İmran Han’ın PTI’sına oy verenler, şimdi çaresizlik içinde. Durum o kadar kötü ki, önceki yöneticileri arzulayanlar bile var. Ancak şimdiki ve önceki yöneticilerin başarısızlığının nedeni hep aynı. Tüm yöneticiler, bizi yıkıcı Batı dünya düzenine angaje etmek için yönetimdeler.

Ey Pakistan Müslümanları! Önceki ve şimdiki yöneticiler, 28 Recep 1342 / 3 Mart 1924’te Hilâfetin kaldırılmasından sonra Batı tarafından İslam dünyasına dayatılan dünya düzeninin bekçileridir. Bu Batılılaşmış yöneticiler, bizi Batı dünya düzeninin zindanına hapsediyorlar. IMF, Dünya Bankası, BM, FATF ve Uluslararası Adalet Divanı gibi Batılı güçler ve aygıtlarının ötesine bakamıyorlar. Ekonomik sefaletimizin nedeni, IMF’ye olan bağımlılıklarıdır. İşgal Altındaki Keşmir’in kaybedilmesinin sebebi, FATF’a olan bağımlılıklarıdır. Modi’nin yükselmesinin nedeni, ABD Dışişleri Bakanlığı’na olan bağlılıklarıdır. Afganistan’daki sefaletin sebebi, Pentagon ve CIA’ya olan bağımlılıklarıdır.

Batılılaşmış yöneticiler, bizi zengin kaynaklarına rağmen Müslüman dünyasını yoksullaştıran Batının ekonomik düzenine angaje ediyorlar. Batının bu ekonomik düzeni, İslam dünyasını altın ve gümüş para biriminden vazgeçirdi. Oysa bu para birimi yüzyıllardır fiyat istikrarını sağladı, enflasyonu engelledi. Bu sömürgeci ekonomik düzen, faizi meşru gördü. Faiz, Allah’a ve Rasûl’üne savaş ilan etmektir, sürekli artan devasa bir ulusal borç yaratır, devletin gelirlerini bitirir. Kâfirlerin bu ekonomik düzeni, enerji ve mineral kaynakların özelleştirilmesini sağlar, zenginliğin dolaşımını engeller. Halbuki İslam, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için zenginliğin dolaşımını emreder.

Batılılaşmış yöneticiler, bizi altmıştan fazla devlete bölen Batının siyasi düzenine angaje ettiler. İslam ümmeti yüzyıllar boyunca dünyada hüküm sürdü, tek bir Hilafette yaşadı, tek bir silahlı kuvvetleri oldu, zengin kaynakları paylaştı. Batılılaşmış yöneticiler, Müslümanların birleşmesini, düşmanları karşısında güçlü olmalarını, aralarındaki sınırların kaldırılmasını asla istemezler. Bu münafık yöneticiler, Hilafet talebi ve ümmetin birleşme arzusunu sadece bastırmak istiyorlar. Pratikte Filistin, İşgal Altındaki Keşmir, Burma ve Çin Müslümanları için hiçbir şey yapmıyorlar.

Batılılaşmış yöneticiler, bizi Batının laik ve liberal düzenine angaje ediyorlar. Kur’an-ı Kerim ve Sünnetten türetilen bir anayasayı yasaklıyorlar. Batılılaşmış yöneticiler, hiçbir zaman Hilafeti kuramazlar, çünkü Batının monarşi, diktatörlük ve demokratik yönetim biçimleri dışında bir vizyona sahip değiller. Dolayısıyla ekonomimizin, dış politikamızın, eğitimimizin, yönetim sistemimizin ve aile değerlerimizin Allah’ın razı eden bir temele dayanmasını asla istemezler.

Ey Pakistan Müslümanları! Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

سَيَأْتِي عَلَى النَّاسِ سَنَوَاتٌ خَدَّاعَاتُ يُصَدَّقُ فِيهَا الْكَاذِبُ وَيُكَذَّبُ فِيهَا الصَّادِقُ وَيُؤْتَمَنُ فِيهَا الْخَائِنُ وَيُخَوَّنُ فِيهَا الْأَمِينُ وَيَنْطِقُ فِيهَا الرُّوَيْبِضَةُ قِيلَ وَمَا الرُّوَيْبِضَةُ قَالَ الرَّجُلُ التَّافِهُ فِي أَمْرِ الْعَامَّةِ“İnsanlar üzerine öyle aldatıcı yıllar gelir ki o zamanda yalancı doğrulanır, doğru söyleyen yalanlanır, haine güvenilir, emin kimseye hain nazarıyla bakılır! O zamanda Rüveybida konuşur. Denildi ki: Ruveybida nedir? Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem: İnsanların önemli ve büyük işleri hakkında konuşan ‘aşağılık’ kimse buyurdu.”O halde Batı ideolojisini ve dünya düzeni dışında hiçbir vizyona sahip olmayan bir Ruveybida yöneticiden nasıl iyilik beklenebilir?

Ey Pakistan Müslümanları, etkin insanları, özellikle gençleri! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ“Allah sizden iman edip Salih amel işleyenleri yeryüzünde elbette halife kılacağını vaat etti.” ^{[Nur 55]} Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması, ancak iman edip dini için çalışanlara Allah’ın yardımıyla mümkün. O halde Allah’ın dinini devlette ve anayasada yeniden hayat hâkim kılmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışın. Hizb-ut Tahrir öncülüğünde Nübüvvet metodu üzere Hilafet yeniden kurulana kadar hiçbir değişiklik olmayacaktır.

Ey Peygamberin mirasçıları Pakistan âlimleri! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاءُ“Allah’tan ancak âlim kulları korkar.”^{[Fatır 28]} Âlimler, İmam Ebu Hanife ve İmam Ahmed bin Hanbel gibi Allah’ın bahşettiği şerefe nail olmalı, İslam’dan sapan yöneticilere hesap sormalıdır. Ebu Hanife ve Ahmed bin Hanbel, Hilafet döneminin âlimleridir, Allah’ın indirdikleriyle hükmeden ve Allah yolunda cihat eden yöneticileri muhasebe etmişlerdir. Müslümanların kutsallıklarını ihlal eden, cihadı ve İslam Şeriatı hükümlerini askıya alan alçak ve zelil yöneticileri niye muhasebe etmiyorsunuz? Hizb-ut Tahrir gençlerinin yanında olun, çünkü bu yöneticilerin ve küfür yönetimlerinin ortadan kaldırılmasına ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulmasına çağırıyorlar.

Ey Ensar’ın mirasçıları Pakistan ordusu! Siz, Ensar’ın torunlarısınız. Liderleri Sad bin Muaz’ın şerefli ölümü hakkında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

اهْتَزَّ عَرْشُ الرَّحْمَنِ لِمَوْتِ سَعْدِ بْنِ مُعَاذٍ“Sad b. Muaz’ın ölümünden dolayı Rahman’ın arşı sallandı.”^[Buhari] İbn Hacer, Rahman’ın arşının sallanmasıyla ile ilgili olarak Fethü’l Barı adlı eserinde şöyle der: “Arşın sallanmasının anlamı, müjdelenmesi ve ruhunun kabul edilmesi demektir.”Böyle şerefli bir ölüm, Allah’ın dinini ikame etmek ve Allah yolunda cihat için verilen nusretten sonra ancak mümkündür. O halde şeref ve onuru İslam’da arayın. Günümüzün tiranlarına karşı ümmetin yanında yer alın. Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin.