Cumartesi, 21 Muharrem 1446 | 2024/07/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Doha'daki Arap Birliği Zirvesi: İcraatları ve Kararları... Suriye Ayaklanmasını Kuşatmayı Hedeflemektedir

26.03.2013 günü, Doha'da 24. Arap Birliği Zirvesi düzenlenmiş, burada Suriye dosyası diğerlerinin önüne alınmış, birtakım icraatlar benimsenmiş ve tamamı ayaklanmayı kuşatma operasyonuna ve kendi zatında tertemiz olan ayaklanmayı bu zirvedeki ülkelerin yöneticileri gibi benzer yöneticilerin teslim ettiği Batı'ya bağlı kukla bir ayaklanmaya dönüştürmeye dönük alınan kararlar yayınlanmıştır. Nitekim kararlardan biri de ayaklanmayı gidişatından döndürmek ve bu sayede onu kuşatmak için, Koalisyon'un "Suriye halkının tek meşru temsilcisi" olduğudur. Nitekim bunun desteklenmesi için, "Otoritenin üstleneceği yeni bir hükümetin oluşturulmasına yol açan seçimlerin yapıldığı bir sırada Suriye Muhalif Güçleri Ulusal Koalisyon'un Arap Devletleri Ligi'nde, onun örgütlerinde ve komitelerinde Suriye Arap Cumhuriyeti koltuğunu doldurmasıyla ilgili bir karar alınmıştır." Dolayısıyla karar, "her bir devletin, kendi arzusuna göre askeriye de dahil bütün kendi savunma araçlarını sunma hakkının olduğunu" vurgulamaktadır. Ayrıca karar, Suriye'nin yeniden yapılanması için Birleşmiş Milletler çerçevesinde uluslararası bir konferansın yapılmasına da çağırmaktadır.

Daha önceki konferanslar gibi bu konferans da uluslararasının Suriye ayaklanmasına yönelik açgözlülüğünü yansıtmaktadır. Zira sömürgeci bir projeye sahip olan Batı, Suriye ayaklanmasının meyvesini kendi çıkarları için hasat etmek ve Suriye ayaklanmasının meyvesini İslamî projeye sahip olanların hasat etmesini engellemek için Arap ülkeleri yöneticilerinden olan araçlarını kullanmaktadır. Bundan dolayı bu zirvenin ülkeleri, ayaklanmaya komplo kurmaktadırlar. Kararları ve icraatlarının görüntüsü ayaklanmaya yardım etmek ve hırs göstermek gibi olsa da aslında onlar, Batılı efendilerinin çıkarlarına hizmet etmek içindir. Zira konferansın kulislerinden, Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton'un yardımcısı olan ve şimdi de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Siyasî Yardımcı olarak çalışan Jeffrey Feltman'ın, konferansın kararlarına müdahale etmek ve etkilemek için çalıştığı aktarılmıştır. Bundan dolayı her zaman olduğu gibi bu konferans, komplo halkalarından bir halkadır. Ancak bu kez Suriye ayaklanması içindir. Bu komplocu konferansçıların en iyi yaptıkları, planlandığı gibi zirveye iki gün yerine bir günlüğüne gelmiş olmalarıdır.

Arap ülkelerinin yöneticileri, konferanslarla sizlere komplo kurmaktadırlar. Dolayısıyla onlar, vizyon ve görünüm bakımından kasap Beşar'dan daha iyi değillerdir. Dolayısıyla da Suriye'deki sorunun onların yoluyla çözülmesi, sadece Suriye'de kendileri ve Beşar'ın şekillerinde bir yöneticinin ortaya çıkmasına yol açacaktır. Çünkü bu yöneticiler, bizzat engellemeleri gereken aptalların vasisi gibi davranmaktadırlar. Sonra Ulusal Konseyin üyeleri, kendilerine uygulanan baskıları kendi gözleriyle görmekte ve kendilerine dayatılan ve üzerinde tartışmaları bile yasaklanan çözüm talimatlarının ve reçetelerinin nasıl da dışarıdan geldiğine bizzat tanık olmaktadırlar... O halde böylesi bir durumda insanların liderliği nasıl onlara verilecek ki? Zira bizim dinimiz ve halkımız kanları, bunu yapacak kadar ucuz bir hale mi gelmiştir?! Sonra Ulusal Koalisyon'un Başkanı Muaz el-Hatib'in, Yahudi varlığına ve kendi çıkarları için bizlere karşı büyük katliamlar işleyen Beşar'ın liderliğine kucak açan, dünyadaki Müslümanların tüm trajedilerinin nedeni ve Müslümanların ilk düşmanı olan Amerika'ya çağrılmasını nasıl yorumlayacağız? Evet, Amerika'nın "Suriye'ye insanî yardımların gönderilmesinde en büyük rolü oynaması için" el-Hatib'i çağırmasını ve el-Hatib'in de "bizler, Suriye halkımız için Amerika'dan özel yardımlar almaktan utanmıyoruz" ve "Ancak ben, Amerika'nın rolünün bundan daha büyük olduğunu söylüyorum" şeklinde sözlerini nasıl yorumlayacağız? Sonra bunun da ötesinde o, ajanı Beşar'a karşı koyabilmek için Amerika'nın silah ve patriot sağlamasını talep etmektedir... Nitekim koalisyon üyelerinin ve liderlerinin karakterize olduğu hususların en bariz olanlarından biri, onların siyasî liderler olmadıkları gibi sahih siyasî çalışma ya da etkili siyasî oyunlar için yanlarında ne bir satıcı ne de satacak bir şeyin olmadığıdır... Anlaşılan onlar, Beşar'ın bir Amerikan imalatı olduğunu ya görmüyorlar yada görmezden geliyorlar. Dolayısıyla o, ayaklanmacılara yardım etmek, Beşar'ı değiştirmek ve insanları onun zulmüne karşı korumak için patriotlara ihtiyaç duymamaktadır! Zira bu zulmün arkasında bizzat  o vardır ve  alternatif olgunlaşıncaya kadar kurnaz veya ayartılmış veya katliamcı insanları pazarlayacak ve ardından da Beşar'a bir komplo kurup devirecektir!... Sonra koalisyonun içerisinde etkili olan laikler, doğal olarak İslam düşmanı laik Batı'nın önerileriyle karşılaşacaklardır. Dolayısıyla onlardan sakınılması ve insanları temsil etmelerine imkan verilmemesi gerekmektedir. Zira onların yoluyla yeni bir Beşar projesini gerçekleştirmek için çalışan El-Hatib'in yardım dilendiği bizzat Amerika'dır. Aman ha Aman, onlardan sakının ey Müslümanlar! Zira sizlerin üzerine düşen, Rabbinizin şeriatına bağlı kalarak Rabbinizin farzı, izzetinizin kaynağı, güvenliğinizin koruyucusu ve düşmanınızı kahredecek olan İslamî Hilafet Devleti'ni kurmaktır.

İşte Hizb-ut Tahrir tüm Müslümanları, Raşidî Hilafet'i kurmak ve sizleri çılgına çeviren Ruvaybida yöneticiler yerine Müslümanlara, ama tüm Müslümanlara İslam ile hükmedecek tek bir Halife'ye biat etmek yoluyla dini ikame etmek için kendisi ile birlikte çalışmaya davet etmektedir. Dolayısıyla Batı'nın, Ulusal Koalisyon, geçici hükümet ve sivil devlet aracılığıyla sizlere çağrıda bulunduğu batıl davet nerede  Hizb-ut Tahrir'in sizleri davet ettiği hak davet nerede?! Nitekim Allahu Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:

وَيَا قَوْمِ مَا لِي أَدْعُوكُمْ إِلَى النَّجَاةِ وَتَدْعُونَنِي إِلَى النَّارِ  تَدْعُونَنِي لِأَكْفُرَ بِاللَّهِ وَأُشْرِكَ بِهِ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ وَأَنَا أَدْعُوكُمْ إِلَى الْعَزِيزِ الْغَفَّارِ  لا جَرَمَ أَنَّمَا تَدْعُونَنِي إِلَيْهِ لَيْسَ لَهُ دَعْوَةٌ فِي الدُّنْيَا وَلا فِي الْآَخِرَةِ وَأَنَّ مَرَدَّنَا إِلَى اللَّهِ وَأَنَّ الْمُسْرِفِينَ هُمْ أَصْحَابُ النَّارِ فَسَتَذْكُرُونَ مَا أَقُولُ لَكُمْ وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ  فَوَقَاهُ اللَّهُ سَيِّئَاتِ مَا مَكَرُوا وَحَاقَ بِآَلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَاب "Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz. Siz beni, Allah'ı inkar etmeye ve hiç tanımadığım nesneleri O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, aziz ve çok bağışlayan Allah'a davet ediyorum. Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir. Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir. Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun'un kavmini ise kötü bir azap kuşatıverdi." [Mumin 41-45]

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti


H. 16 Cumâde’l Ûlâ 1434
M.  Cuma, 29 Mart 2013

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER