بسم الله الرحمن الرحيم
Suriye Halkının Düşmanları Kahire'de Toplanıp Ayaklanmayı Sahiplerinden Çalmak İçin Israrcı Olmaktadırlar Buna Sessiz Kalmak İse Şerî Olarak Haramdır
07.04.2013 günü, Kahire'deki Dışişleri Bakanlığının Merkezinde, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanların çekmiş olduğu tüm trajedilerin nedeni olan Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi (5) Batı ülkesi de dahil Suriye ayaklanmasına komplo kuran (11) ülke temsilcisinin katıldığı bir toplantı düzenlenmiştir. Bunların ajanı olan (6) bölge ülkeleri ise şunlardır: Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Türkiye. Nitekim bu toplantı, rejimin unsurlarından elleri Suriye halkının kanlarına bulaşmamış kimselerle yapılan müzakere yoluyla mücrim Suriye rejimiyle birlikte siyasî çözüme ulaşmak amacıyla Suriye ayaklanmasına baskı uygulamak için Suriye ayaklanması lehine uluslararası toplum tarafından yapılan destek şekillerini artırmanın yollarını görüşmek için gerçekleşmiştir. Zira toplantıda, (kendisi derinden bölünmüş olan) Ulusal Koalisyon'un birliğinin korunmasına vurgu yapılmış ve Koalisyon'un, geçici hükümetin başkanı olarak Gassan Hito'nun ismine karar vermesi sevinçle karşılanmıştır.
Bu toplantı, ayaklanmayı kuşatmak ve İslamiyetini ve mübarek Şam'ın dört bir tarafında Allah'ın şeriatı ile hükmedilmesi talebini sarmalamak için Batı başkentinden ajan bölge başkentine kadar bir biri ardına ve hareketli bir şekilde yapılan görüşmeler silsilesi kapsamında gerçekleşmiştir. Zira Amerika'nın dayatmaya çalıştığı siyasî çözüm, mücrim Suriye rejiminin unsurları tarafı ile Ulusal Koalisyon'un üyelerine kulisler arkasından dayattığı ve Amerika'ya aşırı şekilde sadık olan kimselerin temsil ettiği Koalisyon tarafı arasında yürümektedir. Aynen daha önceden neredeyse hiç kimsenin adını bile duymadığı Suriye asıllı Amerikalı Gassan Hito'yu dayattığı gibi.
Sahte meşruiyetini Batı'dan alan Ulusal Koalisyon'a gelince; o, pozisyon kotalarına yönelik rekabetin sonucundaki ihtilaflara, istifalara ve çekilmelere tanık olmaktadır. Zaten onların arasından herhangi birini Batılı ülkelere sadık kılan da işte bu husustur ki böylece Amerika'nın belirlediği, dolayısıyla dayatmada bulunduğu Batılı ülkeler tarafından seçilebilsin. Ilımlı Müslümanlar olarak adlandırılanlara gelince; onların hali, Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın Kur'an-il Kerim'de zikretmiş olduğu kimselerin haline benzemektedir:
فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَن تُصِيبَنَا دَآئِرَةٌ فَعَسَى اللّهُ أَن يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِّنْ عِندِهِ فَيُصْبِحُواْ عَلَى مَا أَسَرُّواْ فِي أَنْفُسِهِمْ نَادِمِينَ "Kalplerinde hastalık bulunanların: Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır." [el- Maide 52]
Ey Şam-Suriye'deki Muhlis Müslümanlar:
Bu toplantılar, Suriye ayaklanmasını sahiplerinden alıp kaçırmaya dönük planlardan ibarettir. Dolayısıyla gece gündüz, açık gizli ayaklanmaya yönelik kurulan komplolara karşı sessiz kalmak şerî olarak haramdır. Madem onlar dininize dönük düşmanlıklı batıllarını ilan ediyorlar ve sizleri Allah'ın indirdikleriyle olan yönetimden uzaklaştırmak için çalışıyorlar o halde buna mukabil sizlerin üzerine düşen, Allah'ın indirdikleriyle olan yönetimin kurulmasını ilan etmek olduğu gibi Batılı müdahalenin ayaklanmanızı idare etmeye çalışan düşmanlarınız olduğunu, dış muhalefetten onlarla birlikte hareket eden herkesi ayaklanmanızın düşmanı olarak gördüğünüzü ve sizinle birlikte olduklarını gösteren Batı ülkelerinin yöneticilerinden sakındığınızı ilan etmektir. Zira sizlerin en tehlikeli düşmanlarınız bizzat onlardır. Buna dair en açık kanıt ise onların sizleri silahlandırmamaları, dahası sizlerin silahlanmasını engellemeleridir. Bunun da ötesinde sizleri, Hilafet Devleti'nin kurulmasını isteyen silahlı guruplardan sakındırmalarıdır. Dolayısıyla şuan Suriye'de alevlenen çatışmanın gerçek boyutu başta Amerika olmak üzere Batı olup o, İslam'ı yönetimden uzaklaştırmaya çalışmakta, bunun için aynen Batılı efendileri gibi İslam'ın tamamen yönetime geri dönmesine karşı savaşan bölgedeki mücrim, fasık ve zalim yöneticilerden oluşan araçlarını kullanmakta ve içeride yöneticiler olsunlar diye laik dış muhalefetten kendileri için bölgedeki hain yöneticiler benzeri ajan yöneticiler imal etmeye çalışmaktadır. Bu yüzden kendisine doğrudan bağlı askerî konseyler hazırlamaktadır ki böylece bu konseyler, onları kötülemelerinin ve onları terörist olarak nitelendirmelerinin ardından silahlı İslamî guruplara darbe indirebilsinler. İşte tüm bunlar, uluslararası kanun, uluslararası müdahale ve uluslararası güçlerin konuşlanması kapsamında olmaktadır... Ayrıca tüm bunlar da Batılı mefhuma göre dünya barışının korunması ve uluslararası terörizmle, yani İslam ile mücadele edilmesi gerekçesiyle yapılmaktadır... Dolayısıyla bu, kafir kapitalist Batı'nın her yerde İslam'a ve Suriye'de dahil İslam Hadaratı Projesi'ni ikame etmek için çalışan muhlis Müslümanlara yönelik açmış olduğu bir savaştır.
Ey Şam-Suriye'deki Mümin Müslümanlar:
Allahu [Subhânehu ve Teâlâ], elbette emrine galiptir. Dolayısıyla Allah'a nusret verene ve onun emirlerine tâbi olana galip gelecek kimse yoktur. Her ne kadar kafir kapitalist Batı ve onun Allah'a, dinine ve Müslümanlara ihanet eden ajan kuyrukları paraya, silaha, medyaya ve entrikalara sahip olsalar da... Şüphesiz Allah, onların hepsinden daha güçlüdür ve onların tuzakları boşa gidecektir. O halde sadece Allah ile birlikte olun ve değişimde O'nun Resulü [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in siretini tâbi olun. Özellikle de sizler, ebedi lideriniz olarak efendimiz Muhammed'i ilan etmişken. Nitekim efendiniz Muhammed, nusret ve güç ehli yoluyla ilk İslam Devleti'ni kurmuştur. Bugün ise onları, İslamî Yönetim programlarını ortaya koyan silahlı guruplar ile hala çalışan veya ayrılan ordu subaylarından oluşan nusret ehli temsil etmektedirler. Dolayısıyla onların üzerine düşen, yarım asırdan fazladır İslam dünyasının dört bir tarafında Hilafet Devleti'ni kurmak için hazırlık yapmasının yanı sıra Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın, gökyüzü ve yeryüzü sakinlerinin razı olacağı gelmekte olan Hilafet Devleti'nin Anayasa Taslağı'nı da hazırlayan davet ehline nusret vermeleridir. İşte Allah için, Resulü için, dini için ve Müslümanlar için nasihat eden ve nusreti sadece Allahu Subhânehu'dan uman Hizb-ut Tahrir'in kendisine davet ettiği şey budur. Nitekim Allahu Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرِينَ "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Şüphesiz Allah, bağışlayıcı ve esirgeyicidir. De ki: Allah'a ve Resulüne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kafirleri sevmez." [Âli İmrân 31-32]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
H. 27 Cumâde’l Ûlâ 1434
M. Pazartesi, 08 Nisan 2013