بسم الله الرحمن الرحيم
Cenevre 2 Konferansı Teslimiyetçi, İhanetvâri ve Komplocu Bir ABD Konferansıdır Ne Olursa Olsun Her Şekliyle Reddedilmelidir Düzenlenmek Karşısında Sessiz Kalmak Nasıl Haram ise Katılmak da Şeran Haramdır
ABD, daha önce görülmemiş bir şekilde Suriye dosyası ile ilgili olarak atağa geçti. Cenevre 2 konferansına katılmak için Ulusal Koalisyon muhalefetine ciddi baskı yapıyor. Washington, konferans yoluyla kendi çözümünü dayatmak amacıyla konferansın düzenlenmesi için her türlü çabayı sarf ediyor. Bu uğurda hizmet etmek için ABD'den yeşil ışık alması ile Suriye özel temsilcisi Lahdar İbrahimi, Amerikan misyonu eda etmek üzere derhal harekete geçti. Bu yüzden bölgedeki bazı ülkelere mekik ziyaretlerine başladı. Daha sonra da 30.10.2013 Çarşamba günü mücrim Beşşar ile bir araya geldi. Görüşmelerden elde ettiği değerlendirmeleri 05.11.2013 günü Rusya Dışişleri Bakanı ile görüşecek olan Amerikan Dışişleri Bakanına sunmak üzere bölge turunu 02.11.2013 Cumartesi günü Tahran ile sona erdirdi. Dışişleri bakanlıkları düzeyindeki toplantıda konferansın tarihini de belirlemek dâhil konferans düzenlemek için atılacak pratik adımlar üzerinde anlaşma sağlanmaya çalışılacak. Amerikancı Lahdar İbrahimi'nin demeç ve hareketliliği Amerika, Rusya, İran ve mücrim Beşşar Esed rejiminin tutumu ile paralellik arz etmekte ve aynı yönde çakışmaktadır. Bu da konferansın yapılmasına olan ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Amerika, konferansta çıkarlarını güvence altına almak için Beşşar ve İran'a rol vermektedir. Amerika, askeri olarak ajan ve uşağı Beşşar'ın konumunu güçlendirmek için katkıda bulunarak İran liderliğindeki ajanları yoluyla para, adam ve silah ile yardım elini uzattı. Suriye'de Müslümanlara karşı kimyasal kullandıktan sonra hakkında uluslararası soruşturma başlatılmasına engel oldu. Hatta uluslararası konumunu güçlendirmek için Batı'nın, İslam ve Müslümanların düşmanı Yahudi varlığının çıkarına bu silahtan vazgeçmesi nedeniyle Esed'e övgüler yağdırdı. Böylece ajanı Beşar konferansa eli güçlü gidecek diğer taraf ise zayıf olacaktı. Daha sonra da Amerika çözmek için kendi şartlarını dikte edebilecekti.
Şüphesiz Cenevre 2 konferansı, teslimiyetçi ihanetvâri bir Amerikan konferansıdır. ABD Dışişleri Bakanlığı mutfağında pişirildi, bir yan kuruluşu olan BM koridorlarında yürürlüğe kondu ve şimdi de Ban Ki-Moon'un siyasi danışmanı olarak çalışan eski ABD Dışişleri Bakan yardımcısı Jeffrey Feltman liderliğinde yürütülen bir entrikadır. İşte Amerika bunun için önümüzdeki müzakerelerde Müslümanları temsil etmek için "Suriye Ulusal Koalisyonu" olarak bilinen yapıya alçak laik şahsiyetlerden en düşük seviyede olanları seçti. Daha da kötüsü temsilci olmak konusunda bunlardan daha rezil olanlar da eklenecektir. Doğrudan mücrim Suriye rejiminin ajanı olan "Demokratik Değişim Güçleri İçin Ulusal Koordinasyon Kurulu" üyeleri o yapının içine katılacaktır. Bilinmektedir ki Cenevre 1 konferansı, tam idari yetkisi olan geçiş yönetimi hükümeti kurulmasını talep etmektedir. Mevcut hükümet üyeleri, muhalefet ve diğer grupları içeren bir hükümet oluşturulmasını öngörmektedir. Demokratik yönetim sistemine ulaşmak için karşılıklı uzlaşma ve uyum temelinde bir geçiş hükümeti kurulacaktır. Bu bir Amerikan istemidir, Amerika bunu çözüm için bir çerçeve yapmak istemektedir. Bu yönetimin, mezhep ve etnik dağılım açısından Irak Yönetim Konseyi modelinde olacağı artık herkese bir sır değildir. Bunun işaretlerini görmeye başladık bile. Kürtler, askeri olarak harekete geçtiler. Hristiyan tarafının Müslümanlar ile sanal kriz çıkarmaya yönelik demeçleri yoğunlaştı ki siyasi istekleri ve Konseydeki temsil talebi için haklı bir gerekçe olsun. Bu, Amerika'nın Suriye ve bölgedeki Müslümanlara karşı pis sömürgeci art niyetleri hakkında bir ön görü ve ön bilgi vermektedir. Çünkü çözüm koşulları, devrimdeki ezici İslami atmosferin varlığı nedeni ile henüz olgunlaşmış değildir. Bu yüzden ilk önce Amerika'nın baskıyı artıracağı yönünde beklentiler var. Zira geçiş yönetimine meşruiyet kazandırmak için bu konferans düzenlenmek zorundadır. Sonra bunu karada pratik adımlar takip edecektir. İslami devrim için savaşan grupları yok etmek amacıyla siyaseti, askeriye ve medyayı seferber edecek, uluslararası muharip barış gücü gönderecektir. Nitekim bizatihi Amerikancı Lahdar İbrahimi bunu açıkça dile getirmiştir. Amerika, Afganistan'da Müslümanlara karşı en iğrenç suçları işleyen Uluslararası güçler (ISAF) benzeri bir model üzerinde çalışmaktadır. Bundan amacı, yeni Suriye Karzai'sini yerleştirmek, savaşçıları parçalamak, kendisi ile birlikte hareket edenlere meşruiyet vermek, kendisi ile birlikte hareket etmeyenleri terör ile suçladıktan darbe indirmektir. Bütün bunlar, uluslararası meşruiyeti ve Amerikan çözümü olan uluslararası çözümü korumak bahanesi altında yürütülecektir.
Burada sorulması gereken soru şudur: Amerika, gece gündüz sadece kendi çıkarlarına binaen müdahil olacağını söylüyorken Carba ve Kilo Ulusal Koalisyonu ve Selim İdris askeri Konseyi Cenevre 2'ye gitmek ve Amerikan çözümüne boyun bükmeyi nasıl kabul edecekler. Ayrıca Beşşar, bir Amerikan ajanıdır. Katliamlarını Amerika'nın komutları ile icra etmektedir. Amerika, onu yönetim koltuğunda tutamayınca alternatif olabilecek ajan yönetici aramaya koyuldu. Cenevre 2'ye bunu gerçekleştirmek için mi gidiyorlar? Sonra Amerika'nın Esed'in insanlara karşı kimyasal silah kullanmak suçuna sessiz kalması, Suriye'de Müslümanlara karşı çalıştığı anlamına gelmez mi? Sonra ajanların Cenevre'ye gitmeleri, Amerikan çözümünün bir parçası olmak için çalışıyorlar demek değil midir?
Ey Ulusal Koalisyon komplocuları! Muhakkak ki sizin bu konferans ve Amerika tarafından sponsor edilen herhangi bir konferansa, katılmanız affedilmez bir suçtur. Ümmetin gazap ve öfkesi bir giyotin gibi üzerinizde olacaktır. Eğer kendinizi Amerika'nın kollarına atmaktan vazgeçmezseniz, kan ve ceset üzerine kurulu yönetim koltuğu ve boş makam karşılığında Müslümanların kanlarını ucuz pahasına satan yeni ajanlar olursunuz. Sizin bu rolünüz, bizzat Beşşar'dan, rejiminden ve onun güvenlik ekibinden daha tehlikelidir. Onun bu güvenlik ekibi bütünüyle sizin güvenlik teşkilatınız haline dönüşecektir.
Ey İslam'ın kalbi Biladu'ş Şam Müslümanları! Şüphesiz ki Allah tüm hayat işlerimizde Hanif Şeriat ile hükmetmemizi kesin bir emir olarak emretmiştir. Bizi Şeriat dışında muhakeme olmaktan sakındırmıştır. Ayrıca Amerika bizim düşmanımızdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَنْ يَكْفُرُوا بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالًا بَعِيدًا "Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğût'u tanımamaları kendilerine emrolunduğu halde, onun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan da onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor." [Nisa 60] Yine Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا "Hayır! Rabbine an dolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar. [Nisa 65] Bu nedenle sadece Amerika'ya sığınmak bile haramdır ve haramlığı çok ağırdır. Cenevre 2 konferansına konulan başlıklar bile Allah dinine yönelik şiddetli düşmanlığı gösterir. Amerika'nın terörist ve terörizme karşı savaş ilan etmesi, İslam ve İslami Hilafet Devleti kurmak için çalışan İslami proje sahibi Müslüman teröristler anlamına gelir. Şunu iyi bilmeliyiz ki Amerika, Hilafeti kurmak için çalışmak ve davet etmenin tehlikeli boyutunu çok iyi biliyor. Biladu'ş Şam'da güçlü bir şekilde harekete geçen Hilafet çağrılarını işittikçe uykuları kaçıyor. İşte bu çağrının önder ve lideri Hizb-ut Tahrir, tüm halisane çalışanlara Allah Subhânehu ve Teâlâ'yı razı edecek bu yüce farzı yerine getirmek için yardım elini uzatıyor.
وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ الَّذِينَ إِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ "Allah, kendisine yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir. Onlar ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah'a varır." [Hac 40-41]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
H. 2 Muharrem 1435
M. Salı, 05 Kasım 2013