بسم الله الرحمن الرحيم
Amerika Hâlâ Cenevre 2 Konferansının Düzenlenmesinde Israr Ediyor Amerika'dan, Suriye Özel Temsilcisi İbrahimi' den ve Ajanı Ulusal Koalisyondan Sakının!
11.05.2013 tarihinde İbrahimi, bir basın toplantısında Suriye'de çözüm için Cenevre 2 konferansına bir tarih belirlemek konusunda başarısız olduklarını bildirdi. Başarısızlığın nedenleri arasında, muhalefette var olan pek çok sorunun varlığına dikkat çekti. İbrahimi, "Bu yüzden biraz geç kaldık." dedi ve "BM, ABD ve Rusya hâlâ Cenevre 2 konferansının bu yıl bitmeden önce düzenleneceği umudunu taşıdıklarını" söyledi. İran'ın konferansa katılımı ile ilgili İbrahimi "Konferansa davet edilecek devletler hakkındaki tartışmalar bitmiş değil." ifadesini kullandı. Muhalefetin Cenevre 2 konferansından önce Esed'in iktidarı bırakması ile ilgili talebi konusunda ise "Konferans bir temele dayalıdır. Ön koşul asla yoktur" açıklamasında bulundu. Daha çok istişare etmek için bu ay sonuna kadar Suriyeli muhalif taraflar ile bir toplantı yapılması üzerinde anlaşma sağlandığını ekledi. Yüksek ikna kapasitesine sahip bir heyet oluşturmak için onlara çağrıda bulundu. İbrahimi, Suriye halkının yaşadığı insani trajediye dikkat çekti. BM'nin, 9,3 milyon Suriyelinin acil insani yardıma ihtiyacı olduğunu belirten 04.11.2013 tarihli yayınlanmış raporuna değindi. Suriye'deki insani kriz için tek çözüm olan siyasi çözümün biran önce başlaması gerektiğini söyledi.
Bu açıklama ile İbrahimi, başarısızlığın nedenini bu konferans aracılığıyla Amerika'nın geçirmek istediği ABD çözüm projesinin, Suriye'deki Müslümanlar tarafından reddedilmesine atıfta bulunmak istedi. Hatta bundaki sebebi, koalisyonun pek çok sorunlarına ve zafiyetine bağladı. Burada kayda değer husus şudur ki Amerika, sunduğu herhangi bir çözüme rıza göstermesi için koalisyonun kuruluşundan beri zayıf olmasını arzu etti. Koalisyon, Suriye halkının çıkarlarından öte Batının çıkarlarını gerçekleştirmek için üretildi. Batı, ülke halkı tarafından savunulan İslam projesine karşı savaşta kendi yanında olmaları için koalisyon üyelerini laiklerden seçti. Koalisyon üyeleri, makam ve mevki üzerinde çekişme dışında asla bir araya gelmeyen ve Amerikan çözüm pastasında payı olan kimselerden seçildi. Daha da ötesi Batı, koalisyona muhalefetten bir parça olmasını dayatırken, Suriye içindeki Esed'e bağlı muhalefetin de bir diğer parça olmasını arzu ediyor. Bu ise koalisyonun konumunu daha da zayıflatacaktır. Koalisyonun şuan yapması gereken en iyi iş, özellikle de Suriye halkının devrimine karşı Amerikan önderliğindeki uluslararası komplonun boyutunu gözleri ile gördükten sonra kendisini feshedip ümmetin projesine katılmaktır. Eğer bunu yapmazsa, ondan kurtulmanın en iyi yolu, koalisyondan vazgeçildiğini göstermek ve hiç bir şekilde Müslümanları temsil etmediğini açıkça ilan etmek ve onu yok saymaktır.
Ey Şam diyarındaki Müslümanlar! Şüphesiz ki Amerika, koalisyon aracılığıyla size karşı komplo kurmaktan vazgeçmeyecektir. İşte İbrahimi, müzakereye devam edilmesini açıkça ifade ediyor. "Biz, biraz geç kaldık" diyor ve Cenevre 2 konferansının bu yıl bitmeden önce düzenleneceğini ümit ediyor. Koalisyonu, ikna kapasitesi yüksek bir heyetin oluşturulmasına teşvik ediyor. Koalisyona, Cenevre konferansının ön koşulsuz yapılacağını bildiriyor. İnsani trajediyi hatırlatıyor. Bununla konferans öncesi durumun çok daha trajik olacağı ile tehdit ediyor ki rejim karşıtı halk, konferansın yapılmasına isteyen taraf olsun. Böylece koalisyon üzerindeki baskı azalsın ve dolayısıyla konferansta sunulan her şeye sessiz kalsın, rıza göstersin.
Ey İslam'ın kalbi Biladu'ş Şam Müslümanları! Batı, gerçekleri altüst etmek için çalışıyor. Bir yandan koalisyonu zayıf, parçalı ve dağınık göstermeye çalışarak insanların dirençlerini kırmak ve onları teslimiyete sevk etmek için uğraşıyor. Diğer yandan ise mücahitlerden her türlü silahı engellediği halde rejimin zafiyetini ve savaşçılar karşısındaki yetersizliğini kamufle etmek için çabalıyor. Daha doğrusu bu mücrim rejim artık kendisini İran, Irak ve Lübnan gibi dış güçler tarafından himaye edilecek kadar aciz hissediyor. Oysa Suriye'deki Müslümanlar, savaşanlar, savaşmayanlar sabır, kararlılık ve rejimi devirmek üzerindeki ısrarları ile biliniyorlar. Kim Hilafeti kurarak Allah'ın indirdikleri ile yönetim ikame etmek için ciddi çalışmaya eğilirse, güçlü bir konumda olur. Suriye'de buna bağlı olarak bölgedeki Batının gerçek nüfuzunu tehdit eder. Böylelikle de Amerika bölgedeki konumundan dolayı istikrarsızlık sendromu yaşar. Bunun aynısı Yahudi varlığı için de geçerlidir. Aslında gerçekten kritik anlar yaşayan Suriye, ajanlık ortağı İran ve bunların efendileri Amerika'dır. Aksine Suriye ve Suriye dışındaki Müslümanlar, Allah'ın yardımını bekliyorlar. Şu söylenebilir, piyasada Faruk el-Şar'a, Faşist rejim ajanı Ulusal Koordinasyon başkanı Heysem el-Menna ve dile alınması dahi kötü Rıfat Esed gibi lanetli bir takım isimlerin dolaşması dışında Amerika ve beraberinde Rusya şuana kadar çözüm üretmekten aciz kaldı. Gerçek şu ki Suriye'deki Müslümanların rejime karşı devrimleri güçlüdür. Hem de çok güçlüdür. Çünkü Amerika önderliğindeki uluslararası en çetrefilli komplo karşısında bile sebat ettiler. Amerika, devrimi yok etmek için takip etmediği ne bir araç ne de bir üslup bırakmadı. Ama başarılı olamadı.
Her yerde İslam'ın müreffeh yaşamını arzulayan ey Müslümanlar! Önümüzde Hilafetten başka bir seçenek yoktur. Ancak Hilafet ile kendimizi kâfir kapitalist batının zulüm ve fitne fücurundan kurtarırız, Hanif dinimizin genişliğine erişiriz. İslam, insanları karanlıktan aydınlığa götürür. Zaferin varlığı, Hizb-ut Tahrir gibi İslam ile yönetme kapasitesine sahip kimselerin varlığına bağlıdır. Bu ise Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın lütfu ile çok kolaydır. Ve Müslümanların çocuklarından bu dine yardım edecek güç ve kuvvet ehlinin varlığına dayalıdır. Bunu ise İnşaAllah ümmet asla kaybetmeyecektir. Allah'ın Râşidi Hilafet Devletinin kurulması ile ilgili buyruğu geldiği zaman, Batının öncülüğündeki kâinat âlemi şaşıracak ve başı önüne eğilecektir. Batı, Müslümanların kendisini şaşırtmasına alışıktır. Belki de onu en çok korkutacak olan şey, bizzat bu şaşkınlıktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: فَأَتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ يَحْتَسِبُوا وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ "Ama Allah'ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü." [Haşr 2] Bu, Allah'a zor değildir.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
H. 4 Muharrem 1435
M. Perşembe, 07 Kasım 2013