بسم الله الرحمن الرحيم
Hangi Münasebetle Olursa Olsun Kim Cenevre 2 Konferansına Katılmayı Kabul Ederse Batı'nın Ajanı ve Müslümanlar İçin Bir Hain Olduğu Açıkça İlan Edilmelidir
25.11.2013 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, Cenevre 2 konferansının 22.01.2014'te yapılacağını bildirdi ve "Amacımız açıktır. 30.06.2012 yılında yayınlanan Cenevre bildirisini tümüyle uygulamaktır. Cenevre bildirisi, askeri ve güvenlik kurumları da dâhil çatışan taraflar arasında karşılıklı anlaşmaya dayalı tam yürütme yetkilerine sahip geçici yönetim hükümeti kurulmasını içeriyor." Dedi. Ülkesi aylardır gizli açık Cenevre ve eşdeğer konferansları yürüten ABD dışişleri bakanı John Kerry ise "Suriye'ye barış getirmek için konferans düzenleme çabasını" memnuniyetle karşıladı. Sorunlu ülkede yeniden geçici hükümet kurmak ve ülkeyi krizden çıkarmak için konferansı "iyi bir fırsat olarak" niteledi. Ulusal Koalisyon ise bu ayın başlarında belirlediği bir dizi şartlar kabul edilirse katılacağını bildirdi. BM ve Arap Devletlerin özel Suriye elçisi Amerikan ajanı Lahdar İbrahimi de aynı gün Cenevre 2 konferansının "Önkoşulsuz başlayacağını" vurguladı. Bu konferansta Suriye muhalefetini kimin temsil edeceği üzerinde hâlâ bir anlaşmazlığın var olması dikkat çekicidir.
ABD, bu konferans aracılığıyla güvenli bir şekilde otoritenin kendi eline geçişini garanti altına almayı amaçlıyor. Askeri ve güvenlik kurumları dâhil tam yürütme yetkilerine sahip geçiş yönetimi hükümetini de bunun için biçilmiş bir kaftan olarak görüyor. İşte bu, Cenevre 1 konferansının temel öğesidir. Cenevre 2 konferansının da temel öğesi olacaktır. Koalisyon güvende olabilmesi için de bu konferansta alınacak kararlar aracılığıyla Suriye'deki İslami atmosfer yok edilecek, tekfirciler ve aşırılara darbe indirilecektir. Böylece Koalisyon, günden güne halk arasında kabul görüp sempati toplayan İslami projeden kurtulacaktır. İşte Amerika bunun için bu konferansın biran önce yapılması derdindedir. Çünkü Amerika, bölgeyi parçalamak projesi ile -ki yeni Ortadoğu projesi olarak bilinmektedir- Hilafet projesinin önüne geçmek istiyor. Amerikan projesinin ilk örneği Irak, ikinci örneği ve lokomotifi de Suriye olacaktır. Bu yüzden Cenevre 2 kararlarını uygulamak için Amerikan formatında uluslararası müdahalenin olması uzak bir ihtimal değildir. Amaç, çatışma bölgelerinde kontrolü sağlamak, İslami projeyi yok etmek ve daha sonra da Amerikan projesine göre otoritenin geçişini güvence altına almaktır. Güvenli bir insani koridor oluşturulması, gıda ihtiyaçlarının temin edilmesi, tutukluların serbest bırakılması, hatta Kimyasal silah kullanan Beşşar'ın istifasının talep edilmesi gibi sudan bahanelere gelince, kâfirler ne kadar abartmaya çalışsalar da teferruattır, aşılabilir.
Ey Biladu'ş Şam'daki devrimci Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir, daha önce böyle bir konferansı düzenlenmesinin tehlikesini gösteren birçok bildiriler yayınladı. "Cenevre 2 Konferansı Teslimiyetçi, İhanetvâri ve Komplocu Bir ABD Konferansıdır Ne Olursa Olsun Her Şekliyle Reddedilmelidir, Düzenlenmek Karşısında Sessiz Kalmak Nasıl Haram ise Katılmak da Şeran Haramdır" ve "Amerika Hâlâ Cenevre 2 Konferansının Düzenlenmesinde Israr Ediyor, Amerika'dan, Suriye Özel Temsilcisi İbrahimi'den ve Ajanı Ulusal Koalisyondan Sakının!" Son olarak da "Koalisyon Ford Önünde Ayaklarına Kapandı, Daha Önce İse Diz Kapaklarına Kadar Eğilmişlerdi" başlıklı bildiriler ile bu konferansın tehlikesine dikkat çekti. Bunun için Cenevre 2'ye karşı tutum, açık ve sert, katı ve net olmalıdır. Bu nedenle koalisyon tarafından temsil edildikleri iddia edilen Suriye'deki Müslümanlar, hep birlikte konferansı reddettiklerini ve konferansta kabul edilecek kararları tanımadıklarını ilan etmeliler. Ayrıca hiç bir halk dayanağı ve uzantısı olmayan ve kendilerini temsil ettiğini iddia eden koalisyonu da reddetmeliler. Zaten daha önce savaşan gruplar, konferansa katılımı kabul etmenin ihanetvâri bir eylem olduğunu açıkladılar. Bu tutumlarını, koalisyonun Batı'nın, özellikle de Amerika'nın bir ürünü olduğunu açıkça ilan ederek tamamlamaları gerekir. Bilinmelidir ki koalisyon, kim tarafından kurulmuş ise ancak onu temsil eder.
Ey Müslümanlar! Şuan Suriye'de devam eden çatışma, kapitalizm ve İslam arasında bir hadarat çatışmasıdır. Biz, bu çatışmada Allah Subhânehu ve Teâlâ yardımının en kısa zamanda Müslümanlara geleceğinin bilincindeyiz. Daha önce eşi benzeri görülmemiş şekilde uluslararası komplo karşısında sabır ve sebat ettiniz. Bu, sizleri Allah'ın emirlerine daha çok bağlanmaya sevk etmelidir ki Allah Subhânehu ve Teâlâ bize olan yardımını tamamlansın. Güçlü ve Aziz olan Allah'ın yardımı, eksiksiz kemale ersin. Allah, dürüst ve içtenlikle kendisine yardım edenlere yardım eder. Bütün Müslümanlar, âlimler, ileri gelenler ve kuvvet ehli, Hilafet kurmak için çalışmalıdır. Hizb-ut Tahrir size Hilafeti kurmanın yegâne yolunun Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in yolu olduğunu hatırlatmaya devam edecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: مَنْ كَانَ يُرِيدُ الْعِزَّةَ فَلِلَّهِ الْعِزَّةُ جَمِيعًا إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ وَالَّذِينَ يَمْكُرُونَ السَّيِّئَاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَكْرُ أُولَئِكَ هُوَ يَبُورُ "Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah'a aittir. Güzel sözler ancak O'na yükselir. Salih ameli de güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. İşte onların tuzağı boşa çıkar." [Fatır 10]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
H. 23 Muharrem 1435
M. Salı, 26 Kasım 2013