بسم الله الرحمن الرحيم
Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine Katılmak, İslam'a Göre Haramdır, Küfür Rejimine Destektir
10 Ağustos Pazar günü, ilk kez halkoyuyla, üç adayın katılacağı Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktır. Cumhurbaşkanı'nın, ister kokuşmuş İngiliz tipi parlamenter sistemdeki gibi Meclis tarafından seçilmesi, isterse müfsit Amerikan tipi başkanlık sistemindeki gibi halkoyuyla seçilmesi, "Cumhurbaşkanlığı" kurumunun vakıasını ve hakikatini değiştirmez. Mesele, seçim sisteminden ziyade bu kurumun mahiyetidir. Zira Laik (dinsiz) Cumhuriyet rejiminde en üst düzey temsil makamı, devletin başı ve ordunun başkomutanı sıfatına haiz olan "Cumhurbaşkanı", anayasanın uygulanmasından, devlet organlarının uyumlu ve koordineli çalışmasına kadar pek çok fonksiyon yürütür. Meclis'te çıkarılan yasaları ve hükümet tarafından imzalanan uluslararası anlaşmaları onaylayıp yayımlar. Başbakan, genelkurmay başkanı, bakanlar, yüksek yargı üyeleri ve diplomatik temsilciler gibi devletin en kritik konumlarına atamalar yapar. Bakanlar Kurulu ve MGK gibi hayati organlara başkanlık eder, gerekirse ordunun kullanımına dahi karar verebilir.
Böylesine geniş yetkilere sahip bir kurumun, başımızdaki küfür rejiminin kalbi ve tepe noktası olduğu aşikârdır. Dolayısıyla adayların İslami görüntülere sahip olması kişisel özellikten öte geçmez, bu kurumun ve bu seçimlerin vakıasını değiştirmez. Oysa başta toplum ve devlet olmak üzere, hayatın her alanında Allah'ın razı olduğu şekilde, yani İslami hükme uygun hareket etmek her Müslüman için farzdır ve kaçınılmazdır. Öyleyse Allah'tan ve Ahiret Günü'nden hakkıyla korkan Müslümanların bu meselede takınması gereken İslami tavrın açıklanması elzemdir. İddia edilenin aksine demokrasi seçimlerden ibaret değildir. Bu fasit küfür sistemini, Müslüman ümmete süslü göstermek için kasıtlı ve devamlı olarak "demokrasi seçimdir", "demokratik hakkınızı kullanın", "seçimlere katılın, yönetime ortak olun" propagandası yapılmaktadır ki bu apaçık bir saptırmacadır. Ayrıca seçim yarışları; içi boş vaatlere, duyguları okşayan demagojilere, halka şirin gözükmeye dönük toplum mühendisliğine ve seviyesiz atışmalara dayalıdır. أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِي كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ "Görmüyor musun, onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapamayacakları şeyleri söylerler." [Şu'arâ 225]
Ey Müslümanlar! İnsanların işlerini yürütecek ve sorunlarını çözecek en mükemmel hükümler ve çözümler, insanın, hayatın ve kâinatın yaratıcısı olan Allah Subhânehu'nun dini olan İslam'dadır. Mevcut sistemlerin hiçbiri İslami yönetim olmadığı gibi, mevcut yöneticilerin ve liderlerin hiçbiri de İslami hükümleri esas almamaktadır. Tam aksine Allah'ın dininden yüz çevirdikleri için hakkı, adaleti ve doğruluğu değil de, taraflar arasındaki güç dengesini esas alan uzlaşmacı ara çözümlere dayalı kapitalist Batı'dan ithal demokratik sisteme tutunurlar. Hâlbuki bizler Müslümanız ve âlemlerin Rabbinden gelmiş İslam'ın sahih, ideolojik, köklü ve merhametli hükümlerine ve çözümlerine sahibiz. İslam'ın hüküm ve çözüm göstermediği hiçbir alan, hiçbir mesele, hiçbir iş yoktur. İslam sapasağlam ve eksiksiz bir ideolojidir. O halde nasıl olur da yegâne hak olan İslam'ı bir kenara bırakıp bâtıl-Batılı demokratik küfür sistemine rıza gösteririz? Bu tâğûtî şer nizamı kabul ederiz? Bu cahiliye rejiminin seçimlerine katılırız? Oysa Allah [Subhânehu ve Te'alâ] bizleri şiddetle uyarmaktadır: أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ "Yoksa onlar cahiliye hükmünü (yönetimini) mi arıyorlar? Hâlbuki akleden bir toplum için hükmü (yönetimi) Allah'tan daha güzel olan kim vardır?" [Mâ'ide 50]
Ey Faziletli Kardeşler ve Bacılar! Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti olarak sizlere sesleniyoruz! Hepsi de Batı destekli bu adayların hiçbirine oy vermeyin! Seçim sandıklarına gitmeyin! Faaliyetlerine katılmayın! Bağışta bulunmayın! Süslü sözlerine ve yalan vaatlerine kanmayın! İslam'dan uzak oldukları halde onlara sempatiyle bakmayın! Onlardan rahatlık, ferahlık, çözüm ve hayır ummayın! Daha güzel bir geleceğe, daha müreffeh bir ülkeye, daha bilinçli nesillerin yetişmesine ortak olayım derken, sömürgeci kâfirlerin çıkarlarına hizmet edecek daha karanlık bir geleceğe ortak olmayın. Bu küfür sisteminin ömrünü daha fazla uzatmayın. Yozlaşmış, inançlarından uzaklaşmış, utanç duyacağınız nesillerin yetişmesine sebep olmayın! Şeytan'ın aldattığı kimselerin peşinden koşmayın! وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ "Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için doğru yolu bulamıyorlar." [Neml 24]
Rejimiyle, kurumlarıyla, anayasasıyla, seçimleriyle, adaylarıyla bu devlet biz Müslümanlara ait değildir. Bizim devletimiz ancak ve sadece İslami devlettir. O da İslami ideolojik sistemin sarsılmaz uygulayıcısı, küfrün ve sömürgeci kâfirlerin korkusuz düşmanı, işgal altındaki İslami toprakların yegâne kurtarıcısı, katledilen, hapsedilen, işkence edilen, kirletilen her masumun yılmaz savunucusu olan Nübüvvet Minhâcı üzere Râşidî Hilâfet Devleti'dir. Devletimiz işte budur! Kurmamız, korumamız, desteklememiz ve güç vermemiz gereken çağrı işte budur! Allah Subhânehu'nun razı olacağı, Rasulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in gurur duyacağı, tüm Müslümanların etrafında kenetleneceği, Müslüman olsun, gayri-Müslim olsun her mazlumun imdada çağıracağı siyasi liderlik işte budur!
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti
H. 6 Şevvâl 1435
M. Cumartesi, 02 Ağustos 2014