بسم الله الرحمن الرحيم
Ürdün Rejimi Ülkenin ve Halkın Geleceğini Yahudi Varlığına Bağlıyor
Yerleşim yerleri ve projeler genişletiliyor, Kudüs Yahudileştiriliyor, insanların evleri yıkılıyor, toprakları müsadere ediliyor, insanlar o topraklardan kovuluyor, bir avuç yerleşimci ve aşırı Yahudiler mübarek Mescidi Aksa'yı basıp orayı kirletiyor, yıkıyor. Buna karşılık Ürdün rejimi, zillet, utanç ve ihanet anlaşması imzaladığını duyuruyor. Bu anlaşma ile Yahudileri onurlandırıyor. Ürdün halkının kaderini ve geleceğini onlara teslim ediyor. İki yıl önce müzakerelere başlanan bu anlaşma "İsrail'le Gaz Anlaşması" olarak adlandırılıyor. Görüşmeler, Yahudilerin son Gazze halkına yönelik saldırısı sırasında bile kesilmedi. Hâlâ onların yaraları inliyor, evleri yıkılıyor. Şehit kanları ve acılı anaların gözyaşları henüz kurumuş değil. 15-30 yıllığına yapılan ve Ürdün rejimi tarafından 15 milyar dolar tutarındaki Leviathan petrol sahasının 45 milyar metreküp gazının alımını öngören bu anlaşma, Yahudi varlığını destekliyor, işgali perçinliyor, Filistin halkına yönelik kuşatma ve baskıyı artırıyor.
İşte Ürdün rejimi budur. Eğer bu şekilde hareket etmeseydi, bu rejime yönelik bilgimizde şüphe ederdik. Zaten uzun zaman önce Ürdün rejiminin maskesi düştü. Allah'tan ve Allah'ın kullarından utanmıyor, umursamıyor da. Artık açıktan günah ve masiyet işliyor. Nerede olurlarsa olsunlar Allah'ın ve ümmetin düşmanları ile gece gündüz komplo kuruyorlar. Ülkenin Yahudilere teslim edilmesi aşamasından onları himaye, çıkarlarını gözetme aşamasına geçildi. Hırsızlık yapsa da, hakaret etse de, çocuklarını öldürse de efendisinin yüzüne bile bakma cesareti gösteremeyen aşağılık köleye hizmet sevdasına aşıldı. Ürdün rejimi, varlığının tamamen Yahudilerin elinde olduğunu biliyor. Kendisini koruyan ve bekasına özen gösterenin Yahudiler olduğunun farkında. Böylece rejim, Yahudilerin çobanı küfrün başı Amerika'ya hizmet ediyor. İstediklerini yapsınlar diye ülkeyi ona açıyor. Onun için iki pilotlu bir uçak gönderiyor. Eğer Amerika, kendisine hizmet için Ürdün rejimine ordusunu ve tankları göndermeyi emretseydi, tereddüt etmeden yapardı. Ürdün rejimi, sanki Müslümanların kanı ve canına kasteden Amerika ve Yahudi varlığı değilmiş gibi sözde terörle savaşta onun en sadık müttefikidir.
Bu gaz anlaşması, kurulan komploların sonuncusu olmayacaktır. Bu, ihanet ve komplo konusunda Ürdün rejimi tarihinin siyah sayfalarından sadece küçük bir parçasıdır. Rejim ve onun hükümeti, imzalanmasa da anlaşmanın uygulanmasında ısrarcı. Nitekim uzun zaman önce basına bu yönde bazı haberler sızdı. Bu anlaşma ile rejim, doğrudan Yahudi varlığını, onun askeri ölüm makinesini ve yerleşimcileri finanse ediyor ve ekonomisini güçlendiriyor. Bir de tüm bunları, halkı tertemiz ülkedeki Müslümanların cep ve terleriyle yapıyor. Bu gaz, Müslümanların topraklarından ve sularından çalındı. Bu anlaşma, Ürdün halkının boynuna dolanan bir ip olacaktır. Hiç kuşkusuz bu ipin bir ucu Allah'ın düşmanları ve O'nun Nebilerinin katillerinin elinde olacaktır.
Ey Müslümanlar! Biliyoruz ki Amerika, tüm dünyadaki cürmün sponsoru, İslam ve Müslümanların düşmanıdır. Bu anlaşmanın yapılmasını emreden ve destekleyen odur. Çünkü Amerika, sözde ekonomik barış anlaşmasının yapılmasıyla barış anlaşmasının kalıcı olacağını ve gelecekte kesin olarak sel gibi coşan öfke selinden, patlaması yakın fokur fokur kaynayan yanardağdan Yahudi varlığını koruyacağını düşünüyor. O yanardağ ki hem Yahudi varlığını hem onu koruyanları hem de ona hayatta kalma tedariki sağlayanları cayır cayır yakacaktır.
Ey Ürdün'deki Müslümanlar! Her zaman olduğu gibi halkına karşı asla yalan söylemeyen bir lider olarak Hizb-ut Tahrir, sizi zalime mani olmaya davet ediyor. Bildiğiniz ve tanıdığınız bu düşmana kalan onurunuzun teslim edilmesine mani olun. Aranızda ve içinizde dolaşan, dünyaya tamah eden, ihanet çukuruna düşen, ülke ve halkın çıkarı adı altında Yahudilere ajanlık yapan rejimin avanelerine ve bu düşmanın simsarlarına engel olun. Ülke ve halkın çıkarı, haram işlemek ve haramı süslü göstermekle olmaz. Gerçek çıkar, emirlere uyarak, Şeriatı uygulayarak ve onu tüm amellerin, ilişkilerin ve diğerleri ile anlaşmaların tek başvuru kaynağı yaparak insanları, kulların Rabbinin gazabından kurtaran çıkardır. Ki bu ancak Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in müjdelediği gibi Yahudi varlığını kökünden söken Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini temsil eden siyasi bir varlık kurmakla olur. İşte biz, sizi onun için, bizim istediğimiz Hilafet için çalışmaya davet ediyoruz.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ "Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Rasûlü'nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O'nun huzurunda toplanacaksınız." [Enfal 24]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
H. 28 Safer 1436
M. Cumartesi, 20 Aralık 2014