- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Çin’in Uygurlara Yönelik Davranış Yöntemi Dünyadaki Müslümanların Korkak Yöneticileri İçin Bir Utanç Kaynağıdır
Haber:
Türkiye, Çin’in Uygur Müslümanlarına yönelik davranışını “insanlık adına büyük bir utanç kaynağı” olarak nitelendirerek kınadı. Ayrıca Türkçe konuşan etnik gruplara yönelik kitlesel tutuklamalar, insan hakları grupları tarafından yapılan son eleştirilerde artış gösterdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, bir açıklamasında şöyle dedi: “Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikası insanlık adına büyük bir utanç kaynağıdır.” (The Guardian)
Yorum:
Yüksek bir sesle adlandırılan hapis veya aşağılanma veya utanç veya aile bağlarının koparılması veya işkence veya öldürme veya etnik temizlik veya kısıtlama ya da Müslümanların faaliyetlerinin kontrol edilmesi gibi adı her ne olursa olsun; Çin’in “yeniden eğitim” olarak adlandırdığı şey aynı mı olacak?
Çoğu Sincan özerk bölgesinde yaşayan Uygurlar, Çin komünist hükümetinin uyguladığı çifte muamelenin acısını çekiyor. Oysa bir vatandaş olarak, Sincan’da yaşayan ile Hong Kong ve Pekin’de yaşayanlar arasında ne fark var ki?
İslamofobi ve İslam’dan korku nedeniyle Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygurlara uygulanan muamele, Myanmar, Keşmir ve diğer ülkelerdeki Müslümanlara isabet edenlerden farklı değildir. Daha da kötüsü bu kafirlerin ajanlarının, İslam karşıtı gündemi destekliyor olmalarıdır. Nitekim raporlar, eski Amerikan deniz subayı (Blackwater'ın kurucusu) Eric Prince’in kurduğu güvenlik şirketinin (Frontier Service Group), eğitim kampını idare edeceğini ifade etmektedir. (Kaynak: The Guardian 01/02/2019)
Osmanlı Hilafet’in olduğu günlerde ümmetin koruyucusu olan Türkiye gibi bir devletin, NATO üyesi olması ve Müşriklerin İslam’ı aşağılaması, kardeşleriniz ve bacılarınızın öldürülmesi, Müslümanların kimliği, ritüelleri ve akidelerini yok etmek için ısrarla çalışılması gibi meydana gelenler net bir şekilde belli olduğu halde buna insani bir mesele olarak bakması nasıl mümkün olabilir? Zira Uygurlu Müslümanlar bugün, dinlerini ve akidelerini korumak için kurban gidiyorlar.
Türkiye kendisini, kendi özel hapishanelerindeki hücrelerine kilitliyor. Zira Suriye, Filistin, Doğu Türkistan ve Rohingyalı Müslümanlar yardım talebi için haykırıyorlar ama ellerinden hiç bir şey gelmiyor. Oysa Türkiye, askeri tanklar gönderebiliyor ve Kürtlere karşı saldırılar düzenleyebiliyor ama risk altında olan diğer Müslümanlara yardım etmiyor. Bu onun için bir utançtır!
Doğu Türkistan halkı sadece Türk kökenli soydaşlar değil, aynı zamanda onlar İslam ülkelerindeki kardeş ve bacılar olup onlara yardım etmek ve onları korumak diğer Müslümanların bir sorumluluğudur.
Şu an Doğu Türkistan’daki Müslümanların en çok ihtiyacı olan şey, İslam ordularının yardım etmesi ve korumasıdır. Çünkü insani yardım ve acıma duygusu, olanları durdurmayacağı gibi olmasını da engellemeyecektir.
Nitekim veda hutbesinde Nebi Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizlere bir hatırlatmada bulunarak şöyle buyurmuştur:
أيها النّاسُ إن رَبَّكُمْ وَاحِدٌ، وإنّ أَبَاكُمْ واحِدٌ، كُلكُّمْ لآدمَ وآدمُ من تُراب، إن أَكرمُكُمْ عندَ اللهِ أتْقَاكُمْ وليس لعربيّ فَضْلٌ على عجميّ إلاّ بالتّقْوىَ، اسمعوا قولي واعقِلوهُ تعلمُنَّ أنَّ كلَّ مسلمٍ أخو للمسلِمِ، وأنَّ المسلمينَ إخوَةٌ، فلا يحلُّ لامرئٍ من أخيهِ إلا ما أعطاهُ عن طيبِ نفسٍ منه فلا تظلِمُنَّ أنفسَكمُ “Ey insanlar! "Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana Arap olmayanın da Arap olan üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allahtan korkmaktadır. Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe, kişinin kardeşinin hakkına el uzatması helal değildir. Nefsinize zulmetmeyin.”
Uygurların kendilerini koruyacak bir yöneticisi yok. Ancak bir zamanlar onlar Hilafet’in himayesinde yaşıyorlardı. O halde Çin’de yaşayan Müslüman kardeşlerimizin halini unutmak bize yakışır mı? Oysa burası, Sahabi Sa’d B. Ebi Vakkas’ın daveti sayesinde İslam’ın yayıldığı topraklardır. Nitekim Allah’ın Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), şöyle buyurmuştur:
الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ، لَا يَظْلِمُهُ، وَلَا يَخْذُلُهُ، وَلَا يَحْقِرُهُ، التَّقْوَى هَا هُنَا، - وَيُشِيرُ إِلَى صَدْرِهِ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ - بِحَسْبِ امْرِئٍ مِنْ الشَّرِّ، أَنْ يَحْقِرَ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ، كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ؛ دَمُهُ، وَمَالُهُ، وَعِرْضُهُ “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez; onu yardımsız bırakmaz; onu tahkir etmez. (Üç defa kalbine işaret ederek) Takva şuradadır. Müslüman kardeşini hakir görmesi kişiye kötülük olarak yeter. Her Müslümanın namusu, kanı, malı ve onuru Müslümana haramdır”
Ve (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), şöyle buyurmuştur:
مَنْ نَفَّسَ عَنْ مُؤْمِنٍ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الدُّنْيَا نَفَّسَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ يَسَّرَ عَلَى مُعْسِرٍ، يَسَّرَ اللَّهُ عَلَيْهِ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ، وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِما سَتَرَهُ اللهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ “Kim bir müminin dünyevi kederlerinden birini giderirse, Allah da onun kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir Müslümanın sırrını örterse, Allah da onun dünya ve ahirette sırlarını örter.”
Bütün Müslümanların tek muhlis yöneticisi, Allah’ın ve Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in emrine ittiba edecek, tüm Müslüman ve İslam ülkelerinden sorumlu olacak şekilde cihada komutanlık edecek olan bir emirdir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed Yusuf