- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Aksa Bizim Sevda Tutkumuzdur
(Tercüme)
Haber:
El-Cezire internet sitesi, 26/07/2017 Çarşamba günü, (“İsrail” El-Aksa nedeniyle Erdoğan’a saldırdı ve Ankara cevap verdi) başlıklı bir haber yayınladı. Haberde şu “ifadeler” geçti: “Yahudi varlığı Dışişleri, Kudüs ile ilgili açıklamalarının ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a saldırdı ve bu açıklamaların “asılsız ve çarpıtılmış” olduğunu söyledi. Ancak Ankara, Yahudi varlığının açıklamalarını hızlı bir şekilde kınadı… Ve şöyle ekledi: “Osmanlı İmparatorluğu günleri çoktan sona erdi. Yahudi halkının başkenti Kudüs'tü, Kudüs'tür ve öyle kalacaktır. Geçen yıllardan farklı olarak kentin mevcut yönetimi tüm azınlıkların güvenliği ve din özgürlüğüne mükelleftir ve haklarına saygılıdır.” Müftüoğlu ise şuna dikkat çekti: “İsrail'e düşen sorumluluk, biran önce aklıselimi hâkim kılıp, Harem-i Şerif’te statükoya dönmek ve ibadet özgürlüğünün önündeki engelleri tümüyle kaldırmaktır.”
Erdoğan, Yahudi varlığının ihlallerini kınayarak önceki gün şöyle dedi: “(İsrail’in) bu yaptığı Mescid-i Aksa’yı Müslümanların elinden alma girişimidir.”
Türkiye Cumhurbaşkanı şunları vurguladı: “Mescid-i Aksa’ya ibadetlerini yerine getirmek için gelen Müslümanlara teröristler gibi davranmak kesinlikle kabul edilemez.”
Ve şöyle dedi: “Eğer bugün (İsrail) askerleri çok basit hadiseleri bahane edip, pervasızca Mescid-i Aksa'nın bahçesini postalları ile kirletiyor, orada kolayca Müslüman kanı döküyorlarsa, bunun sebebi, bizlerin Kudüs'e yeteri kadar sahip çıkmıyor oluşumuzdandır.”
Yorum:
El-Cezire ve diğer kanalları takip eden biri için, bu kanalların Batılı projelere yanlılık boyutu bir sır olmadığı gibi ümmetin sahip olduğu, kendisi için yaşadığı ve her iki dünyada da nimetleneceği medeniyet projesine kayıtsız kaldığı da artık bir sır değildir. Nitekim bu kanal, Yahudi varlığının açıklamalarına ve Erdoğan’ın buna vermiş olduğu cevaba geniş yer verirken sanki düşmanı yerip dostu razı ediyormuş gibi görünüyor. Ancak gerçekte bu, boş bir yaygaradan öte bir şey değildir. Zira Erdoğan ve diğer Müslüman yöneticiler tarafından gösterilen icraatlar hani nerede?! Bu yöneticilerin tamamı istisnasız komplocuların suç ortakları olup onların bu komploları hiç kimseye gizli kalmayacak şekilde zillete ve kafirlere boyun eğmeye kadar ulaşmıştır. Şimdi eğer onlar Kudüs ve Aksa’nın kurtuluşunu istediklerini iddia ediyorlarsa o halde sahte ve yalan isimlerle Kudüs’e bağladıkları orduları, taburları ve milisleri hani nerede?! Ayrıca İran’ın yaygaraları bize hiçte uzak değildir.
Halbuki Erdoğan, kafirlerin çıkarlarını korumak için silahlı kuvvetlerini Katar’a, Salman kafirlerin projelerini uygulamak için silahlı kuvvetlerini Yemen’e gönderdiği gibi İran, Amerikan ajanı mücrim Beşar’ı korumak için partisi ve milislerini Suriye’ye doğru göndermişti. Ürdün yöneticisi ise Yahudilere saldıranları katiller olarak adlandırıyor, neden yaptıklarını onlardan hiç birine sormaksızın geri çeviriyor ve sırf söylemiş oldukları bir sözden dolayı da cezaevlerini muhlis Müslümanların evlatlarıyla dolduruyor…
Ey Arap ve Müslüman yöneticiler! Aksa, Katar, Şam ve Yemen’de değil burada Beyt-i Makdis’te. O hala kendisini kurtaracak kişiyi bekliyor. Oysa onun kurtuluşu ancak üzerinden bu zulmü kaldıracak devasa bir güç ile olabilir. Bu güçler ise, kafir efendilerinin çıkarlarına hizmet eden ve Müslümanlara baskı yapan bir güçtür. Peki bu güç, ümmete ve onun mukaddesatlarına yönelik görevini yerine getirmeksizin daha ne zamana kadar prangalı bir şekilde yerinde sayacak?!
Ey Müslüman ülkelerdeki ordular! Hepimiz biliyoruz ki Aksa bizim sevda tutkumuz olup bu ise takvanın alametlerindendir. Burası Peygamber efendimizin göklere yükselip indiği yer değil midir? Nitekim Rabbimiz İsra suresinde her iki mescidin arasını en güçlü bir bağ ile bağlamıştır. Ayrıca mesra, Aksa’nın adresi olup onu, Habibimiz Mustafa’nın kalbinin surur bulduğu yüce göklerin miracı yapmışlardır. Dolayısıyla burası, Faruk’un Müslüman olmasından sonra değil onun fethinden önce fethedilmiş bir yerdir. Dahası burası, gerçekten açıkça iyiliğin müjdelendiği iki kıbleden ilkidir. O halde haydi Beyt-i Makdis ve Beyt-i Makdis’in çevresine yardımına koşalım.
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
“O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder, galip kılar. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir.” [Rum-4-5]
Besam El-Makdisi-Filistin
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı