Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti’nin Afganistan’ın Kabil Kentinde Bir Düğünde Meydana Gelen Acımasız Saldırı İle İlgili Basın Açıklaması 

Afgan Müslümanlarının Kanı: Barış Sürecinde Ayrıcalık Elde Etmenin Bir Aracıdır

Geçtiğimiz günlerde Kabil’in batısındaki düğünde meydana gelen vahşi patlamada yaklaşık 100 sivil hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi de yaralandı. Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, patlamayı şiddetle kınar. Allah, patlamada hayatını kaybedenleri Firdevs cennetine koysun ve yaralılara acil şifalar versin. Ailelerine de sabrı cemil ihsan eylesin. Bu iğrenç saldırıyı gerçekleştirenlerin insani veya İslami değerlerden hiçbir nasibi yoktur.

Belli ki bu korkunç saldırı, Bölgesel ve Uluslararası Güçlerin İstihbarat Servislerinin sürmekte olan Afgan barış süreci konusundaki rekabetlerinin bir sonucudur. Tarafların her biri, sivillerin öldürülmesi pahasına büyük patlamalar ve intihar saldırıları yoluyla barış süreci pastasından daha fazla pay kapmaya çalışıyor. Sözde barış sürecinin başlamasından bu yana köyler, şehirler, camiler, medreseler, okullar, üniversiteler, otobüsler, düğünler ve cenaze törenleri dâhil tüm halka açık yerler savaş cephesine dönüşmüştür. Bu savaşın tarafları, kendi çıkar ve ayrıcalıklarını garanti altına almak için Afganlıların kanını barış sürecine katılmanın bir bileti olarak görüyorlar.

ABD ve Batı, çıkar sağlamak için Afganistan’daki savaş ve barışın orkestralığını yapıyor. Oysa bu Batılı güçler, çıkarlarına uygun gördüklerinde ancak savaş ve barış diskuru arasında debelenip dururlar. Birkaç gün önce Devlet Başkanı Eşref Gani, Afgan güvenlik güçlerine hitaben yaptığı konuşmada “Bugün Washington ve New York’ta tek bir patlama bile meydana gelmiyorsa bu sizin fedakârlıklarınızdan ötürüdür. Küresel güvenlikten gerçekten siz sorumlusunuz.”dedi. Ancak üzücü gerçek şu ki, İstihbarat Servisleri arasında yaşanan rekabetin bir sonucu olarak, Washington, New York, Londra, Paris, Berlin, Pekin, Moskova, Delhi Tahran ve İslamabad’ın çıkarlarını korumak ve güvence altına almak için pervasızca Afgan halkının kanı akıtılıyor. ABD’li yetkililer, önceliklerinin Afganistan’da güvenlik ve istikrarı sağlamak değil, çıkarlarını ve müttefiklerini korumak olduğunu defalarca vurguladılar.

Afganistan halkının terör ve katliam draması, işgalin askeri, entelektüel, politik, istihbarat, ekonomik ve kültürel kökleri bu ülkeden tamamen yok edildiğinde, Afgan halkı sahte barış sloganlarına kanmadığında ancak sona erecektir. İşgal ve savaşın şeytani gündemi, barış sloganının arkasına gizleniyor. Bu hain hükümdarlar devrildiğinde, kâfir Batı işgali bu topraklardan kovulduğunda, acılı halkımızı ve İslam ümmetimizi yönetmek için Nübüvvet metodu üzere İslami Hilafet kurulduğunda bütün bunlar gerçekleşecektir.