18 Haziran 2013 tarihinde, Afganistan İslam Emirliği'nin Bürosu Katar'da resmen açıldı. Dolayısıyla Taliban ile Amerika arasındaki diyalog, yakın gelecekte onun bir üs olarak kullanılmasına meşruiyet kazandıracaktır. Bu bağlamda Taliban Hareketinin Katar Sözcüsü şöyle demiştir: "Bu büronun inşa edilmesinin tek amacı, siyasî çalışmaları daha da ileriye taşımaktır. Bundan dolayı Katar hükümeti ile bağlayıcılığı olan bazı şartlar üzerinde anlaşma yapılmıştır." Zaten Amerika'nın, aynı şekilde defalarca silahlı gurupların dahil olacağı tüm taraflara dönük müzakere süreci için birtakım şartlar koyduğu da bilinmektedir ki bu şartlar aşağıdaki şekildedir:

1-İsyancı hareketler, el-Kaide Örgütü ile olan tüm ilişkilerini kesmelidir.

2-Savaşı durdurmalıdırlar.

3-Kadın haklarına saygı duymalıdırlar.

4-Aynı şekilde Afgan anayasası kabul edilmelidir.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti, İslam hükümlerine ve siyasî çalışmanın Ümmet üzerine vacip olduğuna inanmaktadır. Katar gibi ajan rejimlerin şartlarının kabul edilmesine gelince; bu, mantıksız olduğu gibi aynı şekilde de düşmana bağımlı olmak mesabesindedir. Dahası işgalin varlığını pekiştirmektir. Bundan dolayı herhangi bir cihadî hareketin, işgal güçleriyle herhangi bir diyaloga girmesi kesinlikle caiz değildir. Şayet bunu yaparlarsa, Amerika ile NATO tarafından düşürülen şehitlerin kanlarına ihanet etmiş olurlar.

Bunu yanı sıra Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti, Haçlı Batı'nın başlatmış olduğu bu siyasî süreçlerin tamamının, Ümmet arasında fikrî, siyasî ve coğrafî bölünmeler oluşturmak için olduğuna itibar etmektedir. Ayrıca bu haram olup aynı şekilde Ümmet bunu asla kabul etmeyecektir. Taliban Resmî Sözcüsü Zebihullah Mücahid tarafından medya organlarına gönderilen basın açıklamasında; civar ülkeler de dahil tüm dünya ülkeleriyle karşılıklı saygı temelinde güzel bir ilişki kurmak istedikleri, Taliban'ın herhangi bir ülkenin topraklarını başka bir ülkeye karşı kullanmasına izin vermeyeceği gibi herhangi bir kişinin bunu yapmasına izin verilmeyeceği de geçmektedir. Ayrıca o, Katar'da büronun kurulmasının ardından şöyle demiştir; Afganistan'ın yanı sıra Birleşmiş Milletler Örgütü, bölgesel örgütler ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla iletişim başlayacaktır. Nitekim basın açıklamasının bu bölümünde, Taliban Hareketinin açıkça kendisini Afganistan'daki sömürgeci sınırların içerisine hasrettiğini ve el-Kaide Örgütü ve diğer cihadî örgütlerle ilişkilerin kesilmesi gibi Afganistan'ın işgaline neden olan Amerika'nın şartlarını onayladığını göstermiştir.

Devam eden süreç ve bunun derinlemesine araştırılması açık bir şekilde göstermektedir ki Taliban Hareketinin siyasî ve askerî mücadelesi, şu andan itibaren İngiliz İmparatorluğu'nun koymuş olduğu sözde Afganistan ulusal sınırları dahilinde yükselinceye kadar sınırlı olacak ve sadece siyasî ve silahlı muhalefet rolü oynayacaktır. Hatta İslam Emirliği ve İslamî Cihad olarak isimlendirilseler bile. Siyasî güvenilirliği açısından olana gelince; bu, şuan zarar gördüğü gibi ileride bundan daha çok zarar görecektir. Şimdi soru şudur; Taliban Hareketi, neden geçen on iki yıl boyunca savaştı? Yoksa Amerikan Başkanı George W. Bush tarafından savaş gerekçesi olarak alınan aynı şartları kabul etmek için mi?

Oysa bugün Müslümanların hayatî meselesi, tek bir İslamî Hilafet'i geri getirmek, kafirlerin işgaline karşı cihad etmek, Müslümanlarla savaşan ülkelerle tüm ilişkileri kesmek ve İslam dünyasındaki yöneticileri ve ajan rejimleri değiştirmektir.